Duygusal Ölüm: Pozitivizm Takıntımız ve Yitirilen Hayat
Ekşinin tadını bilmeden tatlıyı nasıl anlayabiliriz? Bir uçurumun kenarında durmanın dehşetini hissetmeden, güvenli bir toprakta yürümenin huzurunu nasıl deneyimleyebiliriz?
İnsan doğası, tıpkı yaşamın kendisi gibi, dualisttir. Mutluluk, üzüntünün varlığıyla anlam kazanır. Işık, karanlığın zıttı olduğu için parlaktır. Modern toplumun her şeye rağmen mutlu olma, pozitivizm takıntısı, bizi bu temel dualizmden koparıyor. Mutsuzluğu, öfkeyi, korkuyu bir hastalık gibi görüp, onları hayatımızdan tamamen çıkarmaya çalışıyoruz.
Ancak bu çaba, bizi yalnızca duygusal bir ölüme götürüyor. Duygusal zenginliğimizi bir elmanın içini oyarcasına boşaltıyor.
Depresyon ve Yoksullaşan Duygusal Hayat
Amerikan psikiyatrisinin babası olarak bilinen Benjamin Rush’ın dediği gibi, “Terörden çok korkuyoruz, neşe hissedemiyoruz.” Depresyon yaşayan bir insan, aslında bu duygusal yoksullaşmanın en keskin farkında olan kişidir. O, sadece mutsuz değildir; aynı zamanda, hissetmesi gereken tüm diğer duyguların da ne kadar cılızlaştığını fark eder. Neşe, heyecan, umut, hepsi birer gölgeye dönüşmüştür.
Modern toplumun antidepresanlarla ve “her zaman mutlu ol” mesajlarıyla çözmeye çalıştığı şey, bu duygusal yoksulluktur. Ancak bu yaklaşım, acının kendisini yok etmek yerine, onu hissetme yeteneğimizi köreltir. Bizi duygusal birer zombi haline getirir.
Acıyı Kucaklamak: Tam Bir Hayatın Anahtarı
Oysa çözüm, acıdan kaçmakta değil, onu diğer duygular gibi benimsemekte yatar. Öfke, utanç, korku ve dehşet; bunlar da insan olmanın birer parçasıdır. Her biri, hayatın bize ne öğrettiğini, neyin yanlış olduğunu ve neye karşı durmamız gerektiğini gösteren pusulalardır.
Bir fırtınanın gökyüzünü temizlemesi gibi, yoğun duygular da ruhumuzu arındırır. Onlar geçicidir. Önemli olan, bu duyguların varlığını kabul etmek, onlardan öğrenmek ve sonra ilerlemektir.
Eğer hayatı tüm renkleriyle deneyimlemek istiyorsak, sadece aydınlık tarafa değil, gölgeye de bakmalıyız. Ancak o zaman, gerçek neşeyi, anlamlı bir üzüntüyü ve tam bir hayatı hissedebiliriz.



