“Kızılderililer Türktür” diye akıl yürütenlerin mustarip olduğu hastalığa tıp dilinde ignoramus maximus deniyor.

“Aztekçe tepetl dağ demekmiş, demek ki Kızılderililer Türktür” diye akıl yürütenlerin mustarip olduğu hastalığa tıp dilinde ignoramus maximus deniyor. Türkçesi zır cehalet.

Atamız zamanında elde çok fazla malzeme yoktu tabii, bir yerde mazur görmek lazım. Ama bugün öyle değil. Amerikan yerli dilleri dilbilim camiasında popüler bir konu, tonla araştırma yayınlanıyor, üçyüze yakın dil belgelendi, tasnifler değişti, arkeoloji alanında nefes kesici yeni bilgiler çıktı.

İlk insanlar bundan 12.000 yıl önce Kuzeydoğu Asya’dan Amerika’ya geçmiş. Yerli Amerikan nüfusunun yüzde 90 küsuru o göçenlerin soyundan gelme. Muhtemelen ilkinden 4000 yıl sonra ikinci bir grup gelmiş, Kanada’nın en batısından Teksas’a kadar uzanan alana serpili Na-Dené ve Tlingit dilleri ailesini getirmiş.

Şimdi bu insanların bir kısmının Ötüken ve Ergenekon taraflarından gelmiş olması mümkün mü, mümkün pekala. Ama şöyle bir sorun var. Bugün Türkçe dediğimiz dil konusunda bildiklerimizin ufku taş çatlasa bundan 2000 yıl öncesine gidiyor. Proto-Altayca hipotezi doğruysa hadi diyelim Türkçe ile Moğolca ve Tunguzcanın atası olan dilin iki-üç yüz kelimesini azıcık tahmin edebiliyoruz, olsa olsa 3000 sene öncesi.

Kıyaslamalı dilbilimin büyük zaferi Hintavrupa anadilidir. O da bundan 5000 veya 6000 sene öncesine gider. O dilin bugüne kalan yüzden fazla türevi olduğundan, ve bunların hepsi çok iyi belgelenmiş diller olduğundan, binlerce ve binlerce dilbilimci ikiyüz sene boyu eşekler gibi çalışıp Hintavrupacayı çözmüşler. Bilip bilebildiğimiz bu kadardır, bundan ötesi yok.

Sivil halktan birinin “aa bak lan bu kelime buna benziyor” deyip doğru sonuç çıkarabileceği zaman dilimi bilemedin ikibin senedir. Ondan eskisi uzmanlık alanına girer. Mesela Farsça sad (100) ile Latince kentum (100) ve Yunanca hekaton (100) aynı kelimedir, Hintavrupa fonolojisine vakıf biri bunu şıp diye görebilir. Ama “vatan emreder ben yazarım” ekolünden gelen amca göremez. Nerede kaldı oniki bin sene!

Şöyle anlatayım. Amerika dilleriyle Türkçe belki de akrabadır, olmaz diye bir şey yok. Türkçede bugün tepe dediğimiz kelime belki Witoto dilinde uqqultup, Zuni dilinde de haadowo şeklini almıştır, olabilir. O zaman sen de otur, dersini çalış, ses değişim kurallarını bul, ispatla, değil mi? Onu yapmadığın sürece yaptığın iş sallamacadır, o kadar.

Kızılderili kilimleri de Anadolu kilimlerine benziyormuş, iyi mi? Bana sorarsanız Ermeni halıcının biri götürmüştür, Kristof Kolomb’dan bin sene önce.

Sevan Nişanyan
10 Kasım 2009

Kelimebaz
Propaganda Yayınları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir