Kategori: Edebiyat Akımları

Gotik Edebiyatın Özü ve Derinlikleri

Gotik edebiyat, insan ruhunun en karanlık köşelerine, toplumsal çatlaklara ve varoluşsal sorgulamalara uzanan, 18. yüzyıl sonlarında ortaya çıkan bir edebi akımdır. Bu tür, korku, gizem ve doğaüstü unsurları bir araya getirirken, yalnızca korkutmayı değil, aynı zamanda insanın iç dünyasındaki çelişkileri, toplumsal düzenin kırılganlığını ve evrensel soruların ağırlığını sorgulamayı amaçlar. Gotik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım Arasında İdealler ve Gerçeklikler

Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın çalkantılı dönemlerinde şiirleriyle hem bireysel hem de toplumsal meselelere ses olmuş iki büyük şairdir. Lorca’nın İspanya’sı, faşizmin yükselişiyle gölgelenirken, Nâzım’ın Türkiye’si baskıcı rejimler ve sürgünlerle şekillenmiştir. Her iki şairin eserleri, insanlığın özlemlerini, çatışmalarını ve sınırlarını yansıtan birer ayna işlevi görür. Bu metin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zaman ve Adaletin Mitolojik ve Felsefi Düğümleri

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, zaman ve adalet kavramlarını mitolojik, felsefi ve etik bir mercekle ele alarak modern insanın yazgıyla hesaplaşmasını inceler. Roman, Moiralar’ın kadersel ipliği ile Themis’in adalet terazisini karşı karşıya getirirken, Enstitü’nün zamanı “ayarlama” çabası, insanlığın doğanın akışına müdahalesinin trajik bir yansıması olarak okunabilir. Hayri İrdal’ın hayatındaki

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki Şairin Düşünce ve Duygu Evreni: Lorca ve Nâzım Hikmet’in Karşılaştırmalı İncelemesi

Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın iki büyük şairi olarak, yalnızca şiirleriyle değil, aynı zamanda dünyaya ve insana dair yaklaşımlarıyla da derin izler bırakmışlardır. Lorca’nın İspanyol kültürünün mistik ve trajik dokusuna gömülü şiirleri, bireyin iç dünyası ve doğayla olan bağını sorgularken; Nâzım’ın tarihsel ve toplumsal dönüşüm odaklı eserleri,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Psikoklinik Edebiyat Üzerine Bir İnceleme

    Zihnin Derinliklerinde Bir Yolculuk Psikoklinik edebiyat, insan zihninin karmaşık koridorlarını keşfetmeyi amaçlayan bir disiplindir. Bu alan, bireyin iç dünyasını, bilinçaltının karanlık köşelerini ve toplumsal bağlamların birey üzerindeki etkilerini inceler. Freud ve Jung’un psikanalitik teorilerinden yola çıkarak, edebiyat bu yaklaşımlarında yalnızca bir yansıma aracı değil, aynı zamanda zihinsel süreçlerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

José Saramago’nun Mağara’sı, Mağara Alegorisi ve Žižek: Mağaranın Karanlık Çağrısı

José Saramago’nun Mağara romanı, modern dünyanın tüketim toplumuna, emek süreçlerine ve bireyin sistem içindeki yerine dair derin bir sorgulama sunar. Platon’un mağara alegorisinden esinlenen bu eser, bir alışveriş merkezinin etrafında dönen bir distopyayı anlatarak, bireyin özgürlüğünü, kimliğini ve anlam arayışını mercek altına alır. Slavoj Žižek’in perspektifi, bu anlatıyı çözümlemek için

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hiçlik Edebiyatı Üzerine Bir İnceleme

Hiçlik edebiyatı, varlığın sınırlarını sorgulayan, anlamın yokluğunu ya da geçiciliğini ele alan bir anlatı evrenidir. Bu edebiyat, insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesini, boşlukla hemhal olmasını ve bu boşlukta yeni anlamlar ya da anlamsızlıklar aramasını konu edinir. İnsanlığın tarih boyunca karşılaştığı büyük sorulara —neden varız, ne için buradayız— yanıt ararken, çoğu zaman

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lorca ve Nâzım: Birey, Toplum ve Direnişin Şiirsel Yansımaları

Federico García Lorca ve Nâzım Hikmet, 20. yüzyılın iki güçlü şairi olarak, bireysel ve kolektif deneyimleri, tarihsel bağlamları ve insani çatışmaları şiirlerinde derinlemesine işler. Her iki şair de, dönemin toplumsal ve siyasal çalkantıları içinde, insanın varoluşsal mücadelesini ve özgürlük arayışını farklı estetik yaklaşımlarla ele alır. Bilinçaltının Çatışmaları ve Şiirsel İfade

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyat Akımları

Belli bir tarihsel süreçte edebiyatı, tür ve yazarın milliyeti bakımından herhangi bir ayrım olmadan şekilsel ve içeriksel olarak etkileyen belli üslup, duygu ve düşünce dizisine edebiyat akımı veya edebi akım denir. Edebi akımlarının gelişimine bakıldığında, bu akımların salt yazına özgü olmadığı genel, bir sanat akımı olarak başlayıp geliştikleri görülür. Üstelik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Harfçilik ( Letrizm )

Harfçilik ( letrizm de denir) bir edebi akımdır. İkinci Dünya Savaşı sonunda ortaya çıkmıştır. Romanyalı şair Isidore Isou tarafından başlatılmıştır. Şiirlere yönelik bir edebi akımdır. Özelliği, şiirde kelimelerin değil harflerin temel alınmasıdır. Amacı, harflerin temel alınması yoluyla farklı tarzda bir şiir yazılmasıdır. Edebiyatta klasik akımlara karşı çıkan bir karşı akımdır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta İdealizm

İdealizm, felsefede, en geniş anlamıyla, tinsel güçlerin evrendeki tüm süreçleri ya da olup bitenleri belirlediğini savunan tüm felsefe öğretilerini içerecek biçimde kullanılan terim. Varolan her şeyi “düşünce”ye bağlayıp ondan türeten; düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin varolmadığını, başka bir deyişle düşünceden bağımsız bir varlığın ya da maddî gerçekliğin bulunmadığını dile getiren

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Gerçeküstücülük ( Sürrealizm )

Londra’daki Salvador Dali sergisi, Avrupa’da birinci ve ikinci dünya savaşları arasında gelişmiştir. Temelini, akılcılığı yadsıyan ve karşı-sanat için çalışan ilk dadaistlerin eserlerinden alır. 1924’te “Manifeste du Surrealisme”i (Gerçeküstülük Bildirgesi) hazırlayan şair Andre Breton?a göre gerçeküstücülük, bilinç ile bilinç dışını birleştiren bir yoldur. Ve bu bütünleşme içinde hayali dünya ile gerçek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Simgecilik ( Sembolizm )

Sembolizm, evrensel bilgi ve hakikatlerin basit ve sade öğelere indirgenerek ifade edilmesidir. Sembol, kimi sözlüklerde “daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey” ya da “evrensel yasa, ilke, bilgi ve fikirleri açıklayan işaretler” olarak tanımlanır. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şekilde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Parnasizm

Parnasizm Fransa’da 1860 yılında Çağdaş parnas şiir dergisi etrafında toplanan sanatçılarca ortaya çıkarılmış bir akımdır. Gerçekçiliğin şiire yansımasıdır. Sanat için sanat görüşü benimsenmiştir. Şair kuyumcu titizliğiyle çalışır. Şekil çok önemlidir. Romantizm akımına tepkidir. Dış dünyayı nesnel bir bakışla anlatır. Şiirde ölçü, kafiye ve ses uyumu çok önemlidir. Bu özelliği Parnasizmi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Dadaizm

Dada, Dadaizm veya Dadacılık I. Dünya Savaşı yıllarında başlamış kültürel ve sanatsal bir akımdır. Dada Dünya Savaşının barbarlığına, sanat alanındaki ve gündelik hayattaki entelektüel katılığa bir protesto olmuştur. Mantıksızlık ve varolan sanatsal düzenlerin reddedilmesi Dada’nın ana karakteridir. Jean Arp, Richard Hülsenbeck, Tristan Tzara, Marcel Janco ve Emmy Hennings’in aralarında bulunduğu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Edebiyatta Gerçekçilik ( Realizm )

Gerçekçilik (realizm), bir estetik ve edebi kavram olarak 19. yüzyıl ortalarında Fransa?da ortaya çıkmıştır. Nasıl ki romantizm klasizme bir başkaldırı niteliğinde ise gerçekçilik yani realizm, hem klasizme hem de romantizme bir başkaldırıdır. Amaç, sanatı klasik ve romantik akımların yapaylığından kurtarmak, çağdaş eserler üretmek ve konularını öncelikle yüksek sınıflar ve temalarla

OKUMAK İÇİN TIKLA