Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanının karakteri C.’nin sürekli olarak hayatın anlamını sorgulaması, varoluşçu felsefenin temel sorularına nasıl bir pencere açıyor?
Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanının baş karakteri C., sürekli olarak hayatın anlamını sorgulayan, varoluşsal bunalımlar yaşayan ve toplumla uyumsuzluk içinde olan bir karakterdir. C.’nin bu sorgulamaları, varoluşçu felsefenin temel sorularına derin bir pencere açar. İşte bu sorgulamaların varoluşçu felsefeyle olan bağlantıları:
1. Varoluşun Anlamı:
- Soru: Hayatın anlamı nedir?
- C.’nin Durumu: C., hayatın anlamını sürekli sorgular. İşsiz, amaçsız ve toplumdan kopuk bir şekilde yaşarken, kendini bir boşlukta hisseder. Bu durum, varoluşçu felsefenin temel sorusu olan “Hayatın anlamı nedir?” sorusunu gündeme getirir.
- Varoluşçu Bağlantı: Varoluşçu filozoflar (örneğin Jean-Paul Sartre, Albert Camus), hayatın önceden belirlenmiş bir anlamı olmadığını, bireyin kendi anlamını yaratması gerektiğini savunur. C.’nin yaşadığı anlam arayışı, bu felsefi yaklaşımı yansıtır.
2. Özgürlük ve Sorumluluk:
- Soru: Özgürlük ve sorumluluk arasındaki denge nasıl kurulur?
- C.’nin Durumu: C., özgürlüğünü korumak adına toplumsal normlardan ve sorumluluklardan kaçar. Ancak bu özgürlük, onu yalnızlığa ve anlamsızlığa sürükler.
- Varoluşçu Bağlantı: Varoluşçu felsefeye göre, birey özgürdür ancak bu özgürlük, aynı zamanda büyük bir sorumluluk getirir. C.’nin özgürlük arayışı ve bu özgürlüğün getirdiği yalnızlık, varoluşçu felsefenin bu ikilemini yansıtır.
3. Yabancılaşma ve Toplum:
- Soru: Birey toplum içinde nasıl var olur?
- C.’nin Durumu: C., toplumla uyumsuzdur ve kendini toplumdan yabancılaşmış hisseder. Kent hayatında kaybolmuş, insanlarla sağlıklı ilişkiler kuramayan bir karakterdir.
- Varoluşçu Bağlantı: Varoluşçu felsefe, bireyin toplum içinde yabancılaşmasını sıkça ele alır. C.’nin yaşadığı yabancılaşma, modern insanın toplumla olan kopukluğunu ve yalnızlığını temsil eder.
4. Anlamsızlık ve Absürt:
- Soru: Hayatın absürtlüğüyle nasıl başa çıkılır?
- C.’nin Durumu: C., hayatın anlamsızlığı karşısında sürekli bir bunalım içindedir. Yaptığı eylemlerin ve yaşadığı ilişkilerin bir anlamı olup olmadığını sorgular.
- Varoluşçu Bağlantı: Albert Camus, hayatın absürtlüğünü vurgular ve bireyin bu absürtlükle yüzleşmesi gerektiğini savunur. C.’nin yaşadığı anlamsızlık duygusu, Camus’un “Sisifos Söyleni”nde ele aldığı absürt kavramına paralellik gösterir.
5. İntihar ve Varoluş:
- Soru: İntihar, varoluşsal bir çözüm müdür?
- C.’nin Durumu: C., hayatın anlamsızlığı karşısında intiharı düşünür. Bu düşünce, onun varoluşsal bunalımının bir yansımasıdır.
- Varoluşçu Bağlantı: Varoluşçu felsefede intihar, hayatın anlamsızlığı karşısında bir seçenek olarak görülür. Ancak Camus gibi filozoflar, intiharın bir çözüm olmadığını, bireyin absürtle yüzleşmesi gerektiğini savunur. C.’nin intihar düşüncesi, bu felsefi tartışmayı yansıtır.
6. İletişimsizlik ve Yalnızlık:
- Soru: İnsanlar neden birbirini anlayamaz?
- C.’nin Durumu: C., insanlarla sağlıklı iletişim kuramaz ve sürekli bir yalnızlık içindedir. Bu durum, onun varoluşsal sorgulamalarını daha da derinleştirir.
- Varoluşçu Bağlantı: Varoluşçu felsefe, insanlar arasındaki iletişimsizliği ve yalnızlığı sıkça ele alır. C.’nin yaşadığı iletişimsizlik, modern insanın yalnızlığını ve toplumla olan kopukluğunu temsil eder.


