Yaşanmış Deneyimi Neden İnkar Ederiz?

İnsan zihni, karmaşık bir yapıya sahiptir ve bazen karşılaştığı zorlayıcı gerçeklerle başa çıkmak için ilginç savunma mekanizmaları geliştirir. Bu mekanizmalardan biri de yaşanmış deneyimi inkar etmektir. Deneyimi inkar etmek, bireyin geçmişte yaşadığı olayları, hissettiklerini veya tanık olduklarını bilinçli veya bilinçsiz olarak reddetmesi, çarpıtması veya küçümsemesi anlamına gelir. Peki, insanlar neden kendi deneyimlerini inkar etme eğilimindedir?


1. Acı ve Travmayla Başa Çıkma Mekanizması

En temel nedenlerden biri, yaşanılan deneyimin çok acı verici, travmatik veya dayanılması zor olmasıdır. Zihin, bu tür deneyimlerin yıkıcı etkilerinden korunmak için bir savunma mekanizması olarak inkarı devreye sokabilir. Bu, bilinci o anki acıdan uzaklaştırarak hayatta kalmaya yardımcı olan geçici bir tampon görevi görebilir.

Örnek: Şiddet dolu bir ilişkiden çıkan bir birey, maruz kaldığı istismarı veya travmayı küçümseyebilir, “o kadar da kötü değildi” diyebilir. Bu, o anki duygusal yükten kaçınma çabasıdır. Ancak uzun vadede, bu inkar iyileşmeyi engeller.


2. Sosyal Kabul ve Damgalanma Korkusu

Toplumsal normlar, beklentiler ve damgalanma korkusu, bireylerin yaşadıkları deneyimleri inkar etmelerine yol açabilir. Özellikle toplum tarafından “ayıp”, “utanç verici” veya “zayıflık” olarak görülen deneyimler söz konusu olduğunda, insanlar bu gerçeği kendilerinden ve başkalarından gizlemeye çalışabilirler.

Örnek: Ruh sağlığı sorunları yaşayan bir kişi, toplumun bu konudaki önyargıları nedeniyle hastalığını veya yaşadığı zorlukları inkar edebilir. “Ben deli değilim,” diyerek veya semptomlarını gizleyerek, dışlanmaktan veya yargılanmaktan kaçınmaya çalışır.


3. Kimlik Koruma ve Bilişsel Uyumsuzluk

Yaşanmış deneyimler, bireyin kendine veya dünyaya dair oluşturduğu mevcut kimlik algısıyla çelişebilir. Bu durumda, zihin bu bilişsel uyumsuzluğu (cognitive dissonance) azaltmak için deneyimi inkar etme yoluna gidebilir. Birey, inandığı değerler veya benlik algısıyla çelişen bir deneyimi kabul etmektense, onu reddetmeyi tercih eder.

Örnek: Kendini “iyi bir insan” olarak tanımlayan biri, istemeden de olsa birine zarar verdiğinde veya bir haksızlığa tanık olup ses çıkarmadığında, bu deneyimi inkar edebilir veya rasyonalize edebilir (“o bunu hak etmişti,” “benim yapabileceğim bir şey yoktu”). Bu, kendini iyi insan olarak görme inancını koruma çabasıdır.


4. Sorumluluktan Kaçınma ve Güçsüzlük Hissi

Bir deneyimin kabul edilmesi, bazen bireyin sorumluluk almasını veya durumu değiştirmek için harekete geçmesini gerektirebilir. Eğer bu sorumluluk çok ağır geliyorsa veya birey kendini bu duruma karşı güçsüzhissediyorsa, inkar bir kaçış yolu sunabilir.

Örnek: Kontrol dışı bir felaket (deprem, sel vb.) yaşayan bir kişi, yaşadığı kaybın büyüklüğünü veya travmanın derinliğini inkar edebilir. Bu, durumun ağırlığı altında ezilmekten ve belki de yapabileceği hiçbir şey olmadığı hissinden kaçınma yöntemidir.


5. Geçmişi Değiştirme ve Kontrol Etme İsteği

İnsan zihni, geçmişi kontrol edemese de, onu algılama biçimini değiştirmeye çalışabilir. Geçmiş deneyimi inkar etmek, sanki o hiç yaşanmamış gibi yaparak veya etkisini azaltarak, geçmiş üzerinde bir tür kontrol yanılsaması yaratma çabasıdır.

Örnek: Çocukluğunda sevgi görmemiş bir birey, ebeveynlerinin aslında “çok da kötü olmadığını” veya “elinden geleni yaptığını” söyleyerek o deneyimi inkar edebilir. Bu, geçmişin getirdiği acıyı ve boşluğu hafifletme, belki de gelecekteki ilişkilerinde aynı kalıpları tekrarlamaktan kaçınma umuduyla yapılan bir kendini kandırmadır.


Yaşanmış deneyimi inkar etmek, kısa vadede bir rahatlama sağlasa da, uzun vadede duygusal ve psikolojik iyileşmenin önündeki en büyük engellerden biri olabilir. Gerçekle yüzleşmek, ne kadar acı verici olursa olsun, iyileşme ve kişisel gelişim için atılması gereken ilk adımdır.

Sizce bu inkar mekanizması, kişinin kendisini korumak için mi, yoksa gerçeklerden kaçmak için mi daha çok kullanılır?