Yazar: admin

Turgut’un Gerçek Arayışı Üzerine Bir İnceleme

Turgut’un, Selim’in hayatına dair gerçekleri öğrenme çabası, bireysel bir arayışın ötesine geçerek insan varoluşunun karmaşık katmanlarına dokunan bir sorgulama sürecidir. Bu çaba, etik bir sorumluluğun mu yoksa kişisel bir saplantının mı ürünü olduğu sorusu, yalnızca Turgut’un niyetlerini değil, aynı zamanda insan ilişkilerinin, toplumsal bağların ve bireysel bilincin sınırlarını da sorgular.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hammurabi Kanunları ve Tevrat: Hukuk, Kimlik ve İlahi Vahiy Üzerine Bir Tartışma

Hammurabi Kanunları ve Yahudi Hukuk Düzeni Hammurabi Kanunları, MÖ 18. yüzyılda Babil Kralı Hammurabi tarafından oluşturulan, tarihin en eski yazılı hukuk sistemlerinden biridir. Bu kanunlar, toplumsal düzeni sağlamak için cezalar ve kurallar belirlerken, Yahudi toplumunun Tevrat’taki ilahi yasalarıyla karşılaştırıldığında farklı bir yaklaşım sunar. Hammurabi Kanunları, seküler bir çerçevede, kralın otoritesine

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsanın Doğası ve Kültürle Dansı: Hayy bin Yakzan ile Salaman ve Absal’ın Tarihsel ve Antropolojik İzleri

12. Yüzyıl İslam Dünyasının Entelektüel Manzarası İnsanın Doğası ve Kültürle Karşılaşması Hayy bin Yakzan’ın “doğal insan”ı ile Salaman ve Absal’ın “kültürel insan”ı, insanın doğası ve kültürle ilişkisi hakkında derin bir karşıtlık sunar. İbn Tufeyl’in Hayy’ı, ıssız bir adada doğar ve insan toplumuyla hiçbir bağı olmadan, yalnızca akıl ve doğayı gözlemleyerek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Don Quijote’nin İdealleri ve Gerçekliğin Çatışması

  Cervantes’in Don Quijote eseri, yalnızca bir macera anlatısı değil, aynı zamanda insan doğasının, toplumsal düzenin ve bireysel inançların karmaşık bir sorgulamasıdır. Don Quijote’nin “iyi niyetli” ama çoğu zaman zarar verici eylemleri, ahlaki sorumluluk ile etik sonuçlar arasındaki gerilimi ortaya koyar; bireyin kendi ahlaki kodlarını oluşturmasının sınırlarını sorgular ve idealizm

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Veli ve Dünya Şiiri: Yenilik, Karşılaştırma ve Evrensellik

Fransız Şiirinden Esintiler ve Türk Şiirine Katkılar Orhan Veli’nin şiiri, Fransız sembolist ve sürrealist şairlerden, özellikle Charles Baudelaire ve Guillaume Apollinaire gibi isimlerden derin bir esin taşır. Baudelaire’in gündelik yaşamın sıradanlığını şiirsel bir yoğunluğa dönüştürme çabası, Orhan Veli’nin sade ama etkileyici dilinde yankılanır. Apollinaire’in ise imgeyi özgürleştiren, geleneksel kalıpları kıran

OKUMAK İÇİN TIKLA

Akıl ve Arzu: Hayy bin Yakzan ile Salaman ve Absal’da Etik Keşifler

İbn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan’ı ve Câmî’nin Salaman ve Absal’ı, insan varoluşunun etik boyutlarını sorgulayan iki derin eser olarak, bireyin ahlaki yolculuğunu farklı merceklerden ele alır. Hayy bin Yakzan, aklın rehberliğinde evrensel bir etik anlayışın mümkünlüğünü araştırırken, Salaman ve Absal aşk ve fedakârlık üzerinden ahlaki bir çerçevenin sınırlarını sorgular. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orhan Veli’nin Şiirinde İdeal ve Gerçeklik Arasında

Orhan Veli Kanık’ın şiiri, Türk edebiyatında Garip hareketinin öncüsü olarak, hem bireysel hem de toplumsal düzlemde derin sorgulamalar sunar. Onun “sade yaşam” özlemi, modern kent yaşamına yönelik eleştirileri ve “herkes gibi” olma vurgusu, ideal bir düzen arayışıyla gerçekliğin çelişkileri arasında salınır. Aynı zamanda, şiir sanatına yönelik reddiyesi ve halka yönelişi,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Binbir Gece Masallarında İdeal ve Kaotik Toplum Düşleri

Binbir Gece Masalları, yalnızca bir hikâye koleksiyonu değil, aynı zamanda insanlığın toplumsal düzen, adalet, güç ve hayaller üzerine derin düşüncelerini yansıtan bir aynadır. Bu masallar, Abbasi dönemi Bağdat’ının kültürel ve tarihsel bağlamında şekillenirken, evrensel temalar üzerinden insan doğasını, toplumu ve yönetim biçimlerini sorgular. İdealize Edilmiş Şehirlerin Kökeni Masallarda geçen Bağdat

OKUMAK İÇİN TIKLA

Don Quijote’nin Gerçeklik ve İdeal Arasında Sınırları Zorlayan Serüveni

  Cervantes’in Don Quijote romanı, yalnızca bir şövalye hikâyesi değil, aynı zamanda insan bilincinin, hayallerin ve gerçekliğin kesişim noktalarında gezinen bir düşünce haritasıdır. Eser, bireyin dünyayı algılama biçiminden, varoluşsal arayışlara ve idealize edilmiş bir benlik tasavvuruna kadar pek çok soruya kapı aralar. Don Quijote’nin yel değirmenlerine karşı savaş açması, yalnızca

OKUMAK İÇİN TIKLA

Heidegger’in Poiesis Kavramının Mitolojik ve Medyatik Yankıları

  Martin Heidegger’in “poiesis” kavramı, varlığın ortaya çıkışını ve yaratım sürecini anlamada felsefi bir anahtar sunar. Antik Yunan’da “yapma” ya da “ortaya çıkarma” anlamına gelen poiesis, Heidegger’in düşüncesinde teknoloji, sanat ve insan varoluşu arasındaki ilişkiyi sorgulamak için yeniden ele alınır. Mitolojik yaratım anlatıları, evrenin ve insanın kökenini açıklamaya çalışırken, poiesis

OKUMAK İÇİN TIKLA

Influencer Kültürü: Narsisizmin Yükselişi mi, Toplumsal Bağların Yeniden İnşası mı?

Antik Arketiplerin Modern Yankıları Influencer kültürü, antik Yunan’ın tanrıça ve kahraman arketiplerini hem taklit eder hem de onlara bir ayna tutar. Afrodit’in büyüleyici cazibesi, Herakles’in destansı kahramanlığı, bugünün dijital vitrinlerinde yeniden sahneye çıkar; ancak bu sahnede ilahi bir aura değil, dikkat ekonomisinin kırılgan parıltısı hüküm sürer. Žižek’in ideoloji eleştirisi lensinden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknoloji, İktidar ve İnsanın Modern Çıkmazı: Heidegger ve Baker’ın Eleştirel Diyaloğu

  Heidegger’de Teknolojinin Metafizik Temelleri Heidegger’in teknoloji eleştirisi, basit bir araçsallık sorgusunun ötesine geçer. Ona göre modern teknoloji, “Gestell” (çerçeveleme) kavramıyla ifade ettiği bir varoluş tarzını dayatır. Bu, dünyanın sadece bir “kaynak deposu” olarak görülmesi ve her şeyin verimlilik mantığına tabi kılınmasıdır. Antik Yunan’da “techne”nin bir “açığa çıkarma” (poiesis) edimi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gerçekliğin Bulanık Sınırları: Dalí’nin Sürrealizmi ve Heidegger’in Varlık Sorusu

Salvador Dalí’nin sürrealist eserleri, gerçeklik ile yanılsama arasındaki çizgiyi kasıtlı bir şekilde eritirken, insan bilincinin, algının ve varoluşun sınırlarını sorgular. Bu eserler, yalnızca görsel bir deneyim sunmaz; aynı zamanda izleyiciyi, varlığın doğası, zamanın akışkanlığı ve bilincin kırılganlığı üzerine düşünmeye zorlar. Martin Heidegger’in varlık sorusu, yani “Neden varlık var da hiçlik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Normların Üç Kuramsal Yorumu: Freud, Jung ve Deleuze

Toplumsal normlar, bireyin topluluk içindeki davranışlarını, arzularını ve kimliğini şekillendiren görünmez kurallar olarak insanlık tarihinin temel taşlarından biridir. Freud’un Oedipus kompleksi, Jung’un arketipler kavramı ve Deleuze’ün anti-Oedipus düşüncesi, bu normların kökenini, işleyişini ve etkilerini açıklamak için farklı yollar sunar. Bu üç yaklaşım, birey ile toplum arasındaki ilişkiyi anlamak için tarihsel,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cemal Süreya’nın Dil Serüveni: Gelenekten Moderne, Kelimeden Anlama

  Cemal Süreya’nın şiiri, Türk edebiyatında geleneksel formlarla modern duyarlılıkların kesiştiği bir alan olarak öne çıkar. Onun dili, hem Divan şiirinin incelikli estetiğinden beslenir hem de 20. yüzyılın bireysel ve toplumsal kırılmalarını yansıtan yenilikçi bir anlayışla şekillenir. Süreya’nın “şiir, kelimenin el değmemiş halidir” ifadesi, onun dildeki arayışını ve kelimeye yüklediği

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım’ın Şiirlerinde İnsanlık Durumu ve 20. Yüzyılın Şiirsel Yeniden Tanımlanışı

İnsanlığın Ortak Dertlerine Şiirsel Bir Dokunuş Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın çalkantılı dünyasında insanlığın evrensel meselelerini ele alan iki güçlü ses olarak öne çıkar. Her ikisi de savaşlar, toplumsal eşitsizlikler, baskıcı rejimler ve bireyin içsel çatışmaları gibi insanlık durumunun temel sorunlarını şiirlerinde işler. Ancak bu sorunlara yaklaşım

OKUMAK İÇİN TIKLA