Bu virüsün öldürücülüğü konusunda ifade edilenlerin mevcut rakamlardan türetilmiş tahminler olduğunu görüyorum hep. Kimse bu konuda yapılmış bir istatistik çalışmadan bahsetmiyor. Örneğin yüzde seksen kolayca atlatıyor şeklinde kanıta dayanmayan beyanlar var. Sonuçta saptanmış vakalardaki ölümlere bakarak bir şeyler söylenmiş oluyor. Saptanmamış nüfusta yayılmalar olduğu düşünülerek total öldürücülüğün miktarı daha düşük olarak varsayılıyor. Elde antikor testi de bulunduğuna göre yayılmanın ve öldürücülüğün bilimsel olarak saptanacağı bir istatistik çalışma mümkün. Böyle bir çalışma izlenecek stratejinin belirlenmesinde çok belirleyici olacaktır. Örneğin PSR çalışması yapılmış olan nüfusa antikor testi yaparak PSR negatif olanların ne kadarının infeksiyonu geçirmiş olduğu saptanabilir. Şimdi yalıtım yapılarak ölümleri ve yığılmaları azaltmaya çalışmış oluyoruz. Ama bir yandan da virüse karşı korunmasız kitleyi saklamış oluyoruz.
Öldürücülüğün influenzadan pek farklı olmadığından bunun on yirmi kırk katı olabileceğine kadar söylenen sözlerin hepsi birer tahmin gibi görünüyor. Varsayalım ki öldürücülük yüzde iki. Bu durumda uzun ya da kısa bir süre içerisinde ülkemizde bir buçuk milyon kişi ölecektir. Bu matematikten hiçbir önlemle kaçmak mümkün değil. Çiçekte olduğu gibi virüsü dünyadan kazıyacağımız bir çalışma henüz konuşulmuyor. Böyle bir rakamın ya da daha yüksek bir nüfusun ölmesinin önünde bu bakımdan hiçbir engel yok. Öldürücülük influenza ile aynı olsa rakam seksen bin olurdu ve bu rakama bağışıklanan nüfus engeli yüzünden çok uzun sürede ulaşılabilirdi.Ama durumun böyle olup olmadığını bilmiyoruz. Bir de bulaştırıcılığın çok daha yüksek olduğu varsayılıyor. Bu da durumu ağırlaştıran bir şey. Aldığımız önlemlerin tümü nihai ölüm miktarını değil bu rakama hızlı yol almamız halinde sağlık sisteminin kapasitesinin yetmemesi nedeniyle fazladan ölüm olmamasını sağlamaya hizmet ediyor. Zaten virüsün öldüreceği kitleye ilişkin esas olarak ölümü geciktirmekten başka hiç bir şey yapılmış olmuyor. Bir aşı ve ilaç geliştirilmesi için de zaman kazanılmış oluyor elbette. Ama bunlar da kesin şeyler değil. Birer olasılık.
Üretim bazı yönleriyle sürdürülmek zorunda olunan bir şey. Her şeyi durduralım bu işe bakalım gibi bir şeyi savunan yok ve zaten böylesi çok daha vahim olur. Ama mutlak durdurma olmadan da yayılma engellenemez. Aslında izolasyon önlemleriyle ve test çalışmalarıyla virüs köşeye sıkıştırılıp temizlenebilir. Böyle titiz bir çalışma ile o kaç milyon olduğunu bilmediğimiz insan kurtarılabilir. Bu sonuç aşı ile de elde edilebilirdi. Ne yazık ki elde aşı yok.
Tabi burada başka bir sorun daha var virüs dünyadan temizlenmediği sürece sınırlarımızda sürekli teyakkuzda olmak gerekecektir. Dolayısıyla böyle bir tercih bütün dünyanın aynı titiz çalışmayı yapmasını gerektirir. Şu an için
hepimizin elinde bir piyango bileti var ve ölüm çekenler aramızdan ayrılacak. Öleceklerin sayısının küçük olması şansımız olur. Ama değilse ki bu ihtimal elenmiş değildir. Dahası bu virüs olmasa da bir gün başka bir virüs daha yüksek bulaştırıcılık ve öldürücülükle karşımıza çıkabilir. O halde bu kaçınılmaz duruma karşı şu an için tek bir gerçek çözüm var ve bu çözümün tedavi ve yoğun bakımla hiç bir ilgisi yok. Bahsettiğim virüs temizliği için hedefli testler ve hedefli yalıtımlardan başka bir yol yok. Böyle bir çalışmada antikor pozitif nüfusu bilmenin çok önemli faydaları olacaktır. Hastalığı geçirmemiş nüfusu bilmenin de büyük faydaları var. Hem üretimi sürdürmek hem de ölümleri ortadan kaldırmak için bu bilgilerden ve bu bilgiler doğrultusunda alınacak önlem ve tercihlerden geçen bir çözüm yolu var. Diğer yol aşı geliştirmek elbette. Dünya nüfusunun yüzde ikisi yüz elli milyon kişi demek.
İnsanlık çok daha büyük yıkımlar da yaşadı. Ama bu kadar çok şey bilirken bu kadar insanın ölmesine hazır mıyız değil miyiz. Sorun biraz da bu. Hadi korona bu işi beceremedi ve biz de rehavete kapıldık diyelim. Ya şu anda daha ağır hasar vermek üzere başka bir virüs hazırlık yapıyorsa.
Şimdi evlerimizde duruyoruz. Gerçekten virüsün yayılmasını yavaşlatıyor ve kimi noktalarda yok olmasını da sağlamış oluyoruz.
Ancak gerçekte tek bir tane bile virüs kalmaması gerekir. Hatırlamakta fayda var bu virüs tek bir insandan bütün dünyaya yayıldı ve bunu tekrar yapabilir. Harcadığımız tüm çabalar böylece tekrar sıfırlanır.
Aslında doğa bu durum için doğal seçilim gibi bir ilkel çözüme sahiptir. Ancak insan bu düzeye teslim olamaz. Çünkü seçilmenin sınırı yok. Evirim insan sağlığı için çalışmaz. O gerekirse elindeki türü dönüştürür ve yeni bir tür yaratır. Yarattığı şey insan olmak zorunda değildir. Çok acıklı ezgilerle öten bir kuşa dönüşmemiz ya da yok olmamız evrim açısından hiçbir önem taşımaz.
O halde çözüm belli. Virüsü ortadan kaldırmayı amaçlayan bir filiasyon çalışması ve antijen antikor RNA testleri. Evlerimizde oturmakla sokağa çıkma yasağı ile düşmandan bir süre kaçabiliriz ama düşmanı yok etmiş olmayız . Eğer aşı geliştirilememişse şu anda dünyanın aldığı önlemlerin virüsün yapacağı hasarı ortadan kaldırması olanaksızdır. Sadece geciktirebilir. Sokağa çıkma yasağı olsun olmasın yapılması gerekenler yapılmadığında sonuç esas olarak değişmez. Elbette insanlığın aklını toparlaması için hala zamana ihtiyaç var gibi görünüyor. Bu açıdan zaman kazandırıcı tutumlar gerekli. Sadece bu tutumlarla olaydan kurtulacağımızı sanmamalıyız.
Dr Suat Kamil Aksoy