Ruhsal Acı Bir Hastalık Mıdır? Psikiyatrinin Sır Perdesi Altındaki Tartışma
Günümüz toplumunda ruhsal acı, yaygın bir deneyimdir. Milyonlarca insan ıstırap çekiyor ve bu acı, merhamet ve çözüm arayışını gerektiriyor. Ancak yazar Carrie Drake’in çarpıcı makalesinde sorguladığı gibi: Tüm ruhsal acılar kaçınılmaz olarak bir “ruhsal hastalık” anlamına mı gelir?
Drake, bu sorunun yanıtını, zihinsel acının anlamını kontrol eden ve esasında bir sanat, bir gizemli kılma sanatı olan bir disiplinin, yani psikiyatrinin eleştirel bir incelemesinde arıyor.
Sanat mı, Bilim mi? Psikiyatriye Eleştirel Bakış
Tıpta, ağrı genellikle bir hastalığın belirtisi olarak görülür ve teşhis, ağrının kaynağını bulmaktır. Ancak Drake, psikiyatrinin bu geleneksel tıbbi çerçeveyi taklit ederken bir aldatmaca kullandığını, yani zihinsel acı ve rahatsızlığı ampirik hastalık terimleriyle etiketlediğini öne sürüyor.
Bu eleştiri, ünlü psikiyatristler Thomas Szasz ve RD Laing‘in mirasıyla güçlü bir şekilde yankılanıyor. Her ikisi de zihinsel acıyı hastalık olarak nitelendirmenin yanıltıcı olduğunu iddia ederek psikiyatri camiasında büyük tartışmalara yol açtı. Drake, onların öne sürdüğü doğruluk payı olduğunu kabul etmekle birlikte, bu muhalefetin tutarlı bir ses eksikliği nedeniyle sessiz kaldığını belirtiyor.
Eleştirel Düşünce: Psikiyatrinin bir bilim mi yoksa bir sanat mı olduğu tartışması, on yıllardır süregelen felsefi bir ikilemdir. Psikiyatri, nörobilim, genetik ve farmakoloji gibi bilimsel temellere dayanırken, teşhis koyma ve tedavi etme süreci, hastanın öznelliğini, sosyal bağlamını ve hekimin yorumlayıcı becerisini gerektiren, sanatsal bir yön taşır. Drake’in “gizemi mistikleştiren sanat” eleştirisi, özellikle tanıların ve ilaçların aşırı kullanımına karşı çıkanlar için geçerli bir uyarıdır.
Yardım Etmek mi, Aldatmak mı? Mesleğin Meşruiyeti
Drake, toplumun zihinsel acı çekenlere bakmak için örgütlü bir mesleğe sahip olmasını olumlu bulsa da, bu mesleğin (psikiyatrinin) işlevini meşrulaştırmak için “aldatıcı bahaneler” kullanmak zorunda kalmasını sorguluyor.
“Bu durum, bakım vermenin toplumsal işlevi ile telkin etmenin politik işlevi arasındaki ayrımı belirsizleştiriyor.”
Bu nokta son derece önemlidir. Eğer zihinsel acı, sadece kişisel bir patoloji değil, aynı zamanda toplumsal, kültürel veya politik sorunların bir sonucuysa, ona yalnızca bireysel bir hastalık olarak yaklaşmak, toplumsal değişimin önünü kesebilir.
Muhalefetin Yükselişi: Mağdurlar ve Profesyoneller
Psikiyatrinin uygulamalarına karşı en güçlü ses, “psikiyatri mağdurları” hareketinden geliyor. Ancak Drake, bu hareketin parçalanmış, küçük ve disiplinsiz olması nedeniyle etkili bir toplumsal baskı oluşturamadığını savunuyor.
Yazar, gerçek değişimin içeriden gelmesi gerektiğine inanıyor:
“Geçerli herhangi bir muhalefet, Laing ve Szasz’ın bıraktığı yerden daha ileri gitmeye istekli, bu meslekteki bakım verenlerden gelmelidir.”
Bu, psikiyatrinin kendi kendini yeniden tanımlamasını ve zihinsel acının nedenlerine dair daha gerçekçi, indirgemeci olmayan bir değerlendirme yapmasını gerektirir.
Zihinsel Acının Kökenine Dair Mitler
Drake, zihinsel acının kökenine dair en yaygın mitin, acının zihinsel bir nedeni olduğu ve zihinsel deneyimin fiziksel dünyadan bağımsız olduğu fikri olduğunu belirtiyor. Bu, bireyleri, acılarını kendi başarısızlıklarının bir sonucu olarak görmeye iter.
Önemli Çıkarım: Zihinsel acı, bir zihinsel hastalık, bir günah veya kimlik sorunu olarak etiketlendiğinde, bireyler zihinsel çözümler ararlar. Ancak yazar, zihinsel deneyimin kendi nedeni olmadığını, fiziksel dünyanın bir sonucu olduğunu vurgular. Sorunlar, fiziksel gerçeklikteki karmaşık ve metaforik katmanlar altında gömülüdür.
Ekonomik Gerçeklik ve “Hastalık” Kavramı
Son olarak Drake, tartışmayı sosyo-ekonomik alana taşıyor. Toplumun, demokratik fikir birliği yerine ekonomik otoriteler aracılığıyla değiştiğini savunuyor. Ona göre:
“Ekonomik olarak kendilerine bakamayan bireyler ya hasta numarası yapan ya da ‘hasta’ olarak kabul edilir.”
Bu, akıl hastalığı mitinin ekonomik bir “hastalık” olarak yorumlandığı keskin bir eleştiridir. Mitin hatasını anlamak, bireyin ekonomik yeterliliğini yitirmesinin toplum için ne anlama geldiğini anlamaktan geçmektedir.
Sonuç: Mitlerden Arınmış Bir Alternatif İnşa Etmek
Drake, etkili bir alternatif inşa etmenin, zihinsel acının nedenine dair çeşitli sosyal ve kültürel yorumlara dikkat etmekten geçtiğini öne sürer. Psikiyatri mağdurları hareketinin başarılı olabilmesi için, zihinsel acının kökeni hakkındaki düalist mitlerden arınmak için disiplinli bir çaba göstermesi gerekmektedir.
Eğer bu başarılabilirse, hareket, psikiyatri kurumunun başaramadığını başarabilir: Hastayı, toplumsal hayal gücünü kısıtlayan otoriterlikten kurtarmak.
Sizce ruhsal acı, öncelikle bir hastalık mıdır, yoksa toplumsal, kültürel ve ekonomik zorlukların bir yansıması mıdır? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın.



