Gösteri Toplumuna Çomak Çekmek – Melis Yalçın

“Dünyayı istiyoruz, hemen şimdi istiyoruz.” Jim Morrison

Yeraltında yaşayanlar, hırsızlar, fahişeler, deliler, torbacılar, katiller; yeraltına itilenler, eşcinseller, idealist üniversite öğrencileri, anarşistler, direnişçiler? Aralarından bir yazar çıktığında ve kendi marjinal (kime göre?) dünyasını anlattığında buna ?yeraltı edebiyatı? diyoruz. Robert Desnos, Arthur Rimbaud, Edgar Allan Poe, Louis-Ferdinand Celine, Jean Genet ve hapishanelere, toplama kamplarına, tımarhanelere atılan, sürgün edilen diğer yazarlar. Benzer yaşam tarzları olsa da dil evrenleri farklı, işte bu yüzden bir ?tür? olarak değil ama gerçeklik olarak var yeraltı edebiyatı.

Ne 1950?lerin Beat Kuşağı yazarları, ne de 1966?da Vietnam Savaşı?nın birleştirdiği, amaçları Amerikan değerlerini protesto etmek olan gençlerin yarattığı ?karşı kültür? yeraltı edebiyatının başlangıç noktası olarak görülemez. İlle de bir başlangıç aranıyorsa, Antik Yunan felsefecilerinden bu yana tartışılagelen edebiyat kuramlarına bir göz atmak gerekir.

Bu yazıda Antik Yunan?a gitmeden, son dönem yeraltı edebiyatını yaratan Beat Kuşağı incelenecek. Muhafazakâr Amerikan yaşam tarzına karşı çıkan Beatnikler, farklı hasat zamanlarına yetişmek için trenlerle yolculuk yapan mevsimlik işçilerden esinlendi. Aslolan yolun kendisidir, diyerek otostopla Amerika?yı dolaşmaya başlayan gençler, farklı eyaletlerde ilişki kurdukları insanları muhalif fikirlerle tanıştırdı. The Doors, Pink Floyd gibi gruplar yaptıkları deneysel çalışmalarla Beat etkisini hissettirdi. Beat romanları dehşete kapılan hükümet tarafından ortaya çıkar çıkmaz sansürledi. (Bu sansürcü zihniyetin ülkemizde hala iktidarda olması duyulan korkunun büyüklüğüne işaret eder.) Mülkiyetsiz-aidiyetsiz hippiler ve 68 Kuşağı da açık bir şekilde Beatniklerden etkisi altında kaldı.

Kendisinden sonra gelen ?underground? akımlarda varlığını sürdüren Beatniklerin, sosyolojik açıdan ne büyük devrimlere önayak olduğu su götürmez bir gerçek. Rahatsız sanatçılar topluluğu, cinsel devrim (eşcinsellerin özgürleşmesi), siyahların mücadelesi, çevrecilik, sansür karşıtlığı gibi konularda halkı, özellikle de gençleri bilinçlendirip ayaklanmalarına dayanak oldu.

Beat Kuşağı yazarlarına ve yeraltı edebiyatına ağırlık veren Altıkırkbeş Yayın, Neal Cassady?nin ?Üçün Biri? adlı otobiyografik romanını yayımladı. Yayın yönetmenliğini Kaan Çaydamlı?nın ve Şenol Erdoğan?ın üstlendiği kitap, ilk kez 1999 yılında Parantez Yayınları tarafından yayımlanmıştı.

Jack Kerouac’ın “Yolda” romanının ve Walter Salles’in yönettiği aynı adlı filmin keskin karakteri Neal Cassady -namıdiğer Dean Moriarty- Beat Kuşağı’nın ilahıydı. “Size yazmayı öğreteceğim!” düsturuyla yola çıkan yazar birkaç şiir ve makale yazmakla yetindi belki, ancak otobiyografik eseri “Üçün Biri” ile bir döneme kaynaklık etti. Onu diğerlerinden ayıran neydi? Gösteri düzenine direnen edebiyat dehasını, aylak bir araba hırsızından ayıran çizgi mi, yoksa o çizginin aslında hiç var olmaması mı?

Öte yandan, bir araba hırsızı edebiyatla nasıl tanışır? Yaşadığı apartmanın bodrum katında kumar masaları arasında yasadışı dövüşler düzenlenirken, ?kadınlarının sayısı yıldızlardan çok? olan Cassady, bu yaşantıdan bir parça sıkılınca üniversiteye gitmeye karar verdi. 1946 yılında Columbia Üniversitesi?ne girdi ve ileride birlikte Beat Akımı?nı oluşturacağı Kerouac ve Allen Ginsberg ile tanıştı. ?Huzur içinde çürümektense yola çıkıp gebermeyi? seçen özgür ruhlu Cassady yeni arkadaşlarının ve tüm Beatniklerin gözünde yarı insan-yarı tanrı oldu.

Babası ve dedesiyle aynı ismi paylaşan bu adam yaşamaktan yazmaya vakit bulamadı, fakat onlarca başka hikâyenin kahramanı oldu-babasıyla ve dedesiyle paylaşmadığı isimlerle. Başta Kerouac olmak üzere, Ginsberg, Charles Bukowski ve 1999?da bir söyleşide ?beatnik olmak için çok genç, hippi olmak için çok yaşlı olduğunu? belirten Ken Kesey gibi yazarları etkilemekle kalmadı, onların romanlarına da konuk oldu.

?(?) Cassady?nin bu başıboş varlığı, o eski Vahşi Batı efsanesinin kaynak materyali haline gelmektedir, sanki Cassady son halk kahramanları neslinden biridir, yüz sene önce bir kanun kaçağı olabilecek, erken dönem şehir kovboyu modeli. (Ve Kerouac?ın ?Yolda? kitabında onu gördüğü gibi.

Özellikle yakın zamanda bulunan, varlığından haberdar olunmayan ?Giriş,? kısmıyla (Neal sahneye çıkmadan önce yaşanan Cassady ailesi hikâyesi) birlikte, Faulkner ve Thomas Wolfe?unkiler kadar gerçek ve derin (ve onların cümleleri kadar çetrefilli) ve Paul Bunyan kadar bu topraklara ait bir Amerikan destanına sahip olduk. Bu gösterişsiz, ilkel düz yazının kesinlikle naif bir cazibesi var, ilk bakışta tuhaf ve antika, beceriksiz bir yönü var, hızla konuşan biri gibi aynı yollarda geri dönüyor (ki Cassady bir yazar olmaktan ziyade aslında buydu, hızla konuşan biri, ?The Hustler,?daki hızlandırılmış Paul Newman gibi hareket edip konuşurdu).

Okurken onun tez canlı sesini duyun??
Lawrence Ferlinghetti (Eylül, 1981)

Melis Yalçın
Bu yazı, 19.04.2013 tarihli Aydınlık Gazetesi Kitap Eki’nde yayımlanmıştır.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here