Modern Köleliğin Şafağında Ubermensch Nerede?” Eğer Nietzsche Bugün Yaşasaydı…

Nietzsche bugün yaşasaydı muhtemelen ilk şunu sorardı:

“Tanrı öldü… ama siz hâlâ onun yerine CEO’ları, influencer’ları ve algoritmaları mı koydunuz?”

🧠 Sürü Aklı ve Algoritmik İtaat

Nietzsche, “sürü ahlakı” kavramını TikTok yorumlarında, Instagram linçlerinde ve X (Twitter) hashtag savaşlarında güncellemek zorunda kalırdı. Ona göre bugünün insanı, düşünmeyi değil “beğenmeyi” seçiyor.

“Sizin ‘like’ dediğiniz şey, modern zamanın alkışlanarak kutsanmış köleliğidir. Herkes görünmek istiyor, ama kimse olmak istemiyor.”

🧍‍♂️ Ubermensch (Üstinsan) Nerede?

Nietzsche, günümüz insanına sarsıcı bir soruyla yaklaşırdı:

“Etrafımdaki herkes dırdır ediyor. Ama kendi yasasını koyan, kendi değerini yaratan, risk alıp dönüşen biri nerede? Kendi gölgesini yenen bir insan bile göremiyorum!”

Ona göre üstinsan, bugünkü nihilizmden çıkışı temsil eden tek varlıktı. Ancak günümüzün beğeniye, tüketim hızına ve konfor düşkünlüğüne tutsak bireyi için bu neredeyse imkânsız bir idealdi.

🎭 Modern Maskelerin Arkası Boş

Nietzsche’nin ironik bir tespiti olurdu:

“Bugünün insanı artık Tanrı’ya değil, görünmeye inanıyor. Herkesin bir maskesi var, ama o maskelerin ardında kimse yok.”

Persona takıntılı sosyal medya kültürünü “trajikomik bir modern tiyatro” olarak tanımlar, “kendine sadık kalmanın” devrimsel bir eylem olduğunu söylerdi.

😵‍💫 Nihilizmin TikTok Versiyonu

Nietzsche’ye göre günümüzdeki nihilizm, acı çekmenin değil, anlamdan kopmuş varoluşun krizidir. Her şeyin “anında” tüketildiği, hiçbir şeyin kök salmadığı bir çağda, insanın varlığı hafifler:

“Siz her şeyi hızlı istiyorsunuz, ama hiçbir şeyi gerçekten istemiyorsunuz.”

Anlam arayışı yerine içerik tüketiminin teşvik edildiği bu dünyada, “yaşamı estetikle aşmak” yerine filtrelerle örtmek tercih ediliyor.

🕳️ Ve Belki de Şunu Derdi:

“Eğer bir uçuruma yeterince uzun bakarsan… algoritmalar seni önce bir içerik üreticisine, sonra bir veriye dönüştürür.”


💥 Nietzsche’nin Günümüz İnsanına Mesajı:

“Hayat, sahip olduğun şeyler değil; baş etmeyi göze aldığın trajedilerle ilgilidir. Yaşamı seç, kendin olmayı seç, kendi değerini yarat. Ve unutma…
Henüz dans etmeyi öğrenmemiş bir Tanrı’ya inananlar, senin içindeki yıldızları söndürür.”