Kategori: Psikiyatri

Çocuk Resimlerinin Yanlış Yorumlanmasının Sonuçları

Bireysel Anlamlandırmanın Çarpıtılması Çocukların çizdiği resimler, onların iç dünyalarının bir yansıması olarak terapi süreçlerinde sıkça kullanılır. Ancak bu çizimlerin yanlış yorumlanması, çocuğun duygusal ve zihinsel durumuna dair hatalı sonuçlara yol açabilir. Örneğin, bir çocuğun kırmızı rengi yoğun kullanması öfke ya da agresyon olarak etiketlenirken, bu renk aslında coşku, enerji ya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pamuk Prenses’in Ölüm Uykusu: İntihar Düşüncelerine Açılan Bir Pencere

Pamuk Prenses masalındaki “ölüm uykusu”, yalnızca bir anlatının büyülü bir unsuru değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerinde yankılanan karmaşık bir semboldür. İntihar düşünceleriyle mücadele eden danışanlarla çalışırken, bu imge, hem bir risk hem de bir fırsat olarak ortaya çıkar. Ölüm uykusu, yüzeyde bir kaçış gibi görünse de, altında yatan anlamlar,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanatın Beyindeki Yankıları: Nöroestetik ve İnsan Zihninin Derinlikleri

Sanat, insan zihninin en karmaşık ve büyüleyici ifadelerinden biri olarak, nöroestetik açıdan hem bilişsel hem de duygusal süreçleri harekete geçirir. Bu metin, sanatın, özellikle soyut sanatın, insan beynindeki etkilerini, örüntü tanıma mekanizmalarını ve bu süreçlerin altında yatan sinirbilimsel dinamikleri derinlemesine inceler. Kuramsal bir çerçeveden felsefi sorgulamalara, bilişsel süreçlerden duygusal tepkilere

OKUMAK İÇİN TIKLA

Damızlık Kızın Öyküsü: Toplumsal Travmaları Grup Terapilerinde Ele Alma Aracı

Margaret Atwood’un Damızlık Kızın Öyküsü, insanlığın otoriter rejimlerin gölgesinde şekillenen toplumsal ve bireysel yaralarını anlamak için güçlü bir anlatı sunar. Bu eser, grup terapilerinde bireylerin ve toplulukların bastırılmış duygularını, korkularını ve dirençlerini yüzeye çıkarmak için bir ayna olarak kullanılabilir. Eserin, bireylerin kimlik, özgürlük, baskı ve aidiyet gibi temalar etrafında kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kutsal Metinlerde Nöropsikiyatrik Vakaların Tarihsel ve Kültürel Analizi: Antik Tanımlamalardan Modern Yorumlara

Antik Dünyada Anormal Davranışların Algılanışı Eski toplumlarda zihinsel ve nörolojik farklılıklar genellikle metafizik kavramlarla açıklanırdı. İncil’de Markos 5:1-20’de anlatılan Gadaralı adam örneği, günümüz psikiyatrisinde psikotik bozukluk, Tourette sendromu veya temporal lob epilepsisi gibi çeşitli tanılar alabilecek bir vakayı andırır. Benzer şekilde İslam geleneğindeki meczuplar, dissosiyatif bozukluklar, şizofreni veya mistik deneyimler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çirkin Ördek Yavrusu: Özgüvenin Yeniden İnşası

Hikâyenin Gücü“Çirkin Ördek Yavrusu”, Hans Christian Andersen’in kaleminden çıkan ve bir yavru ördeğin dışlanmışlıktan kuğuya dönüşümüne uzanan yolculuğunu anlatan evrensel bir masal. Bu hikâye, özgüven sorunu yaşayan çocuklar için güçlü bir araçtır çünkü bireyin kendini kabul etme, farklılıklarını kucaklama ve içsel değerini keşfetme süreçlerini işler. Çocuklar, masalın kahramanıyla özdeşleşerek kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündemin Toksik Ritmi: Bugün Ne Unutacağız? Bölüm 7: “Bugün Ne Hatırlayacağız?”

🎒 Hafıza, Taşınan Bir Yüktür – Ama Aynı Zamanda Bir Harita 🎯 Gündem Değil, Hakikat Bugünün en radikal sorusu şu olabilir: “Bugün neyi hatırlamaya karar veriyoruz?” Çünkü gündem geçici, ama hakikat kalıcıdır.Gündemi takip etmek yerine,iz bırakmak gerekir.Hafıza, sadece geçmişi değil, geleceğin yönünü de belirler. 🪶 Audre Lorde: “Kendin için konuşmuyorsan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeni Bireyleşme Biçimleri: Jungiyen Bir 21. Yüzyıl Yorumu Bölüm 5: Ruhsal Çoraklık – Dürtüyle Dolu, Anlamdan Yoksun Hayatlar

Bölüm 5: Ruhsal Çoraklık – Dürtüyle Dolu, Anlamdan Yoksun Hayatlar 🔋 Yaşıyoruz Ama Yanmıyoruz Gündelik hayat hızla akıyor: bildirimler, görevler, hedefler…Ama içimizde bir yer hâlâ boş.Çünkü: Bu çağda “istek çok”, ama “anlam az”.Harekete geçiyoruz ama neden geçtiğimizi bilmiyoruz. 💥 Jung’un Uyardığı Tehlike: Dürtülerin Tiranlığı Jung, bireyleşme yolunda en büyük tehlikelerden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Roman Kahramanlarının Çok Yönlü Çözümlemesi

Fyodor Dostoyevski’nin roman kahramanları, insan ruhunun en karmaşık, çelişkili ve derin katmanlarını yansıtan eşsiz portrelerdir. Onun eserleri, bireyin iç dünyasını, toplumsal yapılarla çatışmasını ve varoluşsal arayışlarını ele alırken, Jung ve Freud’un psikanalitik yaklaşımlarıyla zengin bir yorum alanına kavuşur. Bu metin, Dostoyevski’nin kahramanlarını Jung’un arketipler ve kolektif bilinçdışı, Freud’un id, ego,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Terapinin İkiliği: İyinin ve Kötünün Sınırlarında

Terapi, insan ruhunun derinliklerine uzanan bir yolculuk; bazen kurtarıcı bir rehber, bazen de yanıltıcı bir ayna olabilir. İyi terapi, bireyi özgürleştirirken, kötü terapi görünmez bağlar örer. Bu metin, iyi ve kötü terapinin ayırt edici özelliklerini birçok boyutta, zengin ve çok katmanlı bir dille ele alıyor. Her başlık, terapinin bir yönünü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ayrı Olmadan Birlikte Olmak: Potansiyel Mekânın Paradoksu

Winnicott’un potansiyel mekân kavramı, hem paradoksal hem de olağanüstü yaratıcı bir süreci tanımlar. Bu kavram, iki nesnenin – bebek ve anne gibi – birbirine hem bağlı hem de ayrışmış olabileceği özel bir alanı ifade eder. İlk bakışta çelişkili gibi duran bu hal, aslında bireyin iç dünyasını oluşturan temel koşuldur. 🔹 

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derrida’nın Mirası ve Klinik Psikolojide Hikaye Yazımı

Yazının Arkeolojisi: Derrida’nın Kavramı Jacques Derrida’nın “yazı” kavramı, dilin ve anlamın sabitliğini sorgulayan bir felsefi bıçak gibidir. Yazı, onun gözünde, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda anlamın sürekli ertelendiği, çoğullaştığı ve çözüldüğü bir sahnedir. Logocentrizmi eleştiren Derrida, sözün üstünlüğünü değil, yazının akışkanlığını yüceltir; çünkü yazı, bireyin kendi varoluşsal anlatısını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin Tragedyası: Aile, Birey ve Terapötik Estetik

Tragedyaya Nietzscheci Yaklaşım Nietzsche’nin tragedyaya olan ilgisi, insan varoluşunun kaotik ve çatışmalı doğasını kucaklayan bir estetik çerçeve sunar. Ona göre tragedya, yalnızca bir sanat formu değil, aynı zamanda insan ruhunun en derin çelişkilerini sahneye taşıyan bir yaşam felsefesidir. Doğuşu Tragedyanın adlı eserinde, Apolloncu düzen ile Dionysosçu coşku arasındaki gerilim, bireyin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kolektif Bilinçdışının Devlet Sembolleriyle Dansı

Carl Gustav Jung’un semboller ve kolektif bilinçdışı kavramları, insan psişesinin derinliklerinde yatan evrensel anlam kalıplarını işaret eder. Devlet destekli eğitim sistemlerinde kullanılan semboller –bayraklar, ulusal marşlar, törenler ve ritüeller– bu evrensel kalıplarla bireylerin bilinçaltını şekillendiren güçlü araçlar olarak ortaya çıkar. Sembollerin Arketipsel Kökleri Jung’a göre semboller, kolektif bilinçdışında kök salmış

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanatın Terapötik Dönüşümü: Freud’un Yüceltme Kavramı ve Çift Terapisinde Yaratıcı İfade

Freud’un Yüceltme Kavramı ve Sanatın Psişik Kökenleri Freud’un yüceltme (sublimation) kavramı, insanın bastırılmış arzularını ve içsel çatışmalarını sanatsal yaratıma dönüştürerek toplumsal olarak kabul edilebilir bir forma büründürmesini ifade eder. Bu, yalnızca bireyin kaotik dürtülerini dizginlemesi değil, aynı zamanda bu dürtüleri estetik bir düzlemde yeniden inşa etmesidir. Sanat, Freud için bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizmin Özgünlüğü: Farklılığın Derinlikleri

Bireysel Algının Benzersizliği Otizmin en dikkat çekici farkı, bireylerin dünyayı algılama ve anlamlandırma biçimlerinde yatıyor. Otizmli bireyler, genellikle duyusal girdilere karşı aşırı hassasiyet veya duyarsızlık gösterir; bu, bir sesin, dokunuşun ya da ışığın diğerlerinden farklı yoğunlukta deneyimlenmesine neden olabilir. Örneğin, bir marketin floresan ışığı bazıları için dayanılmaz bir gürültü gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ailenin Tarihsel Terapisi: Foucault’nun Söylem Analizi Işığında

Söylemin Gücü ve Ailenin DoğuşuMichel Foucault’nun tarihsel söylem analizi, kavramların ve kurumların, tarihsel süreçlerde güç ilişkileri aracılığıyla nasıl inşa edildiğini ortaya koyar. Aile, modern toplumlarda bir sevgi ve dayanışma yuvası olarak idealize edilse de, Foucault’nun merceği altında bu kavram, tarihsel güç dinamiklerinin bir ürünü olarak belirir. Aile, yalnızca bireylerin bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jung’un Arketipleri ve Sanat Terapisi

Arketiplerin Kadim Çağrısı Carl Gustav Jung’un mitolojik arketiplerle çalışması, insan psişesinin derinliklerinde yankılanan evrensel sembollerin bir haritasını çizer. Kahraman, bilge, ana, gölge gibi arketipler, mitolojilerin kadim hikâyelerinden süzülerek modern insanın bilinçaltına yerleşir. Sanat terapisi, bu arketipleri bir ayna gibi kullanarak bireyin iç dünyasını görünür kılar. Bir tablodaki kaotik fırça darbeleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Down Sendromu: İnsanlığın Çeşitliliğine Bir Bakış

Biyolojik Gerçeklik ve İnsan Deneyimi Down sendromu, 21. kromozomun fazladan bir kopyasıyla doğan bireylerin genetik bir durumudur; ancak bu durum, yalnızca biyolojik bir farklılık olarak ele alınamaz. İnsan deneyimini şekillendiren duygular, ilişkiler ve toplumsal bağlarla iç içedir. Bu bireyler, öğrenme güçlükleri, fiziksel özellikler veya sağlık sorunlarıyla tanımlanırken, aynı zamanda sevgi,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Algının Kavrayışın Yerini Alması Mesesi

Bu ifade — “Algı, kavrayışın yerini alır” — hem felsefi hem de psikanalitik açıdan çok katmanlı ve rahatsız edici bir gerçeğe işaret eder. 🔍 1. İfade Ne Demek? Algı: Duyusal deneyime dayalı yüzeysel görme, işitme, hissetme gibi tepkisel farkındalıktır. Kavrayış (comprehension): Derinlemesine anlama, bağlam kurma, içselleştirme ve anlamlandırma eylemidir. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA