Kategori: Romanlar

Henry Bauchau bu romanıyla sahnelerden indirip hayatla buluşturduğu, hiç olmadığı kadar somut bir varlık kazandırdığı Antigone’yi bir kez daha ölümsüzleştiriyor.

Belçikalı yazar Henry Bauchau’nun Oidipus Yollarda ve Antigone kitaplarıyla devam edelim. Oidipus’un kehanetin ağırlığı altında başına gelmeyen kalmamış, Freudyen komplekse konu olan olaylar, babayı öldürmeler, anneyle evlenmeler… Her şey gerçekleşmiş, tüm yıkıcılığıyla olmuş, bitmiş ve Oidipus Thebai’den kovulmuş ya da kendini sürgün ettirmiş. On yıl boyunca kızı Antigone ve onlara

OKUMAK İÇİN TIKLA

Georgi Gospodinov’un Zaman Sığınağı romanı da Proust anlatısında olduğu gibi duyumlar, anılar, kokular ve renklerle şimdinin dışında duran zamana uzayıp gider.

Sadece filozoflar değil edebiyatçılar için de zaman önemli bir kavram. Hatta öyle ki eserdeki olayların sırasını belirlemekten öte yaratının en temel özüdür zaman. Örneğin Marcel Proust romanlarında, yüzlerce sayfalık zaman açsa da ona göre zaman aslında anlarda birleşir. Proust’un zaman anlayışına göre, insan psikolojik zaman sayesinde kabul edilen zamanının dışına

OKUMAK İÇİN TIKLA

John Berger, Fotokopiler adlı eserinde yakından ya da kısa süreliğine tanıdığı insanların portrelerini çiziyor.

Çağımızın görüntüleri de denebilir John Berger’ın yazdıkları için. Görüntü ile öykülemeyi böylesine birleştirebilmiş başka bir yazar var mı, bilmiyorum. Bildiğim, onun yazdıklarını okurken, duyarlık dünyasını paylaşırken hep görüntülerle baş başa olmamız. Belki de bu özelliği, onu ülkemizde de sevilerek okunan yazarlar arasına kattı. Fotokopiler’de yakından ya da kısa süreliğine tanıdığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Semmelweis’in trajik yaşamöyküsü, yıllar boyunca değişmeyen iktidarla, güçle, hasetle savaşma öyküsü olduğu kadar bilimin dogmayı yenmek için ne kadar çok uğraşması gerektiğinin de kanıtıdır.

2024 birbirinden güzel kitapların yayımlandığı bir yıl oldu. Kurmaca ve kurmaca dışında hem çok iyi metinler üretildi hem de çok iyi çeviriler yapıldı. Ekonomik zorluklara rağmen bunca güzel kitabı bize ulaştıran tüm yayın emekçilerine teşekkür ederim. Okuduklarımdan birini seçmekte zorlandığımı da eklemek isterim. Listem uzundu, ne yazacağımı bilemeyip sorduğumda K24’ün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jean-Paul Didierlaurent, yaşamın tekdüzeliği ve mekanikliği içinde silikleşip sinik bir hayat süren insanın, renkli ve küçük eylemler tertipleyerek başkaldırmasına yoğunlaşan bir yazar.

Jean-Paul Didierlaurent’in Çatlak adlı romanı, Mehmet Moralı’nın çevirisi ile Can Yayınları tarafından yayımlandı. Jean-Paul Didierlaurent, yaşamın tekdüzeliği ve mekanikliği içinde silikleşip sinik bir hayat süren insanın, renkli ve küçük eylemler tertipleyerek başkaldırmasına yoğunlaşan bir yazar. Başka bir deyişle var oluşuna anlam katmaya uğraşarak ve kendine benzeyenlerle yan yana gelerek yaşadığını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rüzgâr Kapanı, hiçbir sayfasında okuru sıkmayan, karakterler üzerinde derin düşündüren, farklılıkları kucaklayan, dostluğun ve dayanışmanın gücünü hissettiren bir roman.

İskoçyalı eğitimci ve yazar Victoria Williamson’ın yazdığı ve Günışığı Kitaplığı etiketiyle yayımlanan Rüzgâr Kapanı, bir yandan maceralı bir yandan da ruha dokunan bir roman. Bir “gençlik romanı” olarak kategorize etsek de Rüzgâr Kapanı herkese hitap eden bir “insanlık hikâyesi.” Her şey sakin bir adada başlıyor. 14 yaşındaki Max’in, geçirdiği kaza

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sürprizin ne olduğunu başta söyleyeyim, bir polisiye roman yazmış Ayşegül Devecioğlu. Romanın satırları arasında nostaljik bir seyahate çıkarken 78 kuşağının hayatının “polisiye”yle ne kadar da örtüştüğü düşüncesi uyandı zihnimde.

Sürprizin ne olduğunu başta söyleyeyim, bir polisiye roman yazmış Ayşegül Devecioğlu. Romanın satırları arasında nostaljik bir seyahate çıkarken 78 kuşağının hayatının “polisiye”yle ne kadar da örtüştüğü düşüncesi uyandı zihnimde. Ama kitap, ülkede şu andaki siyasi atmosferi, talan düzenini ve çatışmaları yansıttığı oranda siyasi, yazarın kimliği, anne- kız arası çelişki ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnci de John Steinbeck, insanlığın ezelden beri karşılaştığı ve her insanın illa ki bir tarafında bulunduğu iyilik ve kötülük kavramları eşeleniyor.

Amerikan edebiyatının en çok okunan kalemlerinden biri olan John Steinbeck, 1902’de California’nın Salinas kentinde doğdu. Irgat bir ailenin çocuğu olarak büyümesinden mütevellit, işçi ve emekçi sınıfını eserlerinde başarılı bir şekilde resmetti. Stanford Üniversitesi’nde öğrenim gören Steinbeck, yazar olmak istediği için yalnızca bu konuda kendisine yararlı olabileceğini düşündüğü derslere katıldı. Ardından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaz Köpekleri, İspanyol edebiyatının yeni seslerinden Andrea Abreu’nun ilk romanı

Yaz Köpekleri, İspanyol edebiyatının yeni seslerinden Andrea Abreu’nun ilk romanı. Seda Ersavcı’nın çevirisiyle Siren Yayınları’ndan yayımlanan roman biçim, anlatım tekniği bakımdan farklı unsurlarıyla dikkat çekiyor. Romanda arkadaşlık ile aşkın sınırlarını bulandıran düzlemde ilerleyen bir büyüme ve bağlanma hikâyesi anlatıyor Abreu. Aynı zamanda batıl inançlar, sınıfsal yoksunluklar ve cinsiyet ayrımcılığı da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cody Cassidy’nin Tarihten Nasıl Sağ Çıkılır? adlı kitabı, tarihin en büyük felaketlerinden hayatta kalmanın yollarını mizahi bir dille anlatan yaratıcı ve eğlenceli bir eser.

Cody Cassidy’nin Tarihten Nasıl Sağ Çıkılır? adlı kitabı, tarihin en büyük felaketlerinden hayatta kalmanın yollarını mizahi bir dille anlatan yaratıcı ve eğlenceli bir eser. “T-Rex’ten, Pompei’den ve Titanik’ten Nasıl Kaçılır?” alt başlığıyla yayımlanan metin, bizi tarih boyunca yaşanmış en büyük felaketlerin arasına salıp, bu durumlarda nasıl hayatta kalabileceğimizi sorguluyor. Cassidy’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yürüyüş, Muir’in hem öğrenme ve yorumlama merakının hem de doğaya ve yaban hayata sunduğu derin saygının, tabiatın kollarındayken bulduğu huzurun bir örneği.

Karmaşanın, körlüğün, yüzeyselliğin, doğaya yabancılaşmanın ve tüketimin hüküm sürdüğü dünyada John Muir ismi pek çok insan için hiçbir şey ifade etmeyebilir. Oysa insanın doğayla kurduğu, kuracağı ve kurması gereken ilişkide hayli önemli rol oynamış biriydi Muir. Doğa âşığı, gezgin, yürüyüşçü ve Henry David Thoreau gibi sade ya da yalın yaşamın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Garip Aşk Öyküsü adlı kitapta, sesin ne olduğuna dair birçok nedenin yanı sıra, bilincimizle kurduğumuz ilişkinin kör noktalarını göstermesi açısından da bir bağ kurar, işitebilenlerin ve işitemeyenlerin dünyasındaki zorlukları bir kez daha düşünme olanağını anlarız.

Bazı kitaplar kurgudur ancak okurken gerçek olur ve sanki gerçeği o kitapla yaşarsınız. Çünkü okunan bir dönem romanıdır ve o döneme gittiğiniz gibi, kahramanlar da gerçek olur. O kahramanlarla dönemde yol alırsınız. Öyle ki dönemin sesini duyar ve o seslere tanıklık edersiniz. İsveçli yazar Carl-Johan Vallgren’in Bir Garip Aşk Öyküsü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Judith Schalansky’nin romanı Zürafanın Boynu, İkinci Dünya Savaşı’nın korkunç enkazından çıkmaya çalışmış bir ülkenin ve vatandaşlarının hikayesine odaklanıyor.

Alman Edebiyatı klasik, modern veya çağdaş döneme dair bambaşka bir konumla dünya edebiyatındaki belirleyiciliğini halen sürdürüyor. Alman Edebiyatı’nın gücüne güç katan bu durum için her ikisi de Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanan Peter Handke’den Meyve Hırsızı ve Judith Schalansky’den Zürafanın Boynu çok güzel iki örnek roman olarak yayımlandılar. Dünya çağdaş edebiyatının

OKUMAK İÇİN TIKLA

R. F. Kuang’ın ‘Babil’i fantastik edebiyat ve tarih seven okurların göz atması gereken bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.

‘Haşhaş Savaşı’ serisinden bildiğimiz R. F. Kuang’ın merakla beklenen yeni romanı ‘Babil’, geçtiğimiz günlerde İthaki Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Kitabı çeviren isim Güneş Becerik Demirel. New York Times Çoksatanı, Nebula En İyi Roman Ödülü, Locus En İyi Fantastik Roman Ödülü, İngiliz Kitap Ödülü Yılın Kurgu Kitabı, Goodreads Yılın En

OKUMAK İÇİN TIKLA

Huberman, ‘Ne Duygu Ama, Ama Duygu Ne?’ başlıklı metninde, felsefi ve psikolojik bir tartışma ve soruşturmaya girişerek insanın var oluşuna ve yaşama uğraşına duygular bağlamında odaklanıyor.

Georges Didi-Huberman, geçmişte olup bitenleri hatırlamaya çağıran, maziyi gören ve gösteren, geçmişin ayrıntılarını anlamlandırmaya uğraşan, kilitli kapıları açıp eşikleri atlamaya çabalayan, simge ve imgelere önem veren bir yazar. Huberman, perdelenen hakikatin peşine düşerken unutmanın nedenlerini ve amnezinin kimlerin işine yaradığını sorgulayıp mekânlara, anılara, imgelere, fikirlere ve insanlara yoğunlaşırken geçmiş-bugün-gelecek çizgisinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Figen Şakacı, HınçAhınç’ta, nefretin, öfkenin ve her an alevlenebilecek şiddetin anlatımıyla çıkıyor karşımıza.

Nefretin ve öfkenin bir “iletişim” biçimi hâline gelmesiyle Türkiye’nin dengesi ve düzeni bozuldu. Kavga etmeye hazır, fikirleri boğmaya teşne kişi ve gruplar hemen her köşe başını tuttu. Nobranlık ve ceberrutluk olgunlaştı. Geçmişsizleştirilmeye geleceksizleştirme eklendi. Hâl böyle olunca mahallede işler değişti, ortalık karıştı. Şimdinin savunucuları söze, “daha önce de böyleydi” diye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilimkurgu ve yapay zekâ temalı kitaplarıyla okuru her seferinde hem şaşırtan hem de düşündürten Luigi Ballerini, Bloke 5 romanındaki psikolojik çözümlemeleriyle, okuru bu sefer içsel bir sorgulamayla baş başa bırakıyor.

Çocuğunuz ders çalışmak istemiyor mu, yaramazlık mı yapıyor veya en basiti… Size “itaat” etmiyor mu? Çözümü oldukça basit! Telefona gir, uygulamayı aç ve ta tamm! Artık istediğin duyu, istediğin gibi kontrol altında! Kulağa ilk başta oldukça ütopik gelen bu senaryo; psikanalizin, empatinin, heyecanın ve elbette bilimkurgunun havada uçuştuğu, Luigi Ballerini’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

R.F. Kuang’ın Babil romanı, spekülatif bir kurgu eseri olduğundan, tarihi gümüş işleme tarafından tamamen değiştirilen Oxford’un 1830 yıllardaki fantastik bir versiyonunda geçiyor.

R.F. Kuang’ın, son romanı Babil, yazarının da ifadesiyle, “Spekülatif bir kurgu eseri olduğundan, tarihi gümüş işleme tarafından tamamen değiştirilen Oxford’un 1830 yıllardaki fantastik bir versiyonunda geçiyor.” Güneş Becerik Demirel’in çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan Türkiyeli okuyucuyla buluşan Babil, kolonyalizme karşı sürükleyici bir edebi direnişin hikayesi. Romanın bütününe, bir dönemde dünyanın yaklaşık dörtte

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Merhaba Çukotka”, birbirinden kopuk ve düzey olarak farklı iki insan topluluğunu, ilk defa o kadar birbirine yaklaşarak modern anlamda değişim ve yeniliğin sağlanmasının çarpıcı bir hikayesi.

Yazıya konu olan kitabın bir yerinde, Eskimoların yaşadığı bir yörenin durumu şöyle niteleniyordu:  “Çukotka’da yepyeni bir hayat başladı. Burada eskiden hiç kimse ne öğretmen görmüştü ne de doktor. Halk kendi kaderine terk edilmiş yaşıyordu. Bu ıssız yerlerin sahilleri ‘porto-franko’(açık liman) sayılıyordu; yani burası sahipsiz toprak kabul ediliyor, her isteyen geliyor,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stanislaw Lem’in Yıldızlar Dönüş’ünü her bilimkurgu sever okumalı.

“Ben onları Dünya’ya değil, onlar beni yıldızlara gömmüşlerdi.” -Hal Bregg. Daha önce 1984 yılında Baskan Yayınları‘nın “Kurgu-Bilim” dizisinde “Yıldızların Dönüşü” adıyla çıkan kitap, 1998 yılında İletişim Yayınları’ndan doğru bir çeviri ile “Yıldızlardan Dönüş” ismiyle yayımlanmıştı. Aradan geçen 22 yılda başka baskı yüzü görmeyen kitap, 2020 yılında Alfa Kitap tarafından yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA