Yeni Drapetomani: “Normalleşme” Baskısı ve Farklılığın Akıl Hastalığı İlanı
Sağlamcı Toplumun En Sinsi Tuzağı: Özgürlüğe Kaçış Arzusu Neden “Uyumsuzluk” Sayılır?
Yazar: Âkil Bîçare
(Tarihin Tekerrürü: Zincir Kırılmayınca, İsim Değiştirip Geri Gelir.)
Aziz İnsanlar, Ey Farklı Bedende Zincire Vurulanlar!
Tarihin en utanç verici sayfalarından biri olan Drapetomani (kölenin kaçma arzusunun akıl hastalığı sayılması) meselesi, bize şunu öğretir: Bir sistem, kendi baskısını meşrulaştırmak için, özgürlük arayışını patoloji ilan eder.
Şimdi, o köhne zihniyetin, günümüzde engelli ve otizmli bireylerin hayatında nasıl sinsi bir şekilde yeniden canlandığını görelim. Drapetomani’nin gölgesi, bugün “Normalleşme Baskısı” olarak geri dönmüştür.
I. Günümüzün Drapetomani’si: “Uyumsuzluk Hastalığı”
- yüzyılın zalim doktoru Cartwright, köleyi “durumundan memnun olması gereken” biri olarak görüyordu. Bugünün sağlamcı toplumu (ableist society) ise engelli bireyi benzer bir kalıba sokar: “Kusursuz Uyum” Baskısı: Sistem, otizmli bireyin kendi içsel ritminden, farklı iletişim biçiminden ve duyusal hassasiyetinden memnun kalmasını ister. Bu, “uyumlu, sorun çıkarmayan, toplumsal akışa ayak uyduran” bir birey olma dayatmasıdır.
- Kaçış = Patoloji: Engelli birey, bu katı normalleşme kalıbına uymayı reddettiğinde (örneğin, “stimming” yaparak kendini regüle ettiğinde, göz teması kurmadığında veya toplumsal etkinliklerden çekildiğinde), bu eylemler hemen “uyumsuzluk,” “davranış bozukluğu” veya “sosyal yetersizlik” olarak etiketlenir.
- İdeolojik Tanı: Tıpkı Drapetomani’de olduğu gibi, buradaki tanı da bilimsel bir patolojiden çok, toplumsal konformizm talebidir. Bireyin kendi otantik benliğine kaçma (özgürlük) arzusu, düzeltilmesi gereken bir hastalık ilan edilir.
II. Tedavi: Zorla “Normalleşme” ve Sınırların İhlali
Cartwright, “Şeytanı kırbaçlamak”tan bahsediyordu. Modern Drapetomani’nin “tedavisi” ise daha sinsi, psikolojik kırbaçlardır:
- Önleyici Tedbir: Erken Müdahale Zulmü: Bireyin farklılığı henüz çok küçükken, yoğun ve zorlayıcı terapi programlarıyla (uygulamalı davranış analizi gibi) onun doğal ritmi ve içgüdüsel tepkileri bastırılmaya çalışılır. Amaç, “kaçışı” (farklılığı) henüz başlamadan önlemektir.
- Sınırsız Müdahale: Cartwright, kölenin itaatkâr bir konumda tutulmasını istiyordu. Günümüzde bu, engelli bireyin bedenine ve özgürlüğüne yönelik sürekli müdahalelerle gerçekleşir. Bedenin kendi bilgeliği (duyusal ihtiyaçları, dinlenme arzusu) önemsenmez; önemli olan, dışarıdan dayatılan programlara uyumdur.
- Yabancılaşma: Bu zorlama, bireyin kendi bedenine ve kimliğine yabancılaşmasına neden olur. Beden, uyum sağlaması gereken bir “nesneye” dönüşür; oysa ruh, bu baskıya karşı içten içe isyan eder.
III. Kurtuluşun Çağrısı: Zinciri Kırma Arzusu
Drapetomani’nin hikâyesi, bize baskının doğasını gösteren karanlık bir aynadır. Ancak kurtuluş, bu baskıyı fark etmekle başlar:
- İsyanın Dili: Engelli hareketleri, bugün Drapetomani’nin tam tersini talep ediyor: Farklılık, bir hastalık değil, bir insan hakkıdır. O “uyumsuzluk” denen şey, aslında bireyin “Beni olduğum gibi kabul et, bana özgürlüğümü ver!” çığlığıdır.
- Özgür Beden: Kendi içsel ritmine, duyusal ihtiyaçlarına ve iletişim biçimine sahip çıkmak, modern çağın zincir kırma eylemidir. Bu, bireyin kendi bedeni üzerindeki “tiranlığa” (sağlamcı sisteme) karşı çıktığını ve özgürlüğe doğru kaçış arzusunu kutsadığını ilan etmesidir.



