Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin 1720-1721 Yılı Paris Sefâretnâmesi: YOLA ÇIKIYORUZ
Bizden istenenlere mümkün olduğu kadar uymaya çalışarak gideceğimizi vâdettik. Rebiülevvel ayının 26. Cumartesi günü sabah erkenden gemiye binip, yola çıktık. Furontinan’a geldiğimizde gemiden inip, beklemekte olan arabaya binerek doğruca bizim için hazırladıkları eve geldik. Biraz bekledik, az sonra öteden beri tanışmak istediğimiz beyzade büyük bir ihtişam içinde yanımıza geldi. Biz de, mümkün olduğu kadar merasime uyarak, beyzadeyle karşılıklı sandalyelere oturduk. Biraz sonra beyzade söze başladı: «Efendim, Fransa Kralı şu anda mutlu ve talihli Efendi Hazretleri’nin kendi ülkelerine saadetle girdiklerini duymakla çok memnun olduklarından, kendi hizmetinde bulunanlar arasından seçtiği bu kullarını, özellikle kutlu ve mutlu Efendi Hazretleri’ni otuz konak öteden karşılayıp hoş geldiniz demek için göndermişlerdir. Bu hareketin, eskiden beri iki devlet arasında uygulanmış olan dostluk ve samimiyet bağlarını kuvvetlendireceği muhakkaktır. Zira kendileri bilhassa seçilip gönderilmişlerdir. Osmanlı imparatorluğunda olan mevki, rütbe ve kıymetinizin diğer elçilerden farklı durumda olduğunu biliyoruz. Adınız ve şöhretiniz bütün Avrupa ülkelerinde bu şekilde yayılmıştır. Böyle bir hizmet için sizden başka biri gönderilseydi, bizlerden bu şekilde bir ikram göremeyecekleri muhakkaktı.
Efendim, değerli Kralımız, bana, sizlere olan saygı ve hürmetini bildirmeyi ve yolda çektiğiniz sıkıntı ve zahmetlerin karşılığı olarak da burada her türlü ihtiyacınızı karşılamamı emretmişlerdir. Bu yüce emri yerine getirmek için elimden geldiği kadar çalışacağım, inşallah görürsünüz. Özellikle, Efendi Hazretlerinin kendilerini ve ün salan güzel ahlâkını seyretsem yeridir.» diyerek sözlerini bitirdi.
Biz konuşurken, üzeri şekerlemelerle dolu bir sofra hazırlamışlardı. Bunlardan atıştırırken, ellerinde meyve ve şekerleme cinsinden hediyelerle, şehrin konsolosları ve ileri gelenleri «Hoş geldiniz» demeye geldiler. Kendileriyle uzun uzun konuştuk. Sonradan öğrendik ki, biz hangi şehire gidersek, oranın ileri gelenlerinin konsoloslarla birlikte bize «Hoş geldiniz» demeleri için Kral tarafından özel emir çıkmış.
Konuşmalardan sonra kalkıp gemiye binerek, tekrar Sete kalesine doğru hareket ettik.
Şehre gelip gemiden indiğimiz zaman Duka Döriklör’ün Montpellier’den göndermiş olduğu arabaya bindik. Kalede ne kadar top varsa hepsini ateşleyip büyük şenlikler yaptılar. Askerleri ve kaptanları silâhlarıyla, gideceğimiz saraya kadar iki sıra halinde dizmişlerdi. Halkın, hele kadınların kalabalığını burada anlatmama imkân yok…
YİRMİSEKİZ ÇELEBİ MEHMED EFENDİ
PARİS SEFARETNAMESİ
Tercüman
Hazırlayan: Abdullah Uçman