Moiralar’ın Yazgısı ve Enstitü’nün Zamanla Savaşı

Moiralar—Klotho, Lachesis ve Atropos—antik Yunan’da insan ömrünü dokuyan, ölçen ve kesen yazgı tanrıçalarıdır. Klotho’nun ipliği yaşamın başlangıcı, Lachesis’in ölçüsü zamanın akışı, Atropos’un makası ise kaçınılmaz sondur. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde, Enstitü’nün saatleri standartlaştırma çabası, bu mitolojik yazgıya müdahale etme arzusunun modern bir yansımasıdır. Enstitü, saatleri eşitleme iddiasıyla, adeta Moiralar’ın ipliğini yeniden dokumaya kalkışır. Ancak bu çaba, mitolojik yazgının öngörülemez akışına karşı bir nafilelik taşır. Romanın kaotik zaman algısı, saatlerin yalnızca mekanik bir düzen değil, insan varoluşunun anlam arayışıyla şekillenen bir metafor olduğunu vurgular. Enstitü’nün bürokratik hırsı, yazgıyı kontrol etme yanılsamasıyla, modern insanın tanrısal düzene meydan okumasını sembolize eder. Bu, felsefi bir soru olarak, insanın zaman üzerindeki egemenliğinin sınırlarını sorgular.

Geleneksel ve Modern Zamanın Karşılaşması

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş, antropolojik bir kırılma anıdır. Geleneksel zaman algısı, mevsimlerin döngüsü, ezan vakitleri ve mahalle ritimleriyle organik bir akışa dayanır. Bu, mitolojik bir “zamanın ruhu” arayışıyla bağlantılıdır; insan, evrenle uyumlu bir varoluşun peşindedir. Cumhuriyet’in modern zaman anlayışı ise, saatlerin standardize edildiği, mekanik ve rasyonel bir düzene geçişi temsil eder. Saatleri Ayarlama Enstitüsü, bu iki algıyı karşılaştırarak, modernleşmenin getirdiği yabancılaşmayı eleştirir. Enstitü’nün saatleri ayarlama çabası, geleneksel zamanın ruhunu yitirmiş bir toplumun, mekanik bir düzenle anlam arayışını sembolize eder. Bu, tarihsel bir dönüşümün ötesinde, antropolojik bir kayıp hikâyesidir. Roman, modern zamanın disiplin odaklı yapısını, geleneksel zamanın şiirselliğiyle karşılaştırarak, insanın kendi varoluşsal ritmini bulma çabasını alegorik bir düzlemde işler.

Themis’in Adaleti ve Bürokrasinin Körlüğü

Themis, Yunan mitolojisinde adaletin tanrıçasıdır; elindeki teraziyle dengeyi, gözlerindeki bağla tarafsızlığı temsil eder. Ancak Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde, adaletin bu mitolojik ideali, bürokrasinin anlamsız işleyişiyle çelişir. Enstitü’nün absürt kuralları ve işlevsizliği, Themis’in terazisini bozan bir kaos yaratır. Adaletin “kör” olması, idealde tarafsızlığı ifade ederken, romanda bürokrasinin duyarsızlığına ve akıl dışılığına dönüşür. Bu, mitolojik bir diyalog olarak, adaletin evrensel idealinin, modern kurumların çarpık yapılarında nasıl deforme olduğunu gösterir. Roman, bürokrasiyi etik ve ahlaki bir eleştiriyle sorgularken, Themis’in adalet anlayışını, Enstitü’nün anlamsız döngüleriyle tezat bir şekilde konumlandırır. Bu karşıtlık, felsefi bir sorgulamaya kapı aralar: Adalet, insan eliyle inşa edilen sistemlerde gerçekten var olabilir mi?