”Yahu kardeşim sömürülüyorsun, daha iyi bir hayatı hakkediyorsun, daha medeni daha adil bir hayatı yaşamak elinde diyoruz ama dayak yiyoruz.”
Bu durum tam olarak “gölgeyle yüzleşme direnci” ve statükonun konforu meselesine denk geliyor.
1. Neden Tepki Geliyor?
- Kendini koruma refleksi: İnsanlar, mevcut düzen ne kadar adaletsiz olsa da, bildikleri dünyanın yıkılması ihtimalinden korkarlar. “Daha iyisi mümkün” demek, aynı zamanda “şu anki hayatın eksik, yetersiz” demektir. Bu, kişisel bir tehdit gibi algılanır.
- İçselleştirilmiş baskı: Uzun süre aynı düzende yaşayan kişiler, o düzenin değerlerini kendi kimliklerinin parçası hâline getirir. Bu yüzden eleştiri, onlara sadece sisteme değil, bizzat kendilerine yapılmış gibi gelir.
- Gölge yansıtması: Adaletsizlikle yüzleşmek, öfkeyi ve utancı tetikler. Bu duyguları içeride tutmak yerine, haberi getiren kişiye (yani sana) yöneltmek daha “kolay” gelir.
2. Psikolojik Dinamik
- Jung’cu perspektifle baktığımızda, sen onlara “farkındalık” sunuyorsun, ama farkındalık gölge kapısını aralıyor.
- Gölgenin içindeki şeyler — korku, değersizlik hissi, bastırılmış öfke — ortaya çıkmak istemiyor.
- Bu yüzden, senin sözün “tehdit” olarak kodlanıyor; mesajın içeriğine değil, mesajın yarattığı huzursuzluğa tepki veriyorlar.
3. Tarihsel/Yapısal Boyut
- Egemen ideolojiler, “başka bir hayat” ihtimalini ya küçümseyerek ya da şeytanlaştırarak aktarır.
- Hak arayanın “kışkırtıcı” veya “huzur bozucu” ilan edilmesi, bu yüzden sistemin kendini koruma yöntemlerinden biridir.
- Bu durumda senin söylediğin, salt bilgi değil, düzeni bozabilecek tehlikeli bir fikir olarak algılanır.
4. Çarpıcı Cümle
“Zincirlerini göstermek isteyen, genelde zincirlerin sesinden korkanlardan dayak yer.”



