Gölgesi Yıldız Dolu: Metin Altıok Kitabı – Zeynep Altıok

Metin Altıok, şiirimizde çağcıl bir ses. Şiirinin gelişip oluşma yatağı bir gelenegin belki de en ışıltılı yerinde durur. Onun, süre süre getirdiği şiirinin debisinde yatan acnın/savrulmanın dilidir o çağcıl sesi bugün bize duyuran. En lirik söyleyişten en kült anlatıya uzanan bir coğrafyanın renklerini/seslerini getirir bize. Onun yazgısı da yazdığı şiirinin rengi gibidir. Yangınlara giden bir şairin yangınlardan doğan şiirinin öyküsünü anlatmak istedik Gölgesi Yıldız. Dolu’da. Dostları, sevdıkletih yakınları, kalemdaşları bu imecenin dört bir yanından tuttu.Kızı Zeynep Altıok ise o asi/atak şairin mührü bozulmamış andacını bir bir getirip bu kitaba yerleştirdi. Şairin görklü sesini, bizleri yıldız burcunda bekleyen yüzünün aydınlığınışimdi bu kitapla buluşturuyoruz.
(Arka Kapak)

Kızından Metin Altıok’a – Olkan Özyurt
(14/01/2004 tarihli Radikal Kültür-Sanat)
Zeynep Altıok, Sivas katliamında yaşamını yitiren babası şair Metin Altıok’a, ölümünün 10. yıldönümünde bir armağan kitap hazırladı. ‘Gölgesi Yıldız Dolu’ adlı Dünya Yayıncılık’tan çıkan kitapta Metin Altıok’la ilgili birçok yazı, şiir, resim ve mektubu bir araya getiren Zeynep Altıok, okuyucuya Metin Altıok’un bir sanatçı, bir aydın, bir öğretmen, bir baba ve bir insan olarak portresini sunuyor.
Kitapta Tomris Uyar, Selim İleri, Oruç Aruoba, Özdemir İnce, Orhan Taylan ve Füsun Akatlı’nın aralarında bulunduğu pek çok kalemin Altıok’la ilgili yazıları, şiirleri üzerine Behçet Necatigil, Turgut Uyar, Melih Cevdet Anday, Doğan Hızlan ve Fethi Naci’nin değerlendirme yazıları, öğrencilerinin Metin Altıok’u anlatan metinleri bulunuyor.
Babasıyla yazışmalarını da kitapta toplayan Altıok aydınlarla karşı büyük bir küskünlük yaşadığını ve geçen zamanın da bunun üstüne su serpmediğini söylüyor: “Kendi özelimde acısını yaşadığım olayda da yalnız bırakılmış olmak, bu olayın aydınlar tarafından yeteri kadar sahiplenilmemiş olması ya da aydınların tırnak içerisinde hoşgörü kavramına sığınarak Sivas olaylarıyla ilgili yorumlarını duymak benim için son derece kırıcı boyutlara ulaştı. Sivas olayları Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için yapılmış bir olay. Ama Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili bir olayda aydınların bu kadar duyarsız kalmaları çok çok kırıcı.”
Kitabı hazırlamak sizin için zor olsa gerek…
Her şeyden önce üzerinizde bir sorumluluk var. Hem de çok sevdiğiniz bir insanla ilgili bir sorumluluk. Kitabı hazırlarken oldukça değişik yerlerde durmam gerekti. Çünkü bu kitabın Metin Altıok’u her yönüyle tanıtan, kendi içinde bir değeri olan, onun çizgisine ters düşmeyecek bir eser olmasını istedim. Ayrıca babamı kaybedişimle ilgili boyutunun da ele alınması gerekiyordu. Orada durduğunuz nokta çok önemli. Kendi duygularınızdan arınmanız, sanatıyla ölüm şeklinin buluşması ve buluşmaması gibi ince dengeleri koruyabilmek gibi şeylere dikkat etmek gerekiyordu. Mümkün olduğunca objektif olmaya çalışarak bir şey hazırlamaya gayret ettim.
Metin Altıok ne zaman gündeme gelse, Sivas katliamıyla ilgili bir bağ kuruluyor. Tartışmalar başlıyor. Sivas’la bütünleşmiş durumda ama yaşarken de önemli bir şair.
Metin Altıok sanatıyla, Sivas katliamından bağımsız yerde duruyor. Sanatıyla kendisini kanıtlamış, bilinen tanınan önemli bir şairdi. Onu bu yönüyle yaşatmak çok önemli. Ama Metin Altıok, kaçınılmaz sonundan bağımsız düşünülemez. Yani Metin Altıok, Sivas’sız anılamaz. Bu bir gerçek, onu belli bir zihniyet ve ideoloji uğruna yakarak öldürdüler. Eğer bazı şeyleri bu ülkede duyuramıyorsanız o zaman bir kimlikten faydalanmak doğrudur ve haktır. Benim sorumluluğum bu noktada devreye giriyor. Metin Altıok’un çizgisine gölge getirecek bir yerde durmamalıyım ve onu da sadece bu işe adamamalıyım.
Gerçek hayatta da yazdıkları gibi kırılgan mıydı?
Kırılgandı. Bunu kitapta da anlatmaya çalıştım. Ama benim dışımdaki ağızlardan da bunun duyulmasını istedim. Benden ayrı geçirdiği öğretmenlik dönemi var. Doğuda görev yaptığı için gördüğü dramlar, yoksulluk, çaresizlikler onun şiirini beslemiş. Ölümünün ardından tanıştığım öğrencilerinden öğrendim ki her öğrencisini çocuğu gibi sevmiş.
Şiirlerinde ölümle hesaplaşan, yalnızlık ve acıdan dem vuran bir şairdi. Bu, onun yaşamıyla ilintili olsa gerek.
Gerçekten yoğun duygularla kendini acıtarak yaşayan bir insandı. Başkalarının yaşadıklarına asla kayıtsız kalmadı. Kendi dünyasında başka hayatların acılarının hesaplaşmasını yapan, ben ne yapıyorum diye sorgulayan tırnak içinde gerçek bir aydındı.
Yazar Füsun Akatlı ile şair Metin Altıok’un kızı olmak ne gibi sorumluluklar yüklüyor?
Nasıl ki, Metin Altıok’u Sivas olaylarından ayrı düşünemeyiz dediysem bu aydın sorgulaması da biraz babamla yaptığım şeylerde benim vazgeçilmez bir parçam haline geldi. Böyle anne-babanın size vermiş olduğu altyapıyla, birikimle yaşadığınız vakit siz daha kırılgan oluyorsunuz.
Aydınlara karşı bir küskünlüğünüz var mı?
Ağır bir küskünlük yaşadım. Geçen seneler de üzerine su serpmedi. Aradan geçen zaman bu ülkede iyi şeyler olacak gibi bir yargıya ulaşmama neden olmadı. Sivas olayları Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için yapılmış bir olay. Ama Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili bir olayda aydınların bu kadar duyarsız kalmaları çok kırıcı.
Ama Fazıl Say gibi insanların girişimleri de oldu?
Evet güzel şeyler de oluyor. Fazıl Say gibi pırıl pırıl bir aydın, Sivas’ın 10. yıldönümde tamamen edebiyata olan sevgisiyle, Metin Altıok’un şiirlerine olan düşkünlüğüyle bir oratoryo besteliyor.
Ama bu ülkede ona bile gölge düşürmeyi başarıyorlar. Bazı merciler rahatsız oldu. Bir ‘eve dönüş yasası’yla o insanları serbest bırakmaya çalışıyorlar. Kabul de görüyorlar. Oysa 10 yıl önce DGM’ de yargılanmamak için sorguları sırasında bu olayların örgütlü olmadığını iddia etmişlerdi. Şimdi o zamanki olayın örgütlü olduğunu kabul ediyorlar, ‘eve dönüş yasası’ndan faydalanabilmek için.

Kendi geçmişimizle hesaplaşmalıyız
Sizce toplum ve devlet olarak Sivas olaylarıyla hesaplaşmamızı yapamıyor muyuz?
Yine aydın sorgulamasına gireceğim. Bugün Hizbullah diye bir şey ortalığı kasıp kavuruyor. Vaktiyle Sivas olaylarının altında da Hizbullah vardı. O zaman bu olayların üzerine yeterince gidilmiş olsaydı Hizbullah bu kadar tırmanmayacaktı. Kendi geçmişimizle hesaplaşmak zorundayız.
Eğer bir ülke kendi laik yapısını değiştirmeyi hedefleyen bu kadar büyük bir olayı hafife alırsa 10 yıl sonra o örgütler bu ülkede temel bulurlar, gelişirler. Aslında her şey birbiriyle bağlantılı. Ben aydınların, medyanın, sosyologların hem bilimsel hem siyasi anlamda bu olayları doğru olarak temellendirmelerini ve kamuoyuna sunmaların bekliyorum. Bunu
tek başıma ben yapamam.

İnsanı sevmek – Filiz Aygündüz
(18 Temmuz 2008 tarihli Milliyet Gazetesi)
Metin Altıok?un ölümünün üzerinden 15 yıl geçti. Alevden ?hoyrat bir makas?la hayatın fotoğrafından öylesine hunharca oyulmuş bir şair nasıl anlatılır?
Şiirleri, düzyazıları, Sivas Katliamı?yla ilgili bilgi ve belgeler, tanıklıklar… Hepsini tek tek taradıktan, doğrusu, satır satır okuduktan sonra, şairin kızı Zeynep Altıok?u aradım.
Kitaplarda, gazete yazılarında bulamadığım ama bir Metin Altıok portresinin ?olmazsa olmaz?ı sayılabilecek ne kadar ayrıntı varsa ihtiyaç duyduğum, hepsini yazdım. Aşağı yukarı 100 kadar soru halinde.
Zeynep, kendi bildiklerine, aile büyüklerinden aldığı bilgileri ekleyip, her birine cevap verdi. Babasının anısına hazırladığı ?Gölgesi Yıldız Dolu? adlı kitabı da Metin Altıok dosyasına ayrıca rehberlik etti.
Şairin 52 yıllık hayatını en baştan ve bütün ayrıntılarıyla ele aldık. Ortaya çıkan, ki ona malzeme demeye dilim varmıyor, tomar tomar duyguydu aslında; acısı sevincinden daha bol ama sevinci de hakikatli, sağlam. Portresine de o şekilde geçti. İçine Zeynep?in samimiyeti, sevgisi, özlemi sızdı.
Kapak ve dosya illüstrasyonları Selçuk Demirel?den geldi. Paris – İstanbul e-mail hattında, bir sürü yazışmamız oldu Demirel?le. Yüreğini koyduğu kaç desen çizdi art arda, kaç konuşma yaptık onlar üzerine hatırlamıyorum bile.
Sedat Ergin her zamanki gibi yanımızdaydı; yol göstererek, fikir vererek, destek olarak…
Sonuçta, Metin Altıok?u doğru anlatan, eksiksiz değilse de tama yakın bir dosya çıktı ortaya. Onu seven birçok insanın elinin, kalbinin değdiği.
Bir de hayıflanma; kaybettiğimizin ne devasa bir kalem olduğunu bir kez daha görmenin burukluğuyla…
?Şiir insanı sevmeye yarar? demişti Metin Altıok. Biz biraz da onun şiiriyle sevdik insanı.
Halimiz ortada. Şimdi ?daha çok? şiir okumanın zamanı. Şimdi Metin Altıok?u yeniden okumanın…

Kitabın Künyesi
Gölgesi Yıldız Dolu: Metin Altıok Kitabı
Zeynep Altıok
Dünya Yayıncılık
Yayına Hazırlayan: Feridun Andaç
Uygulama: Erdal Bayraktar
Sanat Yönetmeni: Fatih Durmuş
Hazırlayan: Zeynep Altıok
Editör: Pınar Güven
İstanbul, 2003, 1. Basım
380 sayfa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir