Kategori: Aysel Sağır

Çoraklaştırılan dünyaya gönderilen mektuplar: Stefan Zweig – Frederike Zweig Mektuplaşmaları

Stefan Zweıg ve Frederike Zweıg (1912-1942) arasında gidip gelen mektuplar, yaşadığımız çağa kalan bir zenginlik niteliğinde. Mektuplaşma ihtiyacı, insanlığın kaybettiği değerli eylemlerden biri olarak bugün artık toprağa gömülmüş bulunuyor. Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında iyice can çekişen mektuplaşmanın, içinde bulunduğumuz çağın ilk on beş yılında nostalji haline gelmesi hazin bir durum sergiliyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Düşleri Kırılan Bir Halkın Tarihi – Aysel Sağır

“Ermenilerin rolü hiçbir yerde Osmanlı İmparatorluğu’ndaki kadar önemli olmadı; Konstantinopolis sarayında yer aldılar. Mimarlar (‘Doğu’nun Mikelanjı’ Sinan), tabipler, müzisyenler, tercümanlar, ressamlar, terziler. Hampartursum Limonciyan’la, Osmanlı klasik müziğine uyarlanacak bir müzik nota sistemi yarattılar…”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bizi Güneşe Çıkardılar – Aysel Sağır

Türkiye solu 1970’lerde -başta öğrenciler olmak üzere- geniş toplumsal kesimlere ulaşırken, aynı ölçüde kadınları da içine aldı. Yüzlerce kadının sol siyaset içinde yer almasının tarihi de olan 1970’ler, aynı zamanda toplumsal cinsiyet yapısının sorgulanmasının nüvelerini de içinde taşıdı. Düşüncelerinden, eylemlerinden ötürü tutuklanan yüzlerce kadın için “özel” kadın koğuşları oluşturuldu. Ankara’da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Durumlar Mekânlara Yazılıyor – Aysel Sağır

Bir ülkenin kentleşme tarihi, o ülkenin yapısı ve insanlarının kültürel kodlarıyla ilgili önemli bilgiler veriyor. Kentten bahsettiğimizde; toplumsal cinsiyet, sınıf, emek süreci, iktidar yapısı, kimlik, etnisite… gibi toplumsal yaşamda içerilen durumlardan da bahsetmiş oluyoruz. Aslında kent, söz konusu alanların mekânsallaştırılması anlamına geliyor. Yani bir kenti anlamak için, o kentin toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

En mahrem, en kırılgan yerlerimizden yakalanıyoruz – Aysel Sağır

?İstem Dışı Körlük?te, iktidar(lar)ın, hür seçme hakkına dair farkındalığı manipüle etmeye yönelik stratejileri yatıyor.’ Sonunda olan oldu, artık hepimiz körüz. Üstelik bu körlüğü uzun süredir yaşadığımızın yeni farkına varmak gibi vahim bir gecikmişlik içindeyiz. Oğuz Atay?ın roman kahramanlarından biri ?bat dünya bat, gözün kör olsun da piyango bileti sat? diye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acı Bir Serüven Olarak Bireyselleşme – Aysel Sağır

Birey olmak ya da bireyselleşme, bir insanın doğumuyla birlikte başlayan bir süreç. Ancak, nedir birey olmak? Kimlere birey deniliyor? Her insan aynı zamanda bir birey değil midir? Soruları çoğaltmak mümkün, zira birçok insan, birey olma sürecini tamamlayamadan, hatta bunun bile farkında olmadan yaşamın içinde debeleniyor. Birey olma, kişiyi tamamlayan ana

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sokaktakilerin ellerindeki iskambil kağıtları – Aysel Sağır

Jilet Sinan, sosyolojinin de içinde olduğu bir çok alt metin sunuyor. Bu kadar değil elbette, güçlü çağrışımları var. Gönül Kıvılcım, eserinde, Panait Istrati?nin Arkadaş?nı, Kemallettin Tuğcu?nun tüm karakterlerini 21.yüzyılın kent merkezlerine taşımış dememiz abartı olmaz. Buna Tarık Dursun K?yı, kısmen Sait Faik?i de ekleyebiliriz. Yelpazeyi daha da genişletip, kent merkezlerinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Tanrılar Pek Nadir Bahşederler – Aysel Sağır

?Şans ne yazık ki sevdiklerine karşı bile hiçbir zaman fazla cömert davranmaz. Tanrıların bir ölümlüye, ölümsüz bir iş başarma fırsatını bir defadan fazla bahşettikleri pek nadir görülür…? Yıldızın Parladığı Tarihsel Anlar?da, Stefan Zweıg, rutinin, geniş zamanların dışına çıkıp, sadece bir karar an?ına odaklanıyor. Söz konusu karar an?larında neler oluyor? O

OKUMAK İÇİN TIKLA