Franz Kafka: Her insan içinde bir oda taşır.

Her insan içinde bir oda taşır. Bunu işitme duyusuyla bile kanıtlamak mümkündür. Diyelim ki gecedir, dört bir yanda sessizlik hüküm sürerken biri seri adımlarla ilerlemektedir; bir kulak kabartan çıkarsa, duvara tam tutturulmamış bir aynanın takırdamasını işitebilir örneğin.

İçeriye göçmüş göğsü, dışarıya fırlamış omuzları, sarkmış kolları, güç bela oynatabildiği ayakları, belli bir noktaya sabitlenmiş bakışlarıyla orada dikilip duruyor. Bir ateşçi. Kömürü küreyip ocağın alev kusan ağzına boşaltıyor. Fabrikanın yirmi avlusunu kimseye gözükmeden sessizce geçmiş çocuk yaklaşıp önlüğünü çekiştiriyor. “Baba,” diyor çocuk, “çorbanı getirdim.”

Aşağıdaki kış toprağından daha mı sıcak burası? Çevredeki her şey aklar içinde yükselirken, kara olan tek şey kömür kovam. Önceden yukarılardaydım, şimdi en dipteyim; beni kuşatan tepelere başımı kaldırıp baktığımda boynum kopacak gibi oluyor. Donmuş beyaz zemin üzerinde çoktan geçip gitmiş kayakçıların izleri görülüyor yer yer. Ayaklarımın ancak birkaç santim gömülebildiği kalın kar tabakasında küçük kutup köpeklerinin ayak izlerini takip ediyorum. Binicilik anlamsız artık; atımdan inip kovamı omzumda taşıyorum.

 

franz kafka
mavi oktav defterleri

türkçesi: banu ırmak
ALTIKIRKBEŞ YAYIN

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here