Kutsal Sorgucu’nun Utanmaz İtirafı: Aç Karın mı, Özgür Vicdan mı?

Dostoyevski’nin En Büyük Derdi: İnsan Zayıftır, Hürriyeti Taşır mı?

Yazar: Âkil Bîçare


Aziz Okuyucularım, Ey İnsan Tabiatını Merak Edenler!

Bakınız şimdi, bu ecnebi yazar Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler romanında öyle bir hikâye anlatılır ki, insanın aklını başından alır. Hikâyeyi, İvan Fyodoroviç denen o delişmen, melankolik ağabey, dindar kardeşi Alyoşa’ya anlatır. Hikâyenin adı: “Büyük Engizitör” (Kutsal Sorgucu).

Mesele şudur: İspanya’da Engizisyon’un en azılı zamanında, İsa Mesih yeryüzüne geri döner. Halk O’nu hemen tanır, tapınır. Lakin Kutsal Sorgucu, o yaşlı, otoriter Kardinal, İsa’yı derhal tutuklatır ve hücresinde ziyaret eder. Ve başlar konuşmaya!


Sorgucu’nun Utanmaz İtirafı: “Sen Yanıldın, Mesih!”

Kutsal Sorgucu, İsa’ya uzun ve ateşli bir nutuk çeker. Diyor ki: “Sen, insana çok değer biçtin, yanıldın!” İşte bu yaşlı adamın küstah ve akıllara ziyan tezleri:

Birinci Derdi: Ekmek mi, Özgürlük mü? (Taşları Ekmek Yapmak)

Şeytan, İsa’yı çölde sınadığında sormuştu: “Bu taşları ekmek yap!” İsa reddetti ve dedi ki: “İnsan yalnız ekmekle yaşamaz.”

  • Sorgucu’nun Cevabı: “İnsan hürriyeti taşıyamaz, ey Mesih! İnsan zayıftır, sefil ve nankördür! Onların derdi ekmektir, felsefe değil! Kim onların karnını doyurursa, onun peşinden giderler. Sen onlara özgür vicdan verdin, ama onlar bu özgürlükten korktu. Biz Kilise olarak, o hürriyeti aldık, onlara ekmeği ve güvenliği verdik. Böylece mutlu ve itaatkar yaşadılar.”
  • Gündelik Misal: Mahallemizdeki Hüsnü Efendi’yi düşünün. Ona “Özgürce düşün” deseniz, aç kalmaktan korkar. Ama bir ağa gelip dese ki, “Bana itaat et, ben sana günlük ekmeğini veririm.” Hüsnü Efendi, hemen özgür vicdanını satar, zira karnını doyurmak, düşünmekten daha önemlidir.

İkinci Derdi: Mucize mi, İnanç mı? (Kuleye Çıkıp Atlamak)

Şeytan, İsa’dan Tapınak’ın tepesinden atlamasını ve meleklerin O’nu kurtarmasını istedi. İsa, Tanrı’yı sınamayı reddetti.

  • Sorgucu’nun Cevabı: “Sen neden reddettin ki? İnsanlar mucizeye tapar, inanca değil! Sen atlayıp kurtulsaydın, herkes senin Tanrı olduğunu görüp sonsuza dek peşinden gelecekti. Sen, insanları zorlu ve şüpheli bir inanca mahkûm ettin. Biz Kilise olarak, onlara mucizeler ve kesinlik verdik. Onlar da memnun oldu.”
  • Gündelik Misal: İnsanlar, yolda gördükleri bir medyuma veya büyücüye hemen inanır, zira mucize görmek isterler. Zorlu, şüpheli bir imanı taşımaktansa, hemen sonuç veren bir mucizeye razı olurlar. Sorgucu diyor ki: “İnsan, şüpheden ve hür iradeden nefret eder!”

Üçüncü Derdi: Dünyevi İktidar mı, Ruhani Saltanat mı? (Tüm Krallıklara Hükmetmek)

Şeytan, İsa’ya dünyanın tüm krallıklarını teklif etti. İsa reddetti.

  • Sorgucu’nun Cevabı: “Eğer o iktidarı alsaydın, bütün insanlığı kurtarabilirdin! Sen sadece küçük bir seçilmiş zümreye seslendin. Biz Kilise olarak, Şeytan’ın prensipleriyle (yani dünyevi iktidar gücüyle) bütün insanlığı birleştirdik ve onları kurtuluşa yönelttik. Senin yolun acı, bizim yolumuz mutluluk getirir!”
  • Gündelik Misal: Sorgucu’nun ideali, modern dünyadaki totaliter sistemler ve diktatörlükler gibi, bireyin özgürlüğünü alıp karşılığında kolektif güvenlik vaat eden her yapıyı simgeler. İnsan, rahatlık için zinciri kabul eder. Sorgucu, bu büyük yükü (özgürlüğün acısını) üstlenenlerin kendileri olduğunu iddia eder.

Son: Öpücük ve Ayrılık

İsa, Kutsal Sorgucu’nun bu üç saat süren felsefi nutku boyunca tek kelime bile etmez. Nutuk bittiğinde, sessizce eğilir ve o yaşlı, kanı çekilmiş dudaklardan yumuşakça öper.

  • Sorgucu’nun Tepkisi: Bu öpücük, Sorgucu’nun kalbini yakar. Lakin yine de fikrinden dönmez. İsa’yı serbest bırakır ama bir daha asla geri dönmemesi şartıyla. İsa, karanlık sokaklarda kaybolur.

Ne Anlatılmak İstiyor?

Bu hikâye, modern çağın en büyük felsefi ikilemini ortaya koyar:

  1. Özgürlük vs. Mutluluk: İnsan, özgürlüğü (İsa’nın yolu) taşıyacak kadar yüce bir varlık mıdır, yoksa güvenliği ve mutluluğu (Sorgucu’nun yolu) için özgürlüğünden vazgeçen “sefil bir yaratık” mıdır?
  2. Sorgucu’nun Sırrı: Sorgucu, görünüşte İsa adına hareket etse de, aslında Şeytan’ın tarafındadır. Sırrı şudur: “İnsanları mutlu etmek için, onları yalanlarla besleyip özgürlüklerini çalmak gerekir.”
  3. İsa’nın Cevabı: İsa’nın sessizliği ve öpücüğü, mantığa karşı koşulsuz sevgiyi temsil eder. İsa, Sorgucu’nun mantıksal argümanını kabul etmez, ancak ona olan sevgisini eylemle gösterir. Bu öpücük, Sorgucu’nun katı mantığını sarsar, ancak yine de onu değiştirmez.

Vesselam: Bu, sadece bir din hikayesi değil; totaliter rejimlerin, otoriter ebeveynlerin ve kendi korkularımızla bizi yöneten içsel diktatörlerin nasıl çalıştığını anlatan, korkunç derecede gerçekçi bir psikolojik dramdır. Özgürlük, ağır bir yüktür, zira onu taşıyanın sürekli şüphe etmesi ve acı çekmesi gerekir.