Osmanlı Ermenilerinin yok edilmesine dair tartışmalarda, imha kastını haiz merkezî bir planın olmadığı, Ermenilerin ölümüne sebep olan olayların rastlantılara dayandığı tezi, resmî görüş olarak yıllardır işlenir. Resmî görüşün doğru olduğunu ispat etmeye çalışanların en önemli uğraşlarından birisi, Ermenilerin imhasının merkezî kararlar neticesinde gerçekleştiğini gösterir hatırat ya da belgelerin sahte ya da üretilmiş olduklarını ispat etmeye çalışmaktır. 1921 yılında Aram Andonian tarafından yayımlanan, Osmanlı memuru Naim Efendi’ye ait Hatırat ve içinde yer alan resmî telgraflar da, sahte ya da Ermeniler tarafından üretilmiş oldukları iddiasıyla bir kenara atıldı; deyim yerindeyse yıllarca yok sayıldılar.
Taner Akçam, bu kitapta Osmanlı belgelerine dayanarak Naim Efendi adında bir Osmanlı bürokratının var olduğunu gösteriyor ve ilgili belgeleri yayımlıyor. Yine bunun gibi Naim Efendi tarafından yazılmış bir Hatırat’ın var olduğunu ilk defa açığa çıkartıyor ve bu Hatırat’ın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış bölümlerini okuyucular ile buluşturuyor. Kitapta ayrıca, Talat Paşa’nın telgraflarının sahteliği meselesine ilişkin, Osmanlı arşiv belgelerinden hareketle yeni bir genel çerçeve çiziyor. Belgelerin sahteliği ile ilgili ileri sürülen önemli bazı tezlerin, örneğin şifreleme teknikleri üzerine söylenenlerin tamamıyla yanlış ve spekülatif olduklarını, ilgili Osmanlı belgelerine dayanarak gösteriyor.
OKUMA PARÇASI
ÖNSÖZ
Elinizdeki kitap, 1915-16 yıllarında Halep Sevkiyat Müdürlüğü’nde çalışmış Naim Efendi adlı bir Osmanlı memurunun Hatıratı ve bununla ilgili bazı belgelerdir.1
Hatırat, Talat Paşa’nın Ermenilerin imhası için yolladığı telgraf emirlerini ve Naim Efendi’nin dönem hakkındaki kişisel gözlemlerini içermektedir. Naim Efendi, Hatırat ve telgrafları 1918
yılında Aram Andonyan2
adlı bir Ermeni aydına satmış ve
1 Hatırat ve Belgeler Katolik Rahip Krikor Gergeryan’ın özel arşivinde bulunmuştur. Krikor Gergeryan, soy ismini Batı dillerinde daha kolay telaffuz edilebilmesi için Guerguerian olarak yazar. Bugün hayatta olan akrabaların soy
isimleri de Guerguerian’dır. Biz tüm eser boyunca Gergeryan ifadesini kullandık. Rahip hakkında daha ayrıntılı bilgi aşağıdadır.
2 Aram Andonyan (1875-1952), İstanbul’un önde gelen Ermeni aydınlarından
biridir. Çeşitli gazetelerde çalışmıştır. 1912-3 yıllarında İstanbul’da basılan,
Badgerazart Intartzag Badmutyun Balkanyan Baderazmin [Balkan Savaşı’nın
Resimli Mufassal Tarihi] adlı eseri en bilinen çalışmasıdır [Aram Andonyan,
Balkan Savaşı, (İstanbul: Aras Yayıncılık, 2002)]. 24 Nisan 1915 günü diğer
Ermeni aydınlarla birlikte tutuklanmış, sürgün yolunda, ayağı kırıldığı için
ölümden kurtulmuştur. Sürgün yıllarını Meskene kampında ve Halep’te geçirmiştir. Bu yıllarda, soykırımdan kurtulan bazı Ermenilere başlarından geçenleri yazdırmış ve son derece zengin bir sözlü tarih derlemesi yaratmıştır.
Bu derlemeleri daha sonra, 1928-1952 yılları arasında müdürlüğünü yapacağı, Paris Boghos Nubar Kütüphane’sine götürecektir. Andonyan’ın sürgün yılları hatıraları için bkz. Rita Soulahian Kuyumjian (ed.), Exile, Trauma and Death: On the Road to Chankiri with Komitas Vartabed, (London: Gomidas Institute and Tekeyan Cultural Association, 2010).
Andonyan, Hatırat’ın bir kısmı ile belgeleri 1920-21 yıllarında Ermenice, İngilizce ve Fransızca olarak yayımlamıştı.
1983 yılında Şinasi Orel ve Süreyya Yuca Ermenilerce Talat Paşa’ya Atfedilen Telgrafların Gerçek Yüzü adlı bir kitap
yayımladı ve Andonyan’ın yayımladığı Hatırat ve içindeki telgrafların sahte olduğunu iddia ettiler. Yazarlar, iddialarını üç önemli teze dayandırdılar. 1) Naim Efendi isimli
bir Osmanlı memuru yoktur; 2) olmayan bir kişinin yazdığı
bir Hatırat sözkonusu olamaz, böyle bir Hatırat da yoktur;
3) Talat Paşa’ya ait olduğu söylenen belgeler tahrif edilmiş,
sahte belgelerdir. Yazarlara göre, Hatırat ve belgeler, başta
Andonyan olmak üzere Ermenilerce üretilmişti.
Orel ve Yuca’nın kitabından sonra, Hatırat ve belgelerin
sahte olduğu genel kabul gördü ve konu o günden beri kamuoyunda, “Talat Paşa’ya ait sahte telgraflar” olarak bilindi
ve anıldı. Gerek Naim Efendi isminde bir Osmanlı bürokratına ait herhangi bir kaydın bulunamaması, gerekse Hatırat
ve belgelerin orijinallerinin nerede olduklarının bilinememesi nedeniyle, eleştirel tarihçiler de konuya değinmemeyi tercih ettiler. Ermeni soykırımı alanında yapılan çalışmalarda, Naim Efendi Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları, deyim
yerindeyse züccaciye dükkânındaki fil gibi kaldı. Orta yerde idi ama, “resmi devlet tezlerini” savunanlar dışında kimse elini dokundurmak, hakkında konuşmak ve tartışmak istemiyordu. Elinizdeki kitap ile birlikte bu konuda artık yeni
bir sayfanın açılmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Kitapta, Osmanlı belgelerine dayanarak Naim Efendi
adında bir Osmanlı bürokratının var olduğunu gösteriyor ve
ilgili belgeleri yayımlıyoruz. Yine bunun gibi Naim Efendi
tarafından yazılmış bir Hatırat’ın var olduğunu ilk defa açığa çıkartıyor ve bu Hatırat’ın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış bölümlerini okuyucular ile buluşturuyoruz. Yani,
Orel ve Yuca tarafından 1983’te ileri sürülen üç ana iddiadan
ikisinin kesinlikle çökmüş olduğunu artık rahatlıkla söyleyebiliriz. Kitapta ayrıca, Talat Paşa’nın telgraflarının sahteliği meselesine ilişkin, Osmanlı arşiv belgelerinden hareketle
yeni bir genel çerçeve çiziyoruz. Belgelerin sahteliği ile ilgili
ileri sürülen önemli bazı tezlerin, örneğin şifreleme teknikleri üzerine söylenenlerin tamamıyla yanlış ve spekülatif olduklarını, ilgili Osmanlı belgelerine dayanarak gösteriyoruz.
Talat Paşa’ya ait belgelerin tek tek sahte olup olmadıkları ayrı bir çalışmanın konusu olacaktır.
Kitapta EK olarak yayımlanan belgeler de Türkçe okuyan
okuyucu ile ilk defa buluşuyor. Naim Efendi’nin daha önce
hiçbir yerde yayımlanmamış anılarının yanı sıra, Andonyan
tarafından Ermenice kitapta kullanılan kısımlarını da bir
araya toplamış bulunuyoruz. Böylece okuyucu, Naim Efendi’nin Hatıratı’nın bütünü hakkında bir bilgi sahibi olacaktır. Diğer Ek belgeler, Andonyan’ın, Naim Efendi hakkında
açıklayıcı bilgiler verdiği iki mektubu ile Avedis Nakkaşyan
isimli bir doktorun Andonyan’a yazdığı bir mektuptur. Bu
mektuplardan okuyucu, Naim Efendi konusunda son derece etraflı bilgiler edinecektir. Savaş yıllarında Almanya’nın
Halep konsolosu Rössler’in Andonyan’ın kitabı hakkında
yazdığı rapor da eklerde yer alan belgeler arasındadır.
KÜNYE
Naim Efendi’nin Hatıratı ve Talat Paşa Telgrafları
Krikor Gergeryan Arşivi
Taner Akçam
İletişim Yayınları
2. baskı – Nisan 2019
278 sayfa
TANER AKÇAM 1953’te doğdu. 1975’te ODTÜ İ.İ.B.F.’den mezun oldu. 1976
Martı’nda sorumlu yazı işleri müdürü olduğu Devrimci Gençlik dergisindeki yazıları nedeniyle tutuklandı. 1977 Martı’nda Ankara Merkez Cezaevi’nden firar
etti. 1978’de Almanya’da siyasi mülteci oldu. 1988’de Hamburg Sosyal Araştırmalar
Enstitüsü’nde şiddet, kültür ve insan hakları konularında çalışmaya başladı. İlk
eserleri İnsan Hakları ve Marksizm (Ayrıntı Yayınları, 1991), Siyasi Kültürümüzde
Zulüm ve İşkence (İletişim Yayınları, 1992) bu araştırmaların sonucudur. 1991’de
yayımlanan Türk Ulusal Kimliği ve Ermeni Sorunu (İletişim Yayınları), Ermeni
sorunu etrafındaki çalışmalarının başlangıcına denk düşer. 1996’da, “1919-1922
İstanbul Divan-ı Harbi Örfi Yargılamaları Işığında Türk Kurtuluş Hareketi ve Ermeni Soykırımı” adlı çalışmasıyla Hannover Üniversitesi’nden sosyoloji ve tarih
doktorası aldı. Bu çalışma önce Almanca, daha sonra da İnsan Hakları ve Ermeni
Sorunu, İttihat ve Terakki’den Kurtuluş Savaşına (İmge Yayınları, 1999) adıyla Türkçe
yayımlandı. 2006’da yayımlanan A Shameful Act: The Armenian Genocide and the
Question of Turkish Responsibility (Metropolitan Books) 2007’de, Minnesota eyaletinde araştırma dalında en iyi kitap ödülünü kazandı. Yakın dönemde yayınlanan
kitapları şunlardır: “Ermeni Meselesi Hallolunmuştur” – Osmanlı Belgelerine Göre
Savaş Yıllarında Ermenilere Yönelik Politikalar (İletişim, 2008), Tehcir ve Taktil: Divan-ı Harb-i Örfi Zabıtları İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922 (Vahakn N.
Dadrian ile birlikte der., Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2008), 1915 Yazıları (İletişim,
2010) ve Kanunların Ruhu: Emval-i Metruke Kanunlarında Soykırımın İzini Sürmek
(Ümit Kurt ile birlikte, İletişim, 2012); The Young Turks’ Crime against Humanity:
The Armenian Genocide and Ethnic Cleansing in the Ottoman Empire, (Princeton
University Press, 2012). Akçam’ın bu kitabı Amerikan Foreign Affairs dergisi
tarafından 2012 yılının Ortadoğu konusundaki en iyi kitabı seçildi. Akçam, bu
kitabı ile, MESA (Middle East Studies Association) adlı akademik kuruluşun
prestijli ödülü, Albert Hourani Ödülünü kazandı ve kitabı 2013 yılının en iyi
kitabı seçildi. Akçam, 2008 yılından beri Clark Üniversitesi Tarih Bölümü Holocaust and Genocides Studies Merkezi’nde bulunan Kaloosdian/Mugar kürsüsünde
çalışmalarını sürdürmektedir.