Korkutanlarla korkanlar arasında, ister istemez, gerçek, sessiz bir suç ortaklığı vardır. Ürkenler ürktükleri için kendilerini hatalı bulurlar, bir sırrı yakaladıklarını sanırlar, kendileri içinde esrarlı olan durumlarını ağırlaştırmaktan çekinirler, hayaletleri kızdırmaktan korkarlar. Bu durum da onları ağızları sıkı bir hale getirir. Bu hesabın dışında bile, saf kişileri içgüdüleri susturur. Dehşette sessizlik vardır; çok korkanlar az konuşurlar; dehşet onlara “sus” der sanki!
Hayalperestlerin karanlığın dibinde olduğundan kuşkulandıkları Sfenks, ona şu iki soruyu soruyordu sanki: “Kalmak mı, gitmek mi?” Gitmek çılgınlıktı, kalmak korkunçtu.
*
Adamın elinden sıyrıldı Esmeralda ve o uğursuz desteğe sarılıp idam sehpasının önüne yığıldı. Sonra o güzel başını yarı çevirerek omzunun üstünden rahibe baktı. Haçın önünde bir Meryem gibiydi. Rahip hareketsiz, parmağı darağacına doğru uzanmış, öylece duruyordu.
Esmeralda: “Bu bana sizden daha az korku veriyor! ” dedi.
İnsan korkmaya başlayınca artık duramaz.
“Her insanın bir tiranı bulunuyor: Cehalet.
Bu cehalet zorbası, bir yönetim biçimi olan monarşiye neden oldu. Oysa bilimin kökleri gerçektedir ve insanlığı sadece ilim yönetir.”
Fatma Burçak
Ne Demiş Victor Hugo
Carpe Diem