Kategori: Zülfü Livaneli

Nasıl Yazmalı? Zülfü Livaneli

Yüzyıllar boyunca yazarları üslup kadar uğraştıran başka bir sorun olduğunu sanmıyorum. Hikâye, karakterler, betimlemeler… Hepsi hazır olduğu zaman bile cevap verilmesi gereken büyük bir soru kalıyor ortada: Nasıl yazmalı? Hangi üslubu benimsemeli? Biçim ne olmalı? Kahraman bakış açısıyla mı, gözlemci bakış açısıyla mı, yoksa hâkim bakış açısıyla mı anlatmalı? “O”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Her kitabı okumak zorunda değilsiniz – Zülfü Livaneli

Unutmayalım ki kitap okumak her şeyden önce bir zevk alma meselesi. İnsanlar kitapları ilaç niyetine değil, zevk almak için okuyorlar. Bir romanın derin ve nitelikli olması, onun okuma zevki vermesine engel değil ki. Yüzyıllar boyunca büyük sanatçıları anlamış, bir anlamda onları yaratmış olan insanların edebiyat zevki mi ortadan kayboldu? Popüler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Telkini aşarak özgür okur olmak – Zülfü Livaneli

İki yüz yıl kadar önce Schopenhauer, “İnsan istediğini yapabilir ama istediğini isteyemez” demişti. Kitle iletişiminin ve medya yönlendirmelerinin kişiler üzerindeki etkisi arttıkça bu sözün geçerliliği de artıyor. Filozofumuz bu bağlamda kullanmamış da olsa, özellikle 1980’li yıllardan sonra, belki de insanı anlatan en önemli sözlerden biri oldu. Çünkü ürünleri halka ulaştıran

OKUMAK İÇİN TIKLA

İki farklı edebiyat – Zülfü Livaneli

Şöyle bir kurala inanıyorum: Eğer bir masa başında oturduğunda arkadaşlarına anlattığın zaman ilgilerini çekecek, seni en azından yarım saat dinlemelerini sağlayacak kadar ilginç bir konun yoksa, hiç yazmamak daha iyi. Çünkü o yüzlerce sayfayı da kimse okumaz. (Bu genellemenin dışında kalan deneysel yapıtları ayrıca ele almak gerek.) Ne var ki,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Okuma zevki – Zülfü Livaneli

Hayatta yapılan her güzel iş gibi, kitap da zevk alarak okunmalı. Edebiyat, ne kadar derin düşünceler anlatılırsa anlatılsın, bunları okura zevk verecek, sayfaları sabırsızlıkla çevirtecek, hatta “Aman bitmesin” dedirtecek bir biçime büründürme sanatıdır. Bütün büyük yazarlar, bunu başardıkları için büyüktürler. Siz hiç Cervantes, Dostoyevski, Tolstoy, Dickens, Gogol, Flaubert, Stendhal, Márquez

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zülfü Livaneli: Edebiyat yolu

Roman sanatının doruğa yükseldiği 19. yüzyılda, değerli edebiyat eserleri büyük halk kitleleri tarafından bugünün televizyon dizileri gibi izlenirdi. Charles Dickens’ın fasiküller halinde yayımlanan romanları merakla, heyecanla beklenir, çıktığı anda kapışılırdı. Sevilen bir roman kahramanının ölümü halinde yüz binlerce kişinin gözyaşlarına boğulduğu anlatılır. Dostoyevski’nin romanları gazetelerde tefrika edilir, Tolstoy her romanıyla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Unutuşun ve Hafızanın Kırılgan Dengesi: İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar ve Zülfü Livaneli’nin Serenad Romanlarında Bellek İncelemesi

Suskunluk Kavramının Anlam Ağı Suskunluk, bireylerin ve toplulukların geçmişle bağ kurma biçimlerini şekillendiren bir olgu olarak, İhsan Oktay Anar’ın Suskunlar romanında merkezi bir tema olarak işlenir. Bu bağlamda suskunluk, yalnızca sessizlik değil, aynı zamanda bastırılmış anlatılar ve toplumsal bellekteki boşluklar olarak tanımlanabilir. Paul Ricoeur’ün unutuş ve bağışlama teorisi, suskunluğu bireysel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Etnik ve Dini Kimliklerin Kesişiminde Huzursuzluk ve Havva’nın Üç Kızı: Bhabha’nın Melezlik Teorisiyle Bir Analiz

Kimliklerin Çatışması ve Melezlik Kavramı Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk romanı, etnik kimlik çatışmalarını derinlemesine ele alarak, bireylerin ve toplulukların aidiyet arayışını sorgular. Roman, özellikle Kürt ve Türk kimlikleri arasındaki gerilimleri, tarihsel travmalar ve toplumsal önyargılar üzerinden işler. Homi K. Bhabha’nın melezlik teorisi, bu bağlamda, sabit kimlik kategorilerinin çözülmesini ve kültürel kesişimlerde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeyh Bedrettin Destanı – Nazım Hikmet (seslendiren: Zülfü Livaneli)

ŞEYH BEDREDDİN DESTANI Akdeniz yakası aydın elleri Kuşlar gider bizim dede sultana Cemalin görünce yürüdü dağlar Taşlar gider bizim dede sultana Duyduk ki Mustafa huruç eylemiş Aydın elinde Karaburun’da Bedreddin’in kelamını söylemiş köylünün huzurunda. Duyduk ki… Bu işler duyulur da durmak olur mu? Bir sabah erken, Haymana ovasında bir garip

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ölüm hep bana / Bana mı düşer usta? – Refik Durbaş (Sanatçılar seslendiriyor)

ÇIRAK ARANIYOR Elim sanata düşer usta Dilim küfre, yüreğim acıya Ölüm hep bana Bana mı düşer usta? Sevda ne yana düşer usta Hicran ne yana Yalnızlık hep bana Bana mı düşer usta? Gurbet ne yana düşer usta Sıla ne yana Hasret hep bana Bana mı düşer usta? Refik Durbaş Seslendiren:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bulut mu Olsam – Nazım Hikmet (seslendiren: Zülfü Livaneli)

Bulut mu Olsam Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa?.. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla. Nazım Hikmet Ran

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karlı Kayın Ormanı – Nazım Hikmet (seslendiren: Zülfü Livaneli)

KARLI KAYIN ORMANINDA Karlı kayın ormanında yürüyorum geceleyin. Efkârlıyım, efkârlıyım, elini ver, nerde elin? Ayışığı renginde kar, keçe çizmelerim ağır. İçimde çalınan ıslık beni nereye çağırır? Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak? Kayınların arasında bir pencere, sarı, sıcak. Ben ordan geçerken biri : “Amca, dese, gir içeri.” Girip

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bu Bizimki – Cemal Süreya (seslendiren: Zülfü Livaneli)

BU BİZİMKİ Yıkıcı bir aşk bu, Yıkıyor milletin ortasına Tutku yükünü. Bölücü bir aşk, Ekmeği suyu bölüyor Günde üç öğün. Hain bir aşk bu, Sizin eve hırsız girer Onunkine polis. Yasadışı bir aşk , Evlenmeyi Hiç mi hiç düşünmüyor. Soyguncu bir aşk bu, En sıradan ezgilerden Sevinçler devşiriyor. Kökü dışarda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar Kemal’in Eserlerinin Sinemaya Uyarlanmış 9 Filmi

Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli, 6 Ekim 1923; Hemite, Osmaniye – ö. 28 Şubat 2015) Romancı, senaryo ve öykü yazarı. Yaşar Kemal’in eserlerinin sinemaya uyarlanmış 9 filmi: Öykü Sarı Sıcak, İst.: Varlık, 1952 Bütün Hikâyeler, İst.: Cem, 1975. Roman İnce Memed, 1. c., İst., 1955; 2. c., İst., 1969;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar Kemal’in Ulaş Bardakçı anısına yazdığı “Ulaş” isimli şiir

Yaşar Kemal’in 19 Şubat 1972’de öldürülen Ulaş Bardakçı anısına yazdığı, Bugünlere Bahar İndi şiir kitabında bulunan “Ulaş” isimli bir şiiri bulunmaktadır. Bu şiirin bir kısmı Zülfü Livaneli tarafından bestelenmiştir. Ayrıca bu şiir Grup Yorum ve Ali Asker tarafından da yorumlanmıştır: Ulaş hele ulaşa ulaşa ulaş benziyor güneşe ulaş kardaş can

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zülfü Livaneli: En hayırlı evlatlarını yiyen bu ülkede bir gözüm gülerse öteki ağlıyor. Engel olamıyorum.

Metin Altıok – Zülfü Livaneli Bir şeyi fark ettim: Dostum Metin Altıok üzerine yazı yazmak çok zor geliyor bana. Bir türlü elim varmıyor. Bunun nedenini merak ettim; üzerinde çok düşündüm ve sonunda buldum ki, ben, Metin’i bir türlü solgun bir anıya dönüştürmeyi başaramamışım. Ne öldüğünü kabul edebiliyorum, ne artık var olmadığını.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sağ Ol Yaşar Kemal! – Zafer Köse

Yunus’la, Karacaoğlan’la, Pir Sultan’la… Yaşar Kemal’le on yıllar boyunca yaşanan böylesine derinlikli bir ilişki sonucunda ortaya çıkıyor, Livaneli’nin kitabı. İKİ SEVGİLİ, BİR ROMANCI Sonunda yemin töreni denen şey yapılıyor ve genç adam askeri birliğin kapısında sevgilisiyle buluşuyor. İlk kez yaşadığı 30 günlük hasretle kucaklıyor onu. Her molada, her zorlukta bu

OKUMAK İÇİN TIKLA