İnsanlarda hareketleri denetleyen, hareketlere egemen olan güdüler ve dürtüler vardır. Normalde dürtülerimizi, eğitimle edinilmiş yetilerimizle denetim altında tutarız. Toplumsallık özelliklerimiz buna amirdir. Böylelikle toplumumuza, çevremize uyum sağlarız. Bu sırada içimizdeki güdüleri ve dürtüleri denetim altında tutarız. Öfkelerimizi, dileklerimizi başıboş ve olabildiğine serbest bırakamayız. Çevremize, yakın ve uzak toplumumuza göre bunları sıkı bir şekilde denetleriz. Ancak bazı kimselerde dürtülerin denetiminde aksamalar vardır. Kişiler bütün dürtülerini baskılayamaz. Dürtüleri aradan sıyrılıp kendilerini belli eder. İşte, dürtü denetiminin yeterli olmadığı bu durumlar, eğer başka bir bozukluğun, örneğin şizofreninin belirtisi olarak meydana gelmemişler, başlı başına ve başka bir bozukluk olmadan oluyorlarsa, dürtü denetimi bozuklukları adıyla gruplandırılmıştır. Bunlar belirli dürtülerinin denetiminde zorluk çeken kimselerdir. Bu bozuklukların ilke olarak tedavileri yoktur. Ancak bazı ilaçlarla kısmen denetim altına alınabilmektedirler. Dürtü temelli hareketler kimi zaman ciddi suç kapsamında olduğundan, bunların ceza yasalarında ayrı ayrı düzenlenmesi gerekmektedir. Kişiler çoğunlukla bu suçlar için cezasal ehliyetleri olmadığı şeklinde değerlendirilirler, ama zorunlu tedavilerine ya da yargı denetimi altında tutulmalarına, vasi tayininin gerekli olduğuna hükmolunmaktadır.
İntermittent eksplosif (zaman zaman patlayıcı) bozukluk: Ciddi saldırı eylemleri ya da mala zarar vermeyle sonuçlanan, saldırganlık dürtülerine karşı koyamayışla belirlenen, ayrı ayrı saldırganlık episodlarının olmasıyla karakterize bir bozukluktur. Bu episodlar sırasında dışavurulan saldırganlığın ağırlığı ve derecesi, bunu ortaya çıkaran psikososyal stres etkenleriyle orantılı değildir. Yukarda söylenildiği gibi, bu daha başka birçok bozukluğun gidişi sırasında ve onların doğrudan etkisiyle ortaya çıkabilir. O zaman ayrı bir başlık altında incelenmesi gerekmez. Bu başlık altındaysa, sadece münferit olarak bulunan dürtü denetimi bozukluğu bulunmaktadır. Buna yol açan diğer bozukluklar arasında şizofreni ve manik-depressif, tek ya da iki uçlu bozukluklar başta gelmektedir. Kişilik bozuklukları da zaman zaman patlayıcı bozukluk görünümünü kazanabilir. Çocuk ve gençlerde dikkat eksikliği – hiperaktivite bozukluğu da eksplosif bir bozuklukla karıştırılabilir. Bazı kafa travmaları ve bunamalar da aynı görünümü sergileyebilir. Bu bakımdan travma sonrası ve yaşlılıkta olan patlayıcı özelliklerde dikkatli olunmalıdır.
Kleptomani: Nesneleri çalma davranışının zaman zaman ya da episodlar halinde ortaya çıkışı ile karakterize bir bozukluktur. Çalınan nesnelerin kişisel kullanım gereksinimi ya da parasal değeriyle bu davranışın hiçbir ilgisi yoktur. Kişiler nesneyi çalarken duydukları heyecan için bunu yapar. Burada söz konusu olan bir antisosyal kişilik bozukluğu değildir. Çalmadan hemen önce kişi giderek artan bir gerginlik hissetmektedir ve çalma işlemiyle bu gerginlik birden gevşer, rahatlama olur. Çalmanın karşı tarafın herhangi bir tutum ya da davranışına yanıt olması söz konusu değildir. Bu bozukluğun tarihsel oluşumu da çok düşünülmüştür. Böyle bir bozukluğun olabilmesi için mülkiyet anlayış ve duygusunun ortaya çıkmış olması gerekeceği apaçıktır. Mülkiyetin ilk zamanlarda ve şimdi de kimi ilkellerde ruh ve kutsal varlıkların koruması altında tutulmuş olmasının, yani mülkiyetin büyülü özelliğinin bu bozukluğun ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülebilir.
Piromani: Birçok kez, istekli ve amaçlı olarak, ama nedeni hakkında mantıklı bir açıklama olmaksızın yangın çıkarma davranışıdır. Eylem sırasında olduğu kadar eylem öncesinde de gerginlik ve duygusal bir uyarılma söz konusudur. Eylemin tamamlanmasıyla bu gerginlikte bir rahatlama olur. Ateşle ve dolayısıyla yangınla ve bunların neden olduğu olgularla kişi her zaman, neredeyse büyülenme boyutunda aşırı bir şekilde ilgilenmektedir. Yangın çıkarırken, ardından olup bitenleri gözlemlerken aşırı haz alır, doyum sağlar. Bu yangınların çıkarılmasında kişinin parasal bir kazanç ya da intikam duygusu söz konusu değildir. Birçoklarında ateşle doğrudan ve meşru olarak uğraşma yoluyla bu duygular yüceltilmektedir. Ama bunu söylerken, itfaiyecilerin yüceltilmiş piromanlar oldukları gibi saçma bir sav ileri sürülmemesine de dikkat etmemiz gerekmektedir. Piromani olgularının pek büyük bir çoğunluğunda zekâ ve gelişim kusurları vardır. Ancak bu kusurları yangını çıkartabilmek için çeşitli karmaşık düzenekler kullanmalarına engel değildir. Piromaninin görülme sıklığı bakımından toplumlar arasında büyük farklar vardır. Nitekim Batı ülkelerinde son derecede sık görüldüğü halde, ülkemizde çok ender görülen bir bozukluktur.
Trikotillomani: Kişinin kendi saçlarını ya da vücut kıllarını yolmasıyla giden bir bozukluktur. Göze çarpacak ölçüde saç yitimine neden olur. Saç yolma öncesinde ya da buna engel olmaya çalışırken, kişi aşırı bir gerginlik duyar. Saçlarını yolarken bundan haz duyar ya da belirgin rahatlama sağlar. Vücut kıllarını yolduğunda, yolunan kılların yerleri genellikle infekte olur ve vücut yaralarla kaplanır. Buna rağmen yolma devam eder. Ve bu yolmaların bir başka mental bozuklukla bir açıklaması yoktur. Bu bozukluğun gerisinde de insanlığın uygarlık tarihinin bir sapması söz konusu olabilir. Ancak bu kuramsal bakışların klinik açıdan bir değeri yoktur. Dolayısıyla antropolojik açıklamalar, klinik ilgi alanında değildir. Bunun da kültürel-toplumsal bir geri planı var olsa gerektir. Batı ülkelerinde de görülmesine karşın yurdumuzda belirgin derecede daha sıktır.
Patolojik kumarbazlık: En tartışmalı bozukluktur. Çünkü her kumarbazlığın gerçekte patolojik bir durum olduğu da bir gerçektir. Burada “patolojik” denmesinin nedeni aşırı uğraşı tanımlamaktır. Kişi kumar oynama üzerinde aşırı kafa yormaktadır, geçmişteki kumar oynama yaşantılarını yeniden yaşar, bir sonraki oyunu önlemek için kafa yorar ya da oyunu kurgulayarak zaman geçirir. Kumar oynamak üzere para kazanmaya çalışır. İstediği heyecanı duyabilmek için gittikçe artan miktarda parayı kumara koyar. Bu davranışlarını denetim altına alma, azaltma ya da bırakma girişimleri olmuştur. Kumar oynamayı azaltma girişimleri sırasında huzursuz ve sinirlidir. Sorunlarından kaçmak için kumar oynadığını ileri sürer. Devamlı disforik bir duygudurumu içindedir. Örneğin suçluluk duyar; ya da çaresizdir. Bazen de sadece kumar oynayışın verdiği anksiyeteyle doludur. Aile üyelerine kumar oynama miktarı hakkında durmadan yalan söyler. Kumar oynamak için gereken parayı bulabilmek için zimmetine para geçirmekten, sahtekârlık, dolandırıcılık, hatta hırsızlık yapmaktan çekinmeyebilir. Bu nedenle ilişkileri bozulmakta, işleri kötüye gitmektedir. Kumar denilince bütün şans ve talih oyunları bu kapsama alınmalıdır. Piyango ya da loto, toto gibi kurumsal talih oyunları da buna dahil edilmelidir. Dikkat edilirse toplumumuzda da patolojik kumarbazlığın kapsamına giren pek çok kişi ayırt edilebilir.
50 Soruda Psikiyatri – Ali Nihat Babaoğlu
Bilim ve Gelecek Kitaplığı, Kasım 2011