Ilgım, Düş ve Esrar – Mete Özel

Mete Özel, şiirde zor bir işin peşinde. Gerçekliği saran, kuşatan bir imgecilik ve düşsel yolculukla, şair tamamen kendinin olan bir şiir evreni kuruyor. Kitapta, bağımsız bölümler gibi gözüken ‘Ilgım, Düş ve Esrar’, aslında iç içe sarılmış bir dilsel, bütünün sembolleri.

Şair için zor olan, kendi şiirini oluşturmak, yazabilmektir. Bu; şiirde derinleşirken, kendi imgesini kurmak; çoğalırken şiirini, sözcüklerini, dizelerini ayıklayabilmek, temize çıkarabilmektir. Zor ve uzun bir serüvendir. Kitap sayısını çoğaltmakla çözülmez. Çok sayıda kitapları yayımlanıp da, kendi şiirinin ayracına varamayan; şiirini temizleyemeyen, rafineleştiremeyen çok şair vardır. Bu yaygın durumu tekrar hatırlayışımızın nedeni; şaşırtıcı, heyecan verici bir ilk kitapla karşılaşmamız; Mete Özel’in Ilgım Düş Esrar kitabı. Mete Özel’i, 1980’li yılların ikinci yarısında Adam Sanat dergisinde yayımlanan etkili şiirleriyle tanımıştık. Şairin bu yayım serüveni, sonraki on yıl da devam etmişti. Bilindiği gibi, bu zaman diliminde, Türkçe yazılan modern şiirde, büyük bir çeşitlilikti dikkat çeken. Apayrı kaynaklardan gelen farklı şair ve şiirlerini izlemiştik. Bu dönem ortaya çıkan çok sayıda şairin, o günden bugüne sayısı artan şiiri kitapları yayımlandı. Mete Özel’inse kitabına hiç rastlanmadı. Son dönem çok az şiir yayımladı. Doğruyu söylemek gerekirse, biraz da unutur gibiydik. Yalnız, bu çeyrek yüzyılın şiiri üzerine genel bir deneme kaleme alırken yaptığımız taramalarda şairin şiirlerine rastlayıp, yutkunup heyecanla bu şiirleri okurduk.
Ve gün geldi, ilk kez geçmiş haftalarda Mete Özel’in bir kitabıyla karşılaştık. Ilgım Düş Esrar adlı bu kitap; bizi, şairin şiirindeki ayırıcı özelliklerle baş başa bıraktı. Bu şiiri seven, duyumsayan bir okurduk eskiden. Şiirin biricikliği, temizliği ve dilsel-anlamsal özeni bizi kitabı defalarca okumaya itti.
Mete Özel, şiirde zor bir işin peşinde. Gerçekliği saran, kuşatan bir imgecilik ve düşsel yolculukla, şair tamamen kendinin olan bir şiir evreni kuruyor. Kitapta, bağımsız bölümler gibi gözüken Ilgım, Düş ve Esrar, aslında iç içe sarılmış bir dilsel, düşsel bütünün sembolleri. Bu şiir, önceleri, bir kurmacaya yakınmış gibi gözüküyor. Farklı okumalardan sonra, kurmacayla fazla bağı olmadığının; düşlem ve çeşitli eğretilemelerin bu şiirin kurmacadan uzaklığının asıl işareti oluyor. İmge ve duygu yoğunluğu kadar, şairin şiirin yapısı ve tekniği konusundaki ustalığı çarpıcı. Bölümler arasında derin bir imgesel ve düşsel bağ kurulurken, aslında hem bütün bir şiir, hem de iç içe sarılmış iki şiirin yol aldığının farkına varılıyor. İlk önce, bu durum, iç ve dış dünyasının ayracı ve bileşeni mi acaba.? diye düşünüyoruz. Ama, dikkat edildiğinde, bu ayracın pek de geçerli olmadığının farkına varılıyor.

Mitoloji karışıyor şiire
Teknik özene ve seçiciliğine bakarak, şairin lirik ve Anglosakson şiirden büyük esinler aldığı anlaşılıyor. Ama, şiirin köküne, dibine gidildikçe, apayrı bir ‘Doğu’ algısıyla baş başa kalıyoruz. Özellikle de şairin şiirinde mitoloji büyük bir önem sahip. Bu apayrı şiir kaynakları buluşup, benzerine az rastlanan bir şiirsel bileşene, estetik kaygıya dönüşüyor. Ilgım, ölüm, soru ve düş ana izlekler olarak kitabı kuşatırken; büyük bir masalımsılık bölüm ve şiirlerin baş harcı durumunda. Gerçeklikse, tüm bu izleklerin içinde bir varoluş kaygısını, sorgusunu imliyor. Aşk, tabii ki bu şiirin duygusal gövdelerinden biri. Ama elden geldiğince, düş’ün ana sarmallarından biri olarak geziniyor. Cinler, sunak, su, deniz gibi çeşitli ana semboller arasında özellikle dağ ve kaçınılmaz olarak da yolculuk, şairin imge evreninin olmazsa olmazı.
Evet, baştan beri söz ettiğimiz, masalımsılık ve masallar dünyasında, Binbir Gece Masalları’na küçücük dokunuşlarla; Şehrazat’a ve cinlere rastlanıyor. Masallardan esinlenen çok şair vardır. Bunlar, çoğu kez, bu masalların öykü ve söylemlerini şiirlerine daha açık taşırlar. Bu masalların diline yaklaşırlar. Mete Özel, şiirlerinde bunu yapmıyor. Kendi dili ve söylemiyle bu masallardan birtakım ana imleri şiirlerinde gezindiriyor. Hem de birçok şiirde öykülemeciliğe yaslansa da.
Dağ, bu şiirde, çarpıcı bir modernist söylem içinde yerini alıyor. Güçlü bir metaforik çağrışımın çokça karşılığı olabiliyor. Gerçekte düş, gerçekle gerçek dışı arasında özgürce dolaşabiliyor. Masalımsı yan, oyun imgesini de çoğu kez gün yüzüne çıkarıyor. Ama, çarpıcı olan bu oyunsulukla düşler dünyası, düşsel insanların, hayvanların yüklendiği sembolik özellikler. Ilgım, daha çok uzaklarda görünen ışık, silüet, daha doğrusu seraptır. Ilgım’a adlı ilk şiirde; şair ‘yol’un, ‘kar’ın, ‘dağ’ın, ‘ses’in, ‘buz’un ve ‘su’yun ılgımını yazar. Benzersiz düşsel ve imgesel yolculuklardır bunlar. Şairin sözcük özenini, şiir yapısını ve en önemlisi şiirlerin yarattığı görsel zenginliği tutkuyla okuyoruz. Şiirdeki dilsel saflığın ve temizliğin en iyi işareti bu şiir. Cin Sofrası adlı şiirdeyse, şairin ‘geçmiş zaman kipi’yle olan gizil bağının ilk işaretleriyle karşılaşılıyor. Şairin şiirindeki sesin, rengin ve ritmin zenginliğine varılıyor. Aynı zamanda, güçlü tekniğine. Bu mistizmin içinde garip bir lirik atmosfere en çok O mudur Ilgım şiirinde ulaşılıyor.
İkinci bölümün adı Düş olsa da, bu çağrışım yüklü sözcük, kitaptaki neredeyse tüm şiirlerde karşımıza çıkıyor. Tapınak, kara cin, sunak gibi mistik çağrışımlı sözcükler de, bu bölümdeki masalımsılığın sembolleri arasında. Dağlılık ve Doğululuğun içinde masallar, insan ilişkileri ve aşk’ın kördöğüşleri iç içe girmiş. Özellikle, bölümün sonundaki ‘Birinci düş’, ‘İkinci düş’ ve ‘Üçüncü düş’te bu bölümde öne çıkan ‘sen’e karşı yaşanan duygusal çırpınışlar düşsel, ama o denli de modern kopuşlarla bezeli. Birinci düşte öne çıkan dağlara doğru düşsel koşunun içinde aşkın kutsanışı. Çıplaklık, çocuksuluk ve uçurumun eşiğinde gezintiler, ve en büyük düşsel engel olarak ejderha ‘İkinci düş’te inanılmaz bir görselliği ve oyunsuluğu yankılıyor. ‘Üçüncü düş’te ise masalımsılığın yanında Özel şiirindeki mitolojik kaynakların açık ipuçlarına rastlanıyor. Şairin, kendine has bir lirizminin açık karşılığı bu ‘düş’ler.
Esrar, kitabın en uzun bölümü. Şairin kendi ben’iyle olan sorgusunun dibe doğru gittiği sayısız şiir var bu bölümde. Değindiğimiz tüm izlek ve simgeler tüm hakikiliğiyle bölüm şiirlerine serpiştirilmiş. Şiirde, bir hesaplaşma, yalnızlaşma, yabancıllık ve oyunsuluk hep iç içe girmiş. Benzersiz bir modern masal çıkmış ortaya. Sanki Edip Cansever’e, “Özgürsünüz artık dirilin diyemediğimiz” adlı büyülü şiirde, kimlik arayışı noktasında bir şapka çıkardığı açık. Her şiir bambaşka bir düşsel yolculuk. Ama, hep önceki bölümlere de göndermeler yaparak. ‘Sırça put’ ve ‘Anka’lı şarkı’ baştan beri andığımız çokça özelliğin damıtılmış hali gibi. Kitabın son bölümündeki ‘ağıt’ şiirlerinde, baştan beri izlendiği gibi şairin farklı bir yolculuğu, düş arayışını özlediği sezinlenebiliyor.
Mete Özel, üstüne uzun uzun çalışılması gereken, örneğine açık veya dolaylı hiç rastlanmamış bir şiiri neredeyse kurmuş durumda. Onun şiirini geçmişte de izleyenleri farklı bir tatmine taşıyacak. Ama, bu şiiri ilk okuyanlar için, benzersiz bir şiirler baş başa kalınacak. Bu şiire ilgi az olabilir. Ama, has şiirseverler bu kitabı kolay unutamaz. Özel, bakalım bu heyecan verici kitabın ardından bize hangi şiirleri getirecek.
ORHAN KAHYAOĞLU, 17/10/2008 tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki

Kitabın Künyesi

Ilgım, Düş ve Esrar
Mete Özel
Yasakmeyve Yayınları
2008
78 sayfa

Mete Özel Hakkında Bilgi
23 Mart 1963’te İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İngiliz Filolojisi?nden 1985’te mezun oldu. ?Echo? adlı şiiri 1994 yılında, Bursa’da, Kemal Atakay tarafından seminer konusu yapıldı. Şiiri ilk kez ?Adam Sanat? dergisinde, Mayıs 1986’da yayımlandı. O tarihten bu yana şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanmaya devam ediyor.

Şiirlerinden Örnekler

ECHO
günü —- gelir

sevgilim —- nergis

öldürür —- kötülüklerini

yarım —- kalır

çıplaklığı —- suda

yalvacın —- aksi

erirken —- çığlık

çığlığa —- derin

vadilere —- gizlenir

tutku —- saydamlaşan

ayna —- vakumlar

düşümü —-

—- sonsuza

Mete Özel

Adam Sanat, sayı 87, Şubat 1993

SU ILGIMI
asfalt yolda
ama uzakta ta ucunda yolun
su birikintisi gibi görünen bana
ışık yanıltmacı bu
gerçekleşmesi olanaksız
ya da çok güç olan düşünü bu
yosunlu ve yunuslu ve martılı
bir deniz kadar büyüttüğüm
gerçek dışı bir su birikintisi
bu imge
su birikintisi
su birikintisi
su
çölde
çiğ tanesi
çiğ tanesi
çiğ
çiçekte
yosunlu ve yunuslu ve martılı
bir deniz kadar büyüttüğüm
bu imgede boğuluyorum
şimdilerde

Mete Özel
(Bir Yeni Biçem 30, Ekim 1995, Bursa) (Adam, 1996 Şiir Yıllığı – Şiirimizde Geçen Yıl, Hazırlayan: Mehmet H. Doğan, Mart 1996, İstanbul)

UTANÇ
mumyalayın arınızı
kışa kalsın utancın bilgeliği
kovanına barut dolsun
son oğul ölü doğsun
yazı saklasın çığlık
çığlığa kanayan bin çiçeği

Mete Özel
Adam Sanat, sayı 97, Aralık 1993

YILANLI ŞARKI

küçük ılık yılanlar kalbime doluyor
kalbimden boşalıyorlar ruhumun kafesine
sanki senin kopuk parmakların onlar
ya da benim
sanki ölecekmişim
çocukluk düşlerimdeki gibi
uzun yavaş adımlarla koşup kurtulamıyorum
uçurumlardan düşüyorum hep
derin karanlık mağaralara
yankımla ya da senle
yılanların kucağına
kınalı yılanlar kalbime doluyor
şahmaranları sensin ya da ben
sen de biliyorsun ya sevgilim

Mete Özel
Adam Sanat, sayı 122, 123, Temmuz 1996

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir