Dudaktan Kalbe, Reşat Nuri Güntekin

Reşat Nuri Güntekin’in 1925 yılında yayınladığı Dudaktan Kalbe adlı romanı, çektiği aşk acısı nedeniyle tekrar aşık olmayacağını, aşkın bir daha dudaktan kalbe inmeyeceğini felsefe edinmiş bir gencin öyküsünü anlatır.
Romanın özeti ise şöyledir: Hüseyin Kenan; ince, uzun, mavi gözlü, esmer tenli, durgun, çekingen bir gençti. Küçük yaşta babasını kaybetmişti. Annesi, kız kardeşi ve kendisi dayılarının yanında kalırlar. Zorlukla Mühendislik mektebini bitirmiştir. Fakat küçüklüğünden beri musikiye aşıktır. Dayıların yanında Reji kâtipliğini yapan Mesut Bey`den keman dersleri alır. Onyedi yaşındadır. Mühendislik Mektebine giderken dayıların komsusu Leyla isminde bir kıza asık olur. Çok çekingen olduğundan bunu kalbine gömer. Okulu bitirdikten sonra bir arkadaşının yardımıyla Avrupa?ya gider. Orada kemanını çok ilerletir ve güzel eserler verir. O artik ünlü bir Virtüoz dür.
Bu arada kız kardeşi Afife evlenmiştir. Annesi de bir yıl sonra Afife`nin yanına gider. Hem onları hem de dayısını görmek için Seydi köye gider.
İstanbul?dan İzmir`e gemi ile gider. Gemide Münir Bey, Prens Vefik Paşa ve kızı Prens Cavidan?la beraberdir. Dayısının komşusu Münir Bey Kenan`nın Cavidan?la evlenmesini ister ve nişanlanırlar.
Kenan İzmir`de Bozyaka`da Lamia adlı bir kızla tanışır. Lamia?nını annesi babası ölmüş amcalarının yanında kalan sakin uysal birdir. Ayrıca bir yüz başıyla nişanlıdır. Kenan ona yüzündeki çillerden dolayı Kınalı Yapıncak ismini takar. Aralarında maceraya benzeyen bir ilişki olur. Her akşam buluşmaktadırlar. Kenan çocuk denecek bir kızla beraber olduğu için kendine kızmakta fakat yalnız kaldıklarında kendine hakim olamamaktadır. Bu beraberlik duyulur ve dedikodular baslar. Dedikodular yüzünden Amcası Şükrü Bey Lamia`yı dayısı Rıza Bey`in yanına Kütahya`ya göderir. Trende Lamia Makbule isimli bir kızla tanisir. Kendinden habersiz hayata küskün bir şekilde Kütahya`da yaşamaya başlar. Yengesi ona kendini düşünmüyorsan doğacak çocuğunu düşün der.
Lamia değişir.Lamia?nin bir kız çocuğu olur.Adını Mebrure koyar.
Dayısının kızı Mahmure üç çocukla ve kocasıyla babasının evinde kalır. Fakat bir Çavuş?u sevmiştir ve kocasının bundan haberi olmuştur. Mahmure kurnazlıkla kendisini değil de Lamia?nın Çavuşla görüştüğünü söyler. Böylece Lamia olayi üstlenmiş olur. Mahmure?yi de kocasından ayrılmaktan kurtarır. Burada Mahmure?nin kocası Rasih Bey Lamia?ya saldırır. Lamia?da onu öldürür. Mahkemede beraatine karar verilir.
Dayısı Rıza Bey onu bir tanıdığının evine teslim eder. Orada ziyarete ilk gelen Makbule?dir. Makbule?nin babası onu ister ve evlenmeye karar verirler Lamia ondokuz yasındadır.
Kemal Beylerin evlerine İstanbul?daki kız kardeşinin oğlu Doktor Vedat gelir. İstanbul?dan Kütahya?ya sürgün olarak gelmiştir. Lamia?nın genç ve güzel olması, dayısının da yaslı olması Vedat?ı düşündürür.
Lamia?nın söylediği bir şarkı Kenan?ı tanıdığını haber verir. Kenan?ı İstanbul?dan tanıyan Vedat Lamia?ya Kenan?dan ve Cavidan?dan bahseder.
Bir gün Vedat Bey bir avda vuruldu diye duyulur. Bunu öğrenmeye giden Lamia Hanımın ev sahibinin hazırladığı kömür közünden Vedat Beyle birlikte zehirlenirler. Dedikodular yine başlamıştır. Kemal Bey?de onun evden ayrılmasını ister. Vedat Bey olaylardan dolayı çok üzgündür. Lamia?ya evlenme teklifi eder. Lamia kabul etmez.
Vedat?ın sürgün görevi Kütahya?da bitmiş İstanbul?a gitmiştir.
Bu arada Kenan Cavidan?la evlenmiştir. Üç yıldan beri ilk defa Lamia?yı düşünür. Aşk değil bir gönül oyuncağı dudaklarımızın eğlencesi ibaret diyen Kenan şimdi bu aşkın zehir gibi dudaklarından kalbe indiğini anlar ve Kınalı Yapıncağı yanında olmasını çok ister. Cavidan?la mutlu değildir. Cavidan?la İzmir?e Bozyaka?ya giderler. Cavidan?la birlikte orada Lamia?yı göreceğini ümit eder. Fakat göremez ve çok üzülür.
Kenan Bey?ler İstanbul?a giderler. Bu arada Lamia?da İstanbul?a kalkmıştır. Kenan Bey?le Prenses Cavidan ayrılırlar. Eski arkadaş olan Vedat Bey?le Kenan karşılaşırlar. Vedat onu muaynanesine çağırır. Orada tesadüfen Kenan Lamia ile karşılaşır. Tekrar görüşmek için mektup yazar. Lamia?da o bir yaz rüyasıydı der konuyu kapatır.
Kenan?ın kemanının sesinden çıkan büyülü aşk sevdası böylece bitmiştir. Kenan?da bütün ümitlerini yitirmiştir.
Lamia, Vedat?la evlenmeğe razı olur ve evlenirler. Lamia’ya kavuşamayacağını anlayan Kenan intihar eder.

Reşat Nuri Güntekin’in Dudaktan Kalbe romanını yazdığı İzmir’in Bozyaka semtinde SSK Bozyaka hastanesinin hemen arkasında yeralan ev.

Roman Yer Alan Karakterlerin değerlendirilmesi
Hüseyin Kenan:
Babasını küçük yaşta kaybetmiş müzmin bir genç. Müzikte başarılı olduktan sonra çocukluğunu ve gençliğini yaşamak istemiştir.
Nail Bey:
Hüseyin Kenan?ın babası
Melek Hanım:

Kenan?ın annesi. Babasından habersiz evlenmiştir. Genç yaşta dul kalmıştır.
Münir Bey:
Kenan beyin dayısı, kendini üzüm bağlarına vermiştir.
Vefik Paşa:
Mısırlıdır, tahsilini Paris?te yapmıştır.
Prenses Cavidan:
Vefik Paşanın kızıdır. Esaslı bir tahsili yoktur, babası gibi sanata düşkündür. Çok güzeldir.
Rıza Bey:
Lamia?nın Kütahya?daki dayısı
Kemal Bey:
Lamia?nın ilk nikâhlı eşidir.
Makbule Hanım:
Kemal beyin kızıdır. Lamia ile baştan beri dostane bir tavır içindedir.
Vedat Bey:
Kumral, şen, neşeli, canı istedikçe iş yapan, çok akıllı birisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir