Kategori: Sinema

Xenogenesis ve Siborg: İnsanlığın Sınırlarında Bir Buluşma

Octavia Butler’ın Xenogenesis serisi, insanlığın biyolojik, toplumsal ve etik sınırlarını sorgulayan bir anlatı sunarken, Donna Haraway’nin siborg teorisiyle derin bir diyalog kurar. Bu metin, Xenogenesis serisinin Haraway’nin siborg kavramıyla kesişimlerini, insan-öteki ilişkileri, biyoteknolojik dönüşümler ve toplumsal yapıların yeniden inşası üzerinden ele alıyor. Butler’ın Oankali ile insanlık arasındaki genetik ve kültürel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimliğin Hayaletleri: Spekülatif Materyalizm ve Lost Highway Üzerine Bir İnceleme

Mark Fisher’ın Hayalet Kavramının Kökenleri Mark Fisher’ın “hayalet” kavramı, kapitalist gerçekliğin altında yatan görünmez izleri ve bastırılmış olanın geri dönüşünü ifade eder. Fisher, bu kavramı, modern toplumların tüketim odaklı yapılarında kaybolan anlamların ve alternatif olasılıkların izlerini takip etmek için kullanır. Hayalet, ne tam anlamıyla var olan ne de tamamen yok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freak Orlando’da Normatif Güzelliğin Altüst Edilişi

Ulrike Ottinger’in Freak Orlando (1981) filmi, sirk estetiği ve grotesk bedenler aracılığıyla normatif güzellik ideallerini sorgulayan ve bu idealleri kökten sarsan bir sinematik başyapıttır. Film, toplumsal normların, bedensel temsillerin ve estetik hiyerarşilerin eleştirel bir incelemesini sunarken, izleyiciyi alışılagelmiş algıların ötesine taşır. Ottinger, sirk estetiğini bir araç olarak kullanarak, bedenin ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fabian’ın Nietzscheci Üst-İnsan İdeali ve Post-Kolonyal Şiddetin Döngüsel Doğası

Lav Diaz’ın Norte, The End of History filmi, Fabian karakteri üzerinden Nietzscheci üst-insan kavramını ve post-kolonyal toplumlardaki şiddet döngüsünü derinlemesine sorgular. Fabian’ın bireysel varoluş arayışı, ahlaki çöküşü ve şiddete yönelimi, Filipinler’in tarihsel ve toplumsal bağlamında kök salmış karmaşık dinamikleri yansıtır. Nietzsche’nin üst-insan ideali, bireyin geleneksel ahlakı reddederek kendi değerlerini yaratmasını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şiirsel Sinemada Ulusal Kimlik: Parajanov ve Tarkovsky’nin Mit ve Tarih Kullanımı

İki Vizyonun Kesişim Noktası Sergei Parajanov’un The Color of Pomegranates (1969) ve Andrei Tarkovsky’nin Mirror (1975) filmleri, şiirsel sinemanın en çarpıcı örnekleri arasında yer alır. Her iki yönetmen, görsel estetik ve anlatı yapısını kullanarak ulusal kimlik, tarih ve mitolojiyi yeniden inşa eder. Ancak bu filmler, mit ve tarihi farklı yollarla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölümsüzlük Teknolojisi ve Etik Sorular: Deepfake Sinemasında James Dean’in Yeniden Doğuşu

Deepfake teknolojisi, yapay zekânın görsel ve işitsel manipülasyon kapasitesini kullanarak ölmüş bireyleri dijital olarak yeniden canlandırma imkânı sunuyor. James Dean gibi ikonik figürlerin yeni filmlerde “oynaması”, sinema sanatının sınırlarını zorlarken etik tartışmaları da alevlendiriyor. Bu metin, teknolojinin bu uygulamasını çok katmanlı bir şekilde ele alıyor. James Dean’in dijital mirası, yalnızca

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freak Orlando ve Queer Tarihyazımının İmkansızlığı Üzerine

Ulrike Ottinger’ın 1981 yapımı Freak Orlando filmi, Virginia Woolf’un Orlando romanından esinlenerek, transgender bir kahramanın tarih ötesi yolculuğunu anlatır. Film, queer tarihyazımının lineer ve normatif anlatılara meydan okuyan doğasını, kaotik ve parçalı bir estetikle performe eder. Bu metin, filmin, tarihsel anlatının sabitliğini sorgulayan, kimliklerin akışkanlığını vurgulayan ve toplumsal normların dışına

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anında Erişimin Çağında İzleyici: Netflix’in Binge-Watching Modelinin Toplumsal ve Bireysel Yansımaları

Netflix’in tüm sezonu bir anda yayınlama modeli, izleyici alışkanlıklarını dönüştüren bir dönüm noktası oluşturmuştur. Bu model, geleneksel televizyonun haftalık yayın takvimine karşı radikal bir kırılma sunarak, bireylerin zaman algısını, tüketim pratiklerini ve içerikle kurduğu ilişkiyi yeniden şekillendirmiştir. Bu metin, modelin bireysel ve toplumsal düzeydeki etkilerini çok katmanlı bir şekilde incelemektedir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zamanın Ağırlığı: Lav Diaz’ın Norte, The End of History Filminde Filipinler’in Sömürge Sonrası Hafızası

Lav Diaz’ın 2013 yapımı Norte, The End of History filmi, dört saati aşan süresiyle Filipinler’in sömürge sonrası toplumunun derin yaralarını, bireysel ve kolektif hafızanın kırılganlığını ve insan varoluşunun etik sorgulamalarını inceler. Film, Fabian adlı karakterin trajik yolculuğu üzerinden, Filipinler’in tarihsel, toplumsal ve bireysel çelişkilerini uzun plan sekansları ve minimalist bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

3D Sinema ve Hayaletin Yeniden İnşası: Bi Gan’ın Long Day’s Journey Into Night Filminde Luo Hongwu Üzerinden Bir Okuma

Bi Gan’ın Long Day’s Journey Into Night filmi, sinema sanatının 3D teknolojisiyle kurduğu ilişkiyi, Jacques Derrida’nın “hayalet” kavramıyla kesiştirerek, modern sinemada zaman, bellek ve varoluşun sınırlarını sorgular. Film, Luo Hongwu’nun geçmişle hesaplaşmasını ve kayıp bir aşkı arayışını, 3D teknolojisinin sunduğu mekânsal derinlik ve gerçeklik yanılsamasıyla yeniden yapılandırır. Derrida’nın hayalet kavramı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Orman Ruhu’nun Öfkesi: Doğanın Tahakkümü, Medusa’nın Bakışı ve Ekofeminist Direniş

Doğanın İntikamı ve İnsanlığın Çatışması Princess Mononoke filminde Orman Ruhu’nun öfkesi, doğanın insan tahakkümüne karşı bir isyanı olarak belirir. Theodor Adorno’nun “doğanın tahakküm altına alınışı” tezi, insanın doğayı araçsallaştırarak onu bir sömürü nesnesine indirgediğini savunur. Orman Ruhu, hem yaşamın hem de yıkımın sembolü olarak, bu tahakkümün sınırlarını zorlar. Öfkesi, insanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Üçüncü Günün Patlaması: Bastırılmış Öfkenin Temsili

Chantal Akerman’ın Jeanne Dielman, 23 quai du Commerce, 1080 Bruxelles adlı filmi, günlük yaşamın sıradanlığı içinde gizlenen toplumsal ve bireysel gerilimleri inceler. Üçüncü günde Jeanne’in patlaması, feminist bir perspektiften, bastırılmış öfkenin dışavurumu olarak değerlendirilebilir. Bu an, yalnızca bireysel bir kırılma noktası değil, aynı zamanda cinsiyet rolleri, toplumsal baskılar ve bireyin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jeanne Dielman ve Görünmez Emeğin Sinematik İncelemesi

Chantal Akerman’ın Jeanne Dielman, 23 quai du Commerce, 1080 Bruxelles (1975) filmi, ev içi emeğin, toplumsal cinsiyet rollerinin ve gündelik rutinlerin sinematik bir sorgulamasıdır. Film, minimalist bir yaklaşımla, bir kadının üç gün boyunca ev işleri ve seks işçiliği arasındaki döngüsünü izler. Bu çalışma, Jeanne’in rutinlerini mercek altına alarak, ev içi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan ile Hayvan Arasındaki Sınırları Bulanıklaştıran Bir Anlatı: “Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives” ve Batı Hümanizminin Sorgulanışı

Apichatpong Weerasethakul’un “Uncle Boonmee Who Can Recall His Past Lives” filmi, insan-hayvan ilişkisi üzerinden Batı’nın hümanist antropolojisini derinlemesine sorgulayan bir sinematik deneyim sunar. Film, Tayland’ın kırsal coğrafyasında, ölümün eşiğindeki Boonmee’nin geçmiş yaşamlarını hatırlama süreciyle, insan merkezli dünya görüşünü yerinden oynatan bir anlatı inşa eder. Hayvanlar, ruhlar ve insanlar arasındaki geçişken

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bi Gan’ın Uzun Günün Gecesi: Tek Planlık Rüya Sekansında Zamanın Parçalanışı

Bi Gan’ın Uzun Günün Gecesi (2018) filmindeki 59 dakikalık tek planlık rüya sekansı, sinema tarihinde bellek, zaman ve anlatının sınırlarını zorlayan bir deneydir. Bu sekans, baş karakter Luo Hongwu’nun bilinçaltına dalışını temsil ederken, zamanın doğrusal akışını parçalayarak izleyiciyi geçmiş, şimdi ve hayal arasında bir döngüye hapseder. Aşağıda, bu sekansın zamanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dördüncü Duvarın Çöküşü: Tinsel Arayışın Saflığını Sorgulama

Alejandro Jodorowsky’nin The Holy Mountain filmi, insan bilincinin derinliklerine inen ve tinsel arayışın doğasını sorgulayan bir başyapıttır. Filmin sonunda gerçekleşen dördüncü duvar kırılması, izleyiciyi kendi gerçekliğiyle yüzleştirerek manevi yolculuğun saflığını ve otantikliğini yeniden değerlendirmeye zorlar. Bu an, sinematik anlatının ötesine geçerek izleyiciyi bir özne olmaktan çıkarır ve onu filmin evrenine

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Perfect Blue”nun Kimlik Çözülmesi ile Byung-Chul Han’ın Dijital Katışıklık Eleştirisi Arasındaki Öngörüsel Bağ

Kimlik Çözülmesinin Sinematik İnşası 1997 yapımı “Perfect Blue”, bir pop idolünün kariyer geçişiyle başlayan psikolojik bir çözülme hikayesini ele alır. Film, ana karakter Mima’nın kimlik algısını yitirişini, gerçeklik ile sanrı arasındaki sınırların bulanıklaşmasını ve toplumsal beklentilerin birey üzerindeki baskısını çarpıcı bir şekilde betimler. Mima’nın iç dünyası, hayranların ona yüklediği imajlarla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Django Unchained: Köleliğin Derin Yüzleşmesi

Kavramların ÇarpışmasıDjango Unchained, Amerikan kölelik tarihini, bireysel özgürlük arayışıyla sistemik baskının kesişiminde ele alıyor. Film, köleliği yalnızca tarihsel bir olay olarak değil, insan ruhunu şekillendiren bir güç dinamiği olarak sunuyor. Quentin Tarantino, şiddeti ve ironiyi birleştirerek, köleliğin acımasızlığını abartılı bir estetikle gözler önüne seriyor. Bu yaklaşım, izleyiciyi rahatsız ederken, aynı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kayıp Filmlerin Hayalet Arşivi: Guy Maddin’in The Forbidden Room ve Dijital Çağda Arşiv Tutkusunun Eleştirisi

Guy Maddin’in The Forbidden Room (2015), kayıp filmlerin parçalı estetiği üzerinden dijital çağın arşiv tutkusunu sorgulayan bir başyapıttır. Film, unutulmuş veya hiç var olmamış sinema eserlerinin fragmanlarını bir araya getirerek, belleğin ve geçmişin yeniden inşa edilme çabasını hem kutlar hem de eleştirir. Bu metin, The Forbidden Room’un kayıp film estetiğinin,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kutsal Dağın Çözülüşü: Kapitalizmin Eleştirisi ve Sürreal Simgeler

Hırsızın Yolculuğu ve Sistemin Yüzü Alejandro Jodorowsky’nin The Holy Mountain filmi, Hırsız karakteriyle başlar; yoksul, kirli, ama bir o kadar da insanlığın ham özünü taşıyan bir figür. Bu karakter, kapitalizmin kutsal addedilen yüzeyini sorgulamaya girişir. Hırsız, toplumun en alt tabakasından yükselirken, sistemin sahte kutsallığını açığa çıkarır. Jodorowsky, bu yolculuğu sürreal

OKUMAK İÇİN TIKLA