Her Ülkenin Bir Aziz Nesin’i Var mı? Mizahın Acıtan Aynası ve Toplumsal Eleştiri

Kemal Sunal’dan bahsetmişken, Türk mizah ve eleştiri geleneğinin bir diğer dev ismi Aziz Nesin‘i anmamak olmaz. Sunal, daha çok masumiyetin içindeki sistem eleştirisini güldürüyle harmanlarken, Nesin doğrudan, keskin, alaycı ve çoğu zaman acıtan bir mizahla toplumsal aksaklıkların, adaletsizliklerin ve insanlığın absürtlüklerinin üzerine gitmiştir. “Her ülkenin bir Kemal Sunal’ı var mı?” diye sorduğumuz gibi, “Her ülkenin bir Aziz Nesin’i var mıdır?” sorusu da, evrensel bir ihtiyaca işaret eder: İktidarı, cehaleti ve toplumsal ikiyüzlülüğü sorgulayan, sert, zeka dolu ve tavizsiz bir eleştirel mizah ihtiyacı.


Aziz Nesin Mizahının Özellikleri: Güldürürken Düşündüren, Düşündürürken Acıtan

Aziz Nesin’i Kemal Sunal’dan ayıran temel özellikler, onun mizah anlayışının derinliğinde ve keskinliğinde yatar:

  1. Doğrudan ve Cesur Eleştiri: Nesin, toplumsal sorunlara, siyasi iktidara, bürokrasiye, dini istismara, cehalete ve halkın saflığına karşı oldukça doğrudan ve cesur bir eleştiri getirir. Kemal Sunal’ın karakterleri dolaylı bir eleştiri sunarken, Nesin’in yazıları ve öyküleri mizahın perdesini kaldırarak gerçeği yüzümüze çarpar.
  2. Acıtan ve Kara Mizah: Olayların ve karakterlerin absürtlüğü üzerinden toplumsal gerçekleri öyle bir çarpıtır ki, okuyucu/izleyici hem güler hem de güldüğüne utanır, hatta acı duyar. Bu kara mizah, problemin ciddiyetini ve derinliğini vurgular.
  3. Hiciv ve İroni Ustası: Nesin, hiciv ve ironiyi kullanarak toplumsal ikiyüzlülüğü, aptallığı ve riyakarlığı keskin bir dille eleştirir. Karakterleri ve olay örgüsü, gerçek dünyanın birer karikatürüdür ve bu sayede okuyucu kendi kusurlarıyla ve toplumun genel durumuyla yüzleşir.
  4. Entelektüel ve Derinlikli: Nesin’in mizahı sadece güldürmek için değil, düşündürmek, sorgulatmak ve toplumsal değişimi tetiklemek içindir. Eserleri, basit birer komedi olmanın ötesinde, felsefi ve sosyolojik derinlik taşır.
  5. Halkın “Aptallığına” Dair Acı Gerçekler: Nesin, sadece iktidardakileri değil, aynı zamanda halkın kendi cehaletini, sorgulamayışını ve kolayca manipüle edilebilirliğini de eleştirmekten çekinmez. Bu yönüyle Kemal Sunal’ın halk kahramanı tiplemesinden ayrılır; Nesin, halkın aynasına sadece haksızlığa uğrayan mağduru değil, aynı zamanda kendi zaaflarını da koyar.

“Aziz Nesin Pratiği”: Evrensel Bir Ses Mi?

Eğer “Aziz Nesin pratiği”ni, “toplumsal aksaklıkları, iktidarın yozlaşmasını ve insanlığın zaaflarını keskin, acıtan, tavizsiz ve entelektüel bir mizahla eleştiren sanatsal/entelektüel figürler veya akımlar” olarak tanımlarsak, evet, birçok kültürde benzer örnekler bulmak mümkündür.

Toplumlar, belirli dönemlerde, sadece güldüren değil, aynı zamanda rahatsız eden, düşündüren ve statükoyu sorgulayan seslere ihtiyaç duyarlar. Bu sesler, “Aziz Nesin pratiği”nin farklı tezahürleri olarak ortaya çıkabilir:

  • Rusya – Nikolay Gogol (Ölü Canlar, Müfettiş): Rus toplumundaki bürokrasiyi, yolsuzluğu, toprak sahiplerinin ve memurların yozlaşmışlığını keskin bir hicivle ele almıştır. Karakterlerinin absürtlüğü üzerinden Rusya’nın “ruhunu” sorgulamıştır.
  • İngiltere – Jonathan Swift (Gulliver’in Seyahatleri): İnsan doğasındaki aptallığı, İngiliz toplumunun siyasi ve dini ikiyüzlülüğünü, bilimdeki ve felsefedeki bazı aşırılıkları derin bir ironi ve sert bir hicivle eleştirmiştir.
  • Fransa – Voltaire (Candide): Akılcılık ve iyimserlik felsefelerini eleştiren, dünyanın ve insanlığın tüm acılarını, saçmalıklarını ve adaletsizliklerini alaycı bir dille ortaya koyan bir başyapıttır.
  • Almanya – Bertolt Brecht (Oyunları): Tiyatroyu toplumsal eleştiri aracı olarak kullanmış, seyirciyi düşünmeye ve sorgulamaya zorlamıştır. Oyunlarındaki karakterler ve durumlar, Nesin’in eserlerindeki gibi toplumsal mekanizmaların absürtlüğünü gözler önüne serer.
  • ABD – Mark Twain (Huckleberry Finn’in Maceraları, Kaptan Stormfield’in Cennet Ziyareti): Amerikan toplumunun ırkçılığını, dinsel ikiyüzlülüğünü, sömürgecilik heveslerini ve insan doğasındaki açgözlülüğü hicivle eleştirmiştir.

Neden Bu Tür Figürler Ortaya Çıkar ve Nasıl Tepki Alırlar?

Aziz Nesin gibi figürlerin ortaya çıkması, toplumsal bir baskının ve çelişkinin varlığına işaret eder:

  • Susturulamayan Rahatsızlık: Bu eleştirmenler, toplumdaki adaletsizliklere, yozlaşmaya ve cehalete karşı derin bir rahatsızlık duyarlar ve bunu sanatsal/entelektüel bir ifadeyle dile getirirler.
  • Aynalama İşlevi: Nesin’in mizahı, topluma kendi çirkinliklerini, kendi ikiyüzlülüklerini gösteren bir acıtan ayna tutar. Bu yüzleşme, çoğu zaman rahatsız edicidir.
  • Muhalif Ses: Bu tür figürler genellikle muhalif bir konumda yer alır, iktidarla ve yerleşik düzenle çatışır. Bu nedenle eserleri yasaklanabilir, kendileri baskı görebilir, hatta hayatları tehlikeye girebilir. Aziz Nesin’in yaşadığı zorluklar bunun en somut örneğidir.
  • Kalıcı Etki: İlk başta sert tepkilerle karşılaşsalar da, zamanla eserleri klasikleşir ve gelecek nesiller için bile toplumsal eleştirinin bir referans noktası haline gelir. Çünkü eleştirdikleri sorunlar genellikle kalıcıdır.

Sonuç: Mizahın İki Yüzü

Kemal Sunal’ın mizahı genellikle toplumu kucaklayan, teselli eden bir güldürü sunarken, Aziz Nesin’in mizahı toplumu sarsan, düşündüren ve rahatsız eden bir güldürüyü temsil eder. Her ikisi de kendi yollarıyla toplumsal bir ayna tutar, ancak Nesin’in aynası daha acımasız ve daha doğrudan gerçekleri yansıtır.

Evet, birçok ülkede Kemal Sunal pratiği sergileyen, halkla bütünleşen ve güldüren figürler vardır. Ama aynı zamanda, her ülkenin, kendi toplumunun derin çelişkilerini, iktidar zaaflarını ve insanlığın aptallığını keskin bir dille eleştiren bir Aziz Nesin’e de ihtiyacı vardır. Bu tür cesur sesler, toplumun kendisiyle yüzleşmesi ve gerçekten “ilerlemesi” için vazgeçilmezdir. Onlar, rahatsız edici olsalar da, gerçekleri söylemekten çekinmeyen vicdanın sesleridir.