“Yaptığı her şeyi eziyet olarak yapan ebeveynin varlığı”
Ebeveynliğin Yükü mü, Çocuğun Yarası mı?
Bazı ebeveynler, çocukları için yaptıkları her şeyi gönüllü bir sevgi ifadesi yerine, yük ve fedakârlık söylemleriyle tanımlar. “Ben senin için neler yaptım, bilsen…” cümlesi, görünürde sevgi dolu bir hatırlatma gibi dursa da, çocuğun ruhunda ağır bir borç duygusu bırakır.
Eziyet Dili ve Psikolojik Etkileri
Bu tür ebeveynlik, çocuğa doğrudan “sen benim yükümsün” mesajı verir. Çocuk, varoluşunun bir bedel taşıdığına, sevgiyi hak etmek için sürekli borcunu ödemesi gerektiğine inanır. Bu durum:
- Sürekli suçluluk duygusu
- Kronik onay arayışı
- Kendi ihtiyaçlarını bastırma
gibi uzun vadeli ruhsal etkiler yaratır.
Sevgi Yerine Borçlandırma
Sevgi, koşulsuz olduğunda çocuğu büyütür; koşullu olduğunda ise onu küçültür. Ebeveynin yaptığı her iyiliği bir “borç kalemi” gibi kayda geçirmesi, çocuğun özgüvenini değil, bağımlılığını besler.
Kendi Hayatını Kuramayan Yetişkinler
Bu tür ailelerde büyüyen çocuklar, yetişkinlikte:
- Kendi hayat seçimlerinde aşırı tereddüt yaşar
- “Kendi mutluluğum bencilliktir” inancıyla hareket eder
- Sınır koymayı sevgiye ihanet gibi algılar
Çıkış Yolu
İyileşme, önce bu dinamiğin adını koymakla başlar. Ebeveynin yorgunluğu ya da hayatındaki zorluklar çocuğun sorumluluğu değildir. Çocuğun, varoluşunu haklı çıkarmak için sürekli “minnet” üretmesi gerekmez.
Unutmayın: Sevgi, borç defterine yazılmaz.



