32 yıl. Ortalama insan ömrünün neredeyse yarısı sayılabilecek bir süre. Tahir Canan, bu süreyi demir parmaklıklar ardında geçirdi. Ve bu nedenle, çok talihsiz bir sıfatın da sahibi oldu: Türkiye’nin en uzun süreyle hapis yatan siyasi mahkûmu. Üstelik, işlemediği bir cinayet suçu üzerine yıkılmıştı.
Tahir Canan, 1979 yılında cezaevine girdiğinde 26 yaşındaydı. 2011’de cezaevinden çıktığında ise 58. Yaşamının en verimli olabilecek dönemini, hapishanenin soğuk beton duvarları arasında geçirdi. Çocuklarını doya doya kucaklayamadı. Onların büyümesine tanıklık edemedi. Zaman zaman çocukları cezaevi koşullarına tanıklık etmek zorunda kaldılar.
Ancak bu 32 yıl içerisinde Tahir Canan’ın hiç değişmeyen bir özelliği kendisini ayakta tuttu. Canan, umudunu hiç tüketmedi. Maruz kaldığı hukuksuzluğa karşı, cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara karşı, işkenceye karşı mücadeleyi hiç bırakmadı; teslim olmadı. Tahir Canan’ın öyküsü, ülkemizdeki hukuksuzluklara çok çarpıcı bir örnek oluşturuyor ve tarihe kaydedilmeyi hak ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Kitabın Künyesi
Büyük Tutsaklık
Ali Ufuk Arikan
Yazılama Yayınevi
Kapak Tasarımı : Levent Karaoğlu
İstanbul, 2013
210 s.