Medeniyetin Mazoşizmi Mi ? : Kendimize Çektirdiğimiz Acı
Medeniyet dediğimiz şey iki temel dürtü üzerine kurulu:
- Kendimizi korumak, üretmek, organize olmak, güçlenmek.
- Tüm bunlardan kaçmak, kurtulmak, bir nefes almak.
Yani bir yandan çalışıyoruz, diğer yandan çalışmamanın hayalini kuruyoruz. Ve işin ironisi şu: Çalışmamanın hayalini kurabilmek için bile çok çalışmamız gerekiyor. Sanat da, şiir de, eleştirel düşünce de, karnın tok, evin sıcaksa gelişiyor.
Doğaya Karşı Uygarlık
Uygarlık kendini “doğaya karşı” tanımlar. Doğa, onun gözünde sadece kör bir hayatta kalma ve üreme dürtüsüdür. Ama paradoks şu ki: Üretim tekniklerimiz ne kadar gelişirse, doğanın ilk taktiklerini –taklit etmeyi– o kadar tekrarlıyoruz.
Ve en rahatsız edici sezgi şudur: Ne kadar ilerlersek ilerleyelim, hâlâ doğa durumunun gölgesindeyiz. İşte bu yüzden “uygar” olanlar, doğa durumuna yakın yaşayanlara karşı hem hayranlık hem de derin bir nefret besler.
Erken Rahatlama Korkusu
Uygarlığın en büyük kabusu, “erken rahatlama”dır. Yani henüz proje tamamlanmadan gevşemek…
Tarih boyunca bu korku, en barbarca eylemleri meşrulaştırdı. İnsanlar “geriye gitmemek” adına korkunç şeyler yaptı. Hatta bu korku o kadar güçlü ki, binlerce yıl boyunca hafızamızdan silinmek istendi.
Irkçılık: Uygarlığın Kendi Kendini Savunması
Irkçılık, medeniyetin bu korkuya verdiği savunma tepkisidir.
- Bir yandan “geri kalmış” diye damgalanan halklara karşı: “Tüm vahşileri yok edin!”
- Diğer yandan “fazla hızlı modernleşen” gruplara karşı: “Yavaş olun, düzeni bozmayın!”
Bu ikinci durum, modern antisemitizmin zeminini oluşturur. Yahudiler, kimi zaman “geri” Doğulular, kimi zaman “aşırı modern” finansçılar olarak etiketlendi. İki zıt stereotip, aynı dışlama mantığının ürünü.
Sıradanlık İdeolojisi
Modern antisemitizm, aşırı üretkenliği de, aşırı geri kalmışlığı da tehdit olarak görür. Çünkü burjuva dünyası “altın orta”ya tapar: Fazla ilerleme de, fazla yavaşlık da tekneyi sallar.
Bu yüzden “fazla modern” olanlar da “yeterince modern olmayanlar” ile aynı kamplara gönderilebilir.
İlerleme Endüstrisi
Ulus-devletler, “toplumsal uyum” adına hem yavaş olanı hem hızlı olanı törpüler.
Çok kültürlülük, yalnızca herkes uyumlu davrandığında hoş görülür. Farklılık, ancak sistemin ritmini bozmuyorsa tolere edilir.
Medeniyetin Mazoşist Tarafı
Tüm bu çabanın içinde gizli bir mazoşizm var:
- Doğadan kopmak için çektiğimiz acılar
- Sonra bu acıları başkalarına yaşatma ihtiyacı
- Ve bir gün tüm bu emeğin boşa gitme korkusu
Uygarlık, hem kendi kurallarını koyuyor hem de bu kuralları çiğneme ihtimalinden dehşete kapılıyor. İlerlerken hem kendini cezalandırıyor hem de “ötekileri” cezalandırmayı haklı görüyor.
💡 Son söz:
Belki de uygarlığın gerçek paradoksu şu: Biz, ilerleme adına başkalarına acı çektirerek aslında kendi geçmişimizin hayaletinden kaçıyoruz.
Ama ne kadar hızlı koşarsak koşalım, o hayalet bizimle aynı hızda geliyor.
Yazının Dayandığı Metin : https://curedquailjournal.wordpress.com/2019/03/07/the-masochism-of-civilization/