1862 yılında Ruzname-i Ceride-i Havadis’te bir tefrikaya başlanır. Adı ‘Mağdurin Hikayesi’dir. Sefiller, ilk kez bu isimle, özetlenerek ve başında Hugo hakkında çok kısa bilgi verilerek okuyuculara sunulmuştur. Tam olarak kimin çevirdiği bilinmemekle birlikte, büyük bir olasılıkla Münif Paşa’nın çevirip özetlediği düşünülmektedir. Kısa bir süre sonra Şemsettin Sami Bey kitabın tam çevirisini yapmaya koyulur. Aslına uygun olarak çeviriler forma forma yayımlanmaya başlanır. Ancak tartışmalar ve eleştiriler de baş gösterir. Eleştirilerin yoğunlaştığı nokta bu eserin dilimize çevrilmeye uygun olmaması yolundadır. Çünkü Şemsettin Sami Bey, aslını bozmamak kaygısıyla eseri harfiyen çevirmiş, bu nedenle pek çok yerde Türkçe’nin kurallarına aykırı düşmüştür.
Çeviri yarım kalır, söylentilere göre; eser yayımlanırken bir jurnal üzerine yayın durdurulur ve basılı formalara da el konur. Şemsettin Sami Bey’in daha sonra Sultan Abdülhamit’in isteğiyle saraya alınması, Teftiş-i Askeri Komisyonu katipliğine getirilmesi, ömrünün sonuna dek rütbesi yükseltilerek de olsa aynı görevde kalması, “evinde ikamete memur” edilmesi, önceleri arada bir de olsa sokağa çıktığı, bazı dostlarını misafir ettiği halde sonra bunun da yasaklanması, söylentilerin doğru olduğu şüphesini kuvvetlendirmektedir. Şemsettin Sami Bey’in çevirisi, Sabah Gazetesi Heyet-i Tahririye müdürü Hasan Bedrettin Bey tarafından tamamlanır ve 1934 yılında yeni harflerle de basılır.
Fatma Burçak
Ne Demiş Victor Hugo
Carpe Diem
Şemsettin Sami Bey;özgün adının Türkçe karşılığı biçaareler olan kitaba Sefiller adını vermiştir.