Jacques Ranciëre’nin ?Görüntülerin Yazgısı? kitabının temel konusu, ?Doğru ya da gerçek görüntü hangisidir?? Temellendirmeye çalıştığı yanıt ise, ?Doğru görüntü, uzlaşımın donukluğu ile şizofren infilaklar arasından kaosun gücünü geçirebilmeyi başarandır.?
“Kitaba koyduğum başlık, bizi Lascaux’daki duvar resimlerinin şanlı şafağından medyatik görüntünün yuttuğu bir gerçekliğin ve monitörler ile sentetik görüntülere adanmış bir sanatın çağdaş alacakaranlığına götüren yeni bir görüntü serüveni beklentisi uyandırabilir. Ama benim sözünü edeceğim şey bambaşka. Ben, belli bir yazgı fikri ile belli bir görüntü/imge fikrinin zamane kıyamet söylemlerinde nasıl düğümlendiğini inceleyerek, şu soruyu sormak istiyorum: Bu söylemler gerçekten de yalın ve ikirciksiz bir gerçeklikten mi söz ediyorlar bize? Yoksa görüntü/imge adı altında birçok işlev var da sanatın işi tam da bu işlevlerin sorunlu ilişkilerini saptamak mıdır? Buradan yola çıkarak, sanatsal görüntü/imgeler ile onların statülerinin çağdaş değişimleri üzerine daha sağlam bir temelde düşünmek mümkün olabilir.” Jacques Ranciere
Görüntülerin Yazgısı yoğun, ama zevkle ve bir solukta okunacak tarzda berrak derinliğe sahip bir düşünce başyapıtı. Jacques Ranciere, bu çalışmasında hayranlık verici bir kavrayış çevikliği, aydınlık bir mantısal kesinlik ve dingin bir fikirsel açıklık içersinde görüntülerin sanatsal alanlardaki farklı statüleri ve işlevleri ürerine çağdaş bir düşünce destanı yazıyor. Felsefe, sinema, edebiyat, plastik sanatlar arasındaki sert sınırları, yaratıcı girişimiyle parçalayan Rancière; görüntünün sonu fetvasını veren “son çağırtanlığı”na, Jean-Luc Godard’ın Histoire(s) du cinéma filminden Mallarmé’nin şiirine, resim sanatının edebi metinlerle ilişkisinden, grafiğe kadar yaptığı devasa inceleme yolculuğuyla ve baş döndürücü kavramsal bir sentezle yanıt veriyor. Gerçekliğin yerini görüntülerin aldığı söylenen çağdaş yaşantımızda, görüntüyle uzaktan yakından ilgilenen (sanatçı, yönetmen, izleyici, eleştirmen, yazar) ve düşünen her insanın okuması gereken kitabın temel sorusu şu: Doğru ya da gerçek görüntü hangisidir? Temellendirmeye çalıştığı yanıt ise şu: Doğru görüntü, uzlaşımın donukluğu ile şizofren infilaklar arasından kaosun gücünü geçirebilmeyi başarandır. Metin Gönen
BEYAZ ARİF AKBAŞ, 05/12/2008 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki
Cezayir doğumlu Fransız entelektüel Jacques Ranciëre adını ilk kez Althusser?in iki ciltlik Kapital?i Okumak derlemesine yazdığı yazıyla tanımıştım. O yıllarda tüm dünyada 68 öğrenci ayaklanmaları çıkmıştır. Bu sırada Althusser?le fikir ayrılığına düşen Ranciëre, Althusser çevresinden kopuşunun gerekçelerini La Leçon d?Althusser (Althusser?in Verdiği Ders) adlı kitabında uzun uzun anlatır. Siyasal ve düşünce yapısındaki değişiklikler onunla Althusser?in yollarını ayırmıştır. Yollarının ayrılmasının sebebi ona göre, ?bilgi ile kitleler arasındaki tarihsel ve felsefi ilişkilere? bakışlarındaki ciddi farkların ürünüydü. Aslında bu kopuşun onun için oldukça yararlı olduğunu da söylemek mümkündür.
Althusser?in teorisine yönelttiği eleştiri konuya farklı bakmasını sağlıyordur. Sonraları onun, özellikle proletaryanın tarihsel olarak kendisini nasıl görmüş ve bilgiyle nasıl ilişki kurmuş olduğunu deneye dayalı analizlere de başvurarak çözümlediği bir dizi kitap yayımladığını biliyoruz. Bu dönemindeki çalışmaları olan La Nuit des prolétaires (Proleterlerin Gecesi); Le Philosophe et ses pauvres (Filozof ve Yoksulları) ve Le Maître ignorant: Cinq leçons sur l?émancipation intellectuelle (Cahil Hoca: Entelektüel Özgürleşme Üzerine Beş Ders) kitaplar onu oldukça olgunlaştırmış ve entelektüel derinliğini arttırmıştır. Fransız aydınlarının haklarında konuşmayı pek sevdikleri işçi sınıfı hakkında, onların kendilerine özgü bilgilenme tarzları gibi pek de bir şey bilmediklerini ileri sürüyordu. Fransız aydınlarının durumu, Cemil Meriç?in sosyalist olmakla yargılandığı mahkemede ?Bugüne kadar tek bir işçi eli sıkmış değilim? demesine benziyordu. Jacques Ranciëre daha sonra estetik düşüncelerini geliştirmeye yönelmiştir.
Ranciëre?nın Varlık dergisi Ocak 2003 Sayısı özel dosyasında Estetiğin Sonu mu? isimli bir makalesi çevrilmişti. Ona göre; estetik içler acısı durumda idi. Yirmi yıl önce, estetikte keskin zevkin, özerk sanatın ve yüce yapıtın temiz kriterleri altında çeşitli toplumsal ayrımların katı gerçekliğini saklayan bir yadsıma söylemi görülüyordu. Onun cümleleriyle söylersek, ?Bourdieu ?nün sosyolojisi ya da Anglosakson sanatın kültürel ve sosyal tarihi üzerine çalışmalar, sanat uygulamalarının, sanatı temsil eden nesnelerin, sanat alanındaki siyasi ve ticari isleyiş koşullarının toplumsal gerçekliğini tanımayarak, estetiği naif olanın söylemi haline getiriyordu. Bu arada ?68 düşüncesi?nin çeşitli formlarına yapılan saldırı da işlerini yoluna koymadı.? Böylece estetik bir zamanlar, özerkliğinin onanması altında sanatın toplumsal gerçekliğini saklamakla suçlanıyordu. Günümüzde ise, sanat uygulamalarını felsefi söylemin spekülasyonlarına ve yeni toplumun düşlerine boyun eğdirmekle suçlanıyor. Estetik, herhangi bir mahkemede yargılanabilecek bir doktrin ya da bir bilim değildir. Ranciëre?in estetiği algılanabiliri oluşturan bir öğeler bütünüdür ve ancak, her birini yerine oturtan disiplin çerçeveleri kırılarak düşünülebilir. Görüntülerin yazgısını da belirleyen durumu o antiestetik hınç kavramı üzerinden tartışmayı yeğliyordu.
Siyasal söylemler
Ranciëre 1990?da yayımlanan Siyasalın Kıyısında?yla birlikte daha da meşhur bir düşünür olmuştur. Bu kitabında o batı geleneğinde ?siyasal?ın kuruluşu üzerine odaklanmıştır. Siyasalın Kıyısında kitabından sonra yine bir dizi siyaset teorisi kitabı yazabilmiştir. Uyuşmazlık, La haine de la démocratie (Demokrasi Nefreti) ve Chronique des temps consensuels (Mutabakatçı Dönemlerin Vakayinamesi) gibi kitaplar kendine özgü ve nitelikli bir siyaset düşüncesinin parıltılarını gösteriyor bizlere. Siyaset düşüncesi kitaplarıyla Ranciëre Türkiye?de de tanınıp sevilmiştir.
Son olarak Görüntülerin Yazgısı kitabı Türkçeye çevrilen düşünür görüntü/imge konusunu felsefik açıdan oldukça yüksek bir düzeyde tartışmaktadır. Kitabı çeviren Aziz Ufuk Kılıç?a da buradan teşekkür etmek gerekiyor yaptığı işin özeninden dolayı. Ranciëre?in kitaba koyduğu başlık bizi yanıltmamalı. Ranciëre kitabının kapağı ona göre bizde Lascaux?daki (Fransa?da eski çağlardan kalma bir mağara) duvar resimlerinin (Petroglif) şanlı şafağından medyatik görüntünün yuttuğu bir gerçekliğin ve monitörler ile sentetik görüntülere adanmış bir sanatın çağdaş alacakaranlığına götüren yeni bir görüntü serüveni beklentisi uyandırabilir. Fakat onun anlatacağı bambaşka bir şeydir. Görüntülerin Yazgısı?nda yapılmak istenen belli bir yazgı fikri ile belli bir görüntü/imge fikrinin zamane kıyamet söylemlerinde nasıl düğümlendiğini teorik biçimde incelemek. Niyeyse bu düşünüş tarzı biraz bende başka bir Fransız entelektüel olan Jean Baudrillard?ı çağrıştırıyor. Baudrillard, simülakrlar ve simülasyon hakkında kendi görüntü kuramını geliştirmiştir. Ranciëre şu soruyu soruyor okuyucuya: ?Bu söylemler gerçekten de yalın ve ikirciksiz bir gerçeklikten mi söz ediyorlar bize? Yoksa görüntü/imge adı altında birçok işlev var da sanatın işi tam da bu işlevlerin sorunlu ilişkilerini saptamak mıdır?? Buradan yola çıkan Ranciëre, sanatsal görüntü/imgeler ile onların statülerinin çağdaş değişimleri üzerine daha sağlam bir temelde düşünmek mümkün olabilir diyor. Görüntülerin Yazgısı okkalı bir kitap. Böyle söylemem sizleri korkutmasın, kuramsal derinliğe sahip kitaplar daha ilginç ve çekici oluyor çoğu zaman. Görüntülerin Yazgısı şimdiden düşünce klasikleri arasına girmeye aday bence. Jacques, mantıksal ve olgun bir fikir yapısıyla görüntülerin sanatsal alanlardaki farklı statüleri ve işlevleri ürerine çağdaş bir düşünce destanı yazmıştır. Görüntüler hakkında daha detaylı düşünmemiz gerektiğini söylüyor o. Ranciëre kültüroloji, felsefe, sinema, edebiyat, plastik sanatlar arasındaki katı sınırları tekrar sorguluyor. Metin Gönen?in söylediği; ?o görüntünün sonu fetvasını veren ?son çağırtanlığı?na, Jean-Luc Godard?ın Histoire(s) du cinéma filminden Mallarmé?nin şiirine, resim sanatının edebi metinlerle ilişkisinden, grafiğe kadar yaptığı devasa inceleme yolculuğuyla ve baş döndürücü kavramsal bir sentezle yanıt veriyor.? Değerlendirmesine katılmamak mümkün değil. Gerçektende gerçekliğin yerini görüntülerin aldığı söylenen çağdaş yaşantımızda, görüntüyle uzaktan yakından ilgilenen herkesin ilgilenebileceği bir başyapıt bu eser. Kitabın temel konusu: ?Doğru ya da gerçek görüntü hangisidir?? Temellendirmeye çalıştığı yanıt ise şudur: ?Doğru görüntü, uzlaşımın donukluğu ile şizofren infilaklar arasından kaosun gücünü geçirebilmeyi başarandır.? Biraz muallâkta kalan bir cümle ama olsun. Ben olsam soruya şu yanıtı verirdim; Doğru görüntü, bizi ona baktığımızda kör eden şeydir. Amak-ı Hayal?deki gibi gölgelerin arkasındaki gerçek görüntüleri aramamız gerekir. Platon?un mağara istiaresini hatırlıyoruzdur.
Kitabın Künyesi
Görüntülerin Yazgısı,
Jacques Ranciëre,
Çeviren: Aziz Ufuk Kılıç,
Versus Kitap,
2008,
189 sayfa