Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, ‘Kumarbaz’ (The Gambler) adlı romanını, kumar borçlarından dolayı yoğun baskı altında 25 günde (Kasım – Aralık 1866) kaleme aldı.
Kumarbaz, Dostoyevski’nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tutkusunu en yalın hali ile kaleme aldığı yapıtlarından biridir. İlk büyük romanı olan ve büyük bir kitleye ulaşan Suç ve Ceza’dan sonra yayınevi ile yaptığı anlaşmaya bağlı kalmak mecburiyeti üzerine (Kumarbaz romanının 25 gün içerisinde yazılmaması halinde Dostoyevski ileride yazacağı romanlardan herhangi bir hak talep edemeyecekti) romanın yetişememe telaşı ve en önemlisi iyi bir roman yazmak düşüncesiyle tuttuğu stenograf Anna Grigoryevna yardımı ile yazmış ve kendinden genç olan bu kadınla daha sonra evlenmiştir.
(*) “1866’da yayımlanan Kumarbaz’ın hemen öncesine bakarsak, Dostoyevski, yıllardır düşünü kurduğu yurtdışı gezisini gerçekleştirme olanağı bulmuş, bu gezide gördüklerinin etkisiyle kaleme aldığı “Batı Batı Dedikleri” adlı yazısında, Avrupa uygarlığının kötülüklerinden, Batı zehirinden kurtulmayı başarma koşuluyla, Rusya’yı parlak bir geleceğin beklediğini açıklamıştır. Ama çok geçmeden, kumar masalarında talihini denemek ve yakın ilişki içine girdiği, Vremya dergisi yazarlarından Polina Suslova’yla buluşmak amacıyla, soluğu Almanya’nın Wiesbaden kentinde almış (insanlık hali!); ne ki, her iki konuda da talihi yaver gitmemiştir. Suslova’nın kendisini terk etmesinden sonra, tüm parasını rulette yitirerek giysilerini bile rehin bırakmak zorunda kalmış, otel faturalarını ödemek ve Rusya’ya dönmek için borç aramaya koyulmuş, bir derginin yayın yönetmenine mektup yazarak, kısaca konusunu anlattığı Suç ve Ceza romanının karşılığında avans istemiş, gelen parayla Rusya’ya dönmüş, ama bu arada, yıllar sonra varoluşçuluğun temeli sayılacak Yeraltından Notlar adlı romanı bir dergide çoktan yayımlanmaya başlamıştır.
İşte, o günlerin hemen ertesinde, ilk yayıncısına söz verdiği romanın teslim tarihine bir ay kaldığından, Anna Snitkina adlı genç bir stenograf tutarak, Kumarbaz’ı çok kısa bir zamanda bitirir Dostoyevski. Kumarbaz, kumar tutkusunu ve Suslova’yla aşk nefret ilişkisini işleyen güçlü bölümlerle yüklüdür. Suslova’yla sürdürdüğü gönül ilişkisi, romanlarında rastlanan “şeytansı kadın” izleğine kaynaklık edecektir.
Henri Troyat, Fyodor Mihayloviç’in bu fena halde özyaşamöyküsel yapıtından söz ederken, yazarın “Alınyazısına meydan okumak, onunla alay etmek, ona dil çıkarmak isteğini duydum” dediğini anımsatıyor:
“Alınyazısı nasıl onunla oynuyorsa, onun da alınyazısıyla oynamasına izin veriyor rulet. Rulet sayesinde ‘duvar’ı aşıyor. Mantıksızlığın, eksiksiz olanağın, rastlantının alanı içine düşüyor. ‘İki kere iki dört eder’in anlamı yok artık. En ustalıklı oyunların bile, rastlantının sayısız kaprisleri karşısında borusu ötmüyor. Kumarda ve sadece kumarda hiçbir şey hiçbir şeye bağlı değildir…”
Dostoyevski, Kumarbaz’ın hemen ardından yazmaya koyulacağı Suç ve Ceza’da ise, rulet masasından kalkıp hayatın içine karışacak, insan hayatıyla kumar oynamayı deneyecektir.”
(*) Celal Üster, Radikal Gazetesi 21/09/2001
İnsan yapısının sınırlarını ele aldığı bu romanda iyilikle kötülük arasında sıkışmış, gerçeği ve zihin huzuru arayan isyancı kahramanlar üzerine duruluyor.
General’in evinde özel öğretmen olan Alexis Ivanovitch, sevgilisini borçtan kurtarmak için girdiği kumarhanede, kazanmak ya da kaybetmekten daha önemli bir şeyi, içindeki kumarbaz ruhu fark eder. Ve bu farkedişin ardından rulet masaları başında yitirilen işin, aşkın hatta bizzat hayatın öyküsü başlar….
İçi dünyamızın somut olmayan gerçekleri üzerinde yaptığı cesur tahlillerle dünya edebiyatına damgasını vuran Dostoyevski, sürgün yıllarının ardından kaleme aldığı Kumarbaz’da aşkın, ihtirasın ve paranın kurbanlarını resmediyor.
Kitabın Künyesi
Kumarbaz
Fyodor Mihailoviç Dostoyevski
İletişim Yayınları
Çeviren: Ergin Altay
Baskı Tarihi: 2000
197 sayfa