Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi – Vladimir İlyiç Lenin “Eylemde duraklama ölüm demektir. “

Nisan Tezleri, 1917 Şubat Devriminin ardından, Vladimir İlyiç Lenin tarafından ortaya konan ve Temmuz Günleri ayaklanması ile Ekim Devrimi’ne temel oluşturan programdır.
Lenin, 3 Nisan 1917 günü Petrograd-Finlandiya garına geldi. Kendisini, ilkin Beloostrova’da (Petrograd’dan önceki istasyon) Şliyapnikov başkanlığında bir grup karşıladı. Lenin trende, Şliyapnikov’a, parti sorunları hakkında, Pravda’nın son yazılarında görülen “vatanın savunulması” tezlerine ve değişik parti üyelerinin tutumları üzerine sorular yağdırdı. Petrograd garında Lenin’i karşılayanlar arasında Merkez Komite üyeleri ve Pravda yazı kurulu da bulunuyordu. Bunlar arasında Kamenev’de vardı. Lenin, “Pravda’da şu sıralarda yazdıklarınız nedir öyle? Makalelerinizden bazılarını gördük, açık söyleyeyim,hakkınızda iyi şeyler konuşmadık” diyerek Kamenev’le ayaküstü konuştu.
Lenin, Petrograd Sovyeti başkanı menşevik Çekidze tarafından resmi olarak karşılandı. Ancak Lenin, resmi karşılama töreninin fazla uzamasına izin vermeden, dışarda kendisini
bekleyen halkın karşısına çıktı. Gar meydanında Bolşevik Partililer kitle gösterisiyle karşıladılar Lenin’i. Üzerinde parti bayrağının dalgalandığı zırhlı aracın üstüne çıkan Lenin kendini karşılayanlara şunları söyledi:

“Bugün değilse yarın; tüm Avrupa emperyalizminin çökmesi her an beklenebilir. Sizler tarafından gerçekleştirilen Rus Devrimi, bu süreci başlattı ve yeni bir devrin başlangıcı oldu. Yaşasın dünya sosyalist devrimi!”

4 Nisan günü Lenin, Sovyetler oturumlarının yapıldığı Tauride sarayına gitti ve Bolşevikler, menşevikler ve bağımsızlardan oluşan sosyal-demokrat partililerin toplantısında konuştu ve “Nisan Tezleri”ni açıkladı.
Lenin, “Bugünkü Devrimde Proletaryanın Görevleri” başlığıyla 7 Nisan günkü Pravda’da yayınlanan tezlerine şu sözlerle başladı:

“Ancak 3 Nisan gecesi Petrograd’a varabildiğim için, 4 Nisan’daki toplantıya, devrimci proletaryanın görevleri konusundaki raporumu, yetersiz hazırlığımı da gözönünde tutarak, doğal olarak ancak kendi adıma sunabildim.”

Lenin, “Nisan Tezleri”ni şu şekilde sıralamaktadır:

1. Rusya açısından, Lvov ve hempasının yeni hükümeti yönetiminde bile, bu hükümetin kapitalist niteliği dolayısıyla, tartışma götürmez bir emperyalist haydutluk savaşı olarak kalan savaş karşısındaki tutumumuz, “savaşı, devrimci amaçlarla sonuna kadar sürdürme” politikasında hiç bir ödüne izin vermez.
2. Bugünkü Rusya’da özgün olan şey, proletaryanın bilinç ve örgütlenme düzeyinin yetersizliğinden ötürü, iktidarı burjuvaziye vermiş olan devrimin birinci aşamasından, iktidarı proletaryaya ve köylülüğün yoksul katlarına devredecek olan ikinci aşamasına geçiştir.
3. Geçici hükümet hiçbir şekilde desteklenmemelidir.
4. İşçi vekilleri sovyetlerinin çoğunluğunda burjuvazinin etkisi altına düşmüş olan ve bu etkiyi proletaryaya yayan halkçı sosyalistlerden sosyalist-devrimcilerden de geçerek, Örgütlenme Komitesine (Çekidze’ye, Çeretelli’ye vb.), Steklov’a vb. vb. kadar, bütün küçük-burjuva oportünist unsurların bloku karşısında, partimizin azınlıkta olduğunun ve şimdilik zayıf bir azınlık oluşturduğunun bilinmesi.
5. Bir parlamenter cumhuriyet değil -çünkü işçi vekilleri sovyetlerinden sonra, buna dönmek, geriye bir adım olurdu- temelden doruğa kadar bütün ülkedeki işçiler, tarım ücretlileri ve köylü temsilcileri sovyetlerinin bir cumhuriyeti.
Polisin, ordunun ve memurların kaldırılması.
Bütün memurlar seçimle gelmeli ve gerektiğinde her zaman halk oyuyla görevlerinden geri alınabilmelidir; memurların maaşları iyi bir işçinin ortalama ücretinden yüksek olamaz.
6. Tarım programının ağırlık merkezinin tarım ücretlileri sovyetlerine aktarılması.
Bütün büyük toprak sahiplerinin topraklarının zoralımı.
7. Ülkenin büyük bankalarının, işçi vekilleri sovyetlerinin denetimi altına konulmuş ulusal tek bir banka halinde derhal birleştirilmesi.
8. Doğrudan görevimiz, sosyalizmin “başlatılması” değildir, yalnızca üretimin ve ürünlerin dağıtımının işçi vekilleri sovyetleri tarafından denetlenmesine derhal geçiştir.
9. Partinin görevleri:
a) En kısa zamanda parti kongresini toplantıya çağırmak;
b) Parti programını başlıca şu konularda değiştirmek:
(1) emperyalizm ve emperyalist savaş konusunda,
(2) devlete karşı tutum ve bir “devlet-Komün”ü istemimiz konusunda,
(3) eskimiş olan asgari programı düzeltmek c) Partinin adını değiştirmek 10. Enternasyonali yenilemek.

Lenin’in bu tezleri, eski bolşevikler tarafından eleştirilmeye başlandı. Kamenev, Pravda’da yayınlanan bir yazısında, bunların Lenin’in “kişisel görüşleri” olduğunu ileri sürdü. Aynı gün yapılan oylamada Lenin’in tezleri, iki lehte, bir çekimser ve 13 karşı oyla reddedildi.
14 Nisan günü Petrograd Parti Konferansı düzenlenildi. Lenin’in tezleri, Petrograd Parti örgütü tarafından benimsenildi.
“Nisan Konferansı” olarak bilinen RSDİP (B) VII. Kongeransı 24 Nisan günü toplandı.
Bu toplantıda, eski bolşeviklerin görüşleri reddedildi ve Lenin’in tezleri ezici bir çoğunlukla kabul edildi. Böylece, bundan sonra tüm parti faaliyetleri sosyalist devrimin hazırlıklarına yöneltilecekti.
Konferans’da “Bütün iktidar Sovyetlere!” sloganı kabul edildi.

Bütün İktidar Sovyetlere!

Mayıs ayı, Geçici Hükümet’in Dışişleri Bakanı Milyukov’un 21 Nisan’da veridiği “nota”sının hükümet düzeyinde yarattığı bunalımla başladı. İşçilerin büyük protesto eylemleri karşısında Geçici Hükümette değişikliğe gidildi.
2 Mayıs günü, Milyukov ve Guşkov görevden alındılar. Geçici Hükümet, bir koalisyon hükümeti haline getirildi. Bu hükümette, burjuvazinin temsilcileri yanında, menşevikler (Skobelev, Çeretelli) ve Sosyalist-Devrimciler (Çernov, Kerenski) yer almaktaydı.
2 Mayıs günü I. Tüm Rusya Köylü Temsilcileri Kongresi başladı. Sosyalist-Devrimcilerin çoğunluğu oluşturduğu Kongre’de Geçici Hükümetin desteklenmesi kararı alındı.
Bu gelişmeler, Bolşevik partisinin Nisan Konferansı’nda alınan kararlar doğrultusundaki faaliyetlerini yoğunlaştırmasını getirdi. Parti, Nisan Konferansı kararları temeli üzerinde, kitleleri kazanma uğrunda, kitleleri savaş içinde eğitme ve örgütlendirme uğrunda geniş bir çalışmaya koyuldu. Hedef, menşevikler ile sosyalist-devrimcilerin teslimiyetçi politikalarını açığa çıkararak bu partileri kitlelerden yalıtmak ve Sovyetler içinde çoğunluğu ele geçirmekti.
Fabrikalarda yapılan yoğun çalışmalar yanında, ordu içinde de çalışmalar yürütülmeye başlandı. Bu amaçla, Okopnaya Pravda (Ordu Gerçeği) yayınlanmaya başlandı.
Bu çalışmaların ürünleri, 30 Mayıs’da toplanan Petrograd Fabrika Komiteleri Konferansında alındı. Delegelerin dörtte üçü Bolşevikleri destekledi.

“Evet, böyle bir parti vardır!”

3 Haziran günü I. Tüm Rusya İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri Kongresi toplandı.
Kongrede oy hakkını sahip 822 delegenin 285’i Sosyalist-Devrimci, 248’i menşevik ve 105’i Bolşevik’ti.
4 Haziran günü menşevik Posta ve Telgraf Bakanı Çeretelli kürsüye çıktı ve şöyle konuştu:

“Şu anda hiçbir siyasi parti, ‘iktidarı bize verin, yerinizi biz alalım’ diyecek durumda değildir. Rusya’da böyle bir parti yoktur.”

Bu sözler üzerine Lenin, yerinden şöyle seslendi:

“Evet, böyle bir Parti vardır!.”

Lenin’in bu sözlerini söylediğinde Bolşevikler, bazı fabrikalar dışında, hemen her yerde azınlıktaydı. Ancak Lenin, Partisine güveniyordu ve sadece son bir ayda alınan mesafe, geleceğe güvenle bakmak için yeterliydi.
Buna rağmen, Kongre, “bütün devlet iktidarının, Tüm Rusya İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti’ne devredilmesini” talep eden bir Bolşevik öneriyi reddederek, Geçici Hükümete güvenoyu verdi. Kongre’de yürütme organı olarak VTsIK’a (Tüm Rusya Merkez Yürütme Komitesi) kuruldu. Bu merkez organın kararları, kongreler arasındaki dönemlerde tüm Sovyetler için geçerli olacaktı. VTsIK’ın 250 üyesinin 35’i Bolşevikti.
Lenin’in, Bolşeviklerin iktidarı almaya kararlı olduklarını söylemesi, Geçici Hükümete karşı bir savaş ilanıydı.
Bolşevik Parti, 9 Haziran günü tüm üyelerini ve sempatizanlarını sokak gösterilerine çağırdı. Ancak Kongre buna karşı çıktığı için ertelendi. 18 Haziran günü Kongre Sovyetleri desteklemek amacıyla bir miting düzenlendi. Ancak miting tümüyle Bolşeviklerin denetimine geçti. 400 bin gösterici, “Kahrolsun 18 Kapitalist Bakan”, “Bütün İktidar Sovyetlere” sloganları yazılı pankartlarla, sloganlarla gücünü oraya koydu. Böylece sokaklardaki Bolşevik denetim açık biçimde görülür oldu.
Lenin, bugüne kadarki olayları şöyle değerlendirmektedir:

“Olaylar şunu gösterdi ki, ilkin, Geçici Hükümetin burjuva çoğunluğunun burjuva siyaseti, halk yığınlarında gittikçe artan bir hoşnutsuzluk doğurmaktadır.”

Artık ikili iktidarın sonu yaklaşıyordu ve sosyalist devrimin koşulları hızla olgunlaşıyordu.

İkili İktidarın Sonu

Haziran’ın son günlerinde Geçici Hükümet, İtilaf Kuvvetlerinin baskısıyla Galiçya bölgesinde büyük bir saldırı başlattı. O güne kadar savaşa karşı tutumlarını açık bir biçimde ortaya koymuş olan kitleler, bu saldırıya büyük bir tepki gösterdiler. Ve tarihler 3 Temmuz gününü gösterirken, kızgın kitleler sokaklara döküldüler.
Petrograd’ın ayrı ayrı semtlerinde kendiliğinden başlayan gösteriler birleşerek genel bir ayaklanmaya dönüştü. “Bütün İktidar Sovyetlere!”, “Kahrolsun Savaş!” gibi Bolşevik sloganların egemen olduğu bu ayaklanma, devrimci durumun olgunlaşmadığı bir evrede kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Bolşevik Partisi’ne göre, devrimci buhran olgunlaşmadığı gibi, ordu ve diğer şehirler henüz böyle bir ayaklanmayı desteklemeye hazır değildi; başkentteki zamansız bir ayaklanma, ancak devrimin öncüsünü ezmekte karşı-devrimin işini kolaylaştırabilirdi. Ama kitleleri gösteri yapmaktan alıkoymanan olanaksızlığı belli olunca, Parti, gösteriye katılma, gösteriye barışçı ve örgütlü bir nitelik kazandırma kararı aldı. Ama yine de Geçici Hükümet, bu kitle hareketini ezmekte kararlıydı.
4 Temmuz günü Petrograd-Nevski bulvarında gösteri yapan kitlelerin üzerine askeri birlikler ateş açtı. Onlarca kişi katledildi.
İşçi ve askerlerin gösterileri bastırıldıktan sonra, Menşevikler ve Sosyalist-Devrimciler, burjuvaziyle ve Beyaz Muhafızlarla birleşerek Bolşevik Partisine saldırdılar. Pravda merkezi basıldı ve tahrip edildi. Pravda, Soldatskaya Pravda ve diğer Bolşevik gazeteler kapatıldı. Bir işçi, Pravda sattığı için sokak ortasında öldürüldü.
7 Temmuz günü Lenin, Kamanev ve Zinovyev’in tutuklanması için karar çıkartıldı. Kamanev tutuklandı. Lenin, bir süre gizlendikten sonra, Finlandiya’ya geçti.
Böyleci ikili iktidar sona erdi.
Lenin şöyle yazmaktadır:

“Rus devriminin barışçı bir yolla gelişmesi üzerine kurulan umutlar geri dönmemek üzere sönmüştür. Nesnel durum şöyle görünmektedir: Ya askeri diktatörlüğün tam zaferi, ya da işçilerin silahlı ayaklanmasının zaferi! Bu zafer, ancak, ayaklanma, iktisadi yıkım ve savaşın uzaması sonucu, yığınların, hükümete ve burjuvaziye karşı derin bir kaynaşmasıyla birlikte olduğu zaman olanaklı olacaktır.
“Bütün İktidar Sovyetlere” sloganı, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında ve 4-7 Temmuza kadar, yani gerçek iktidarın askeri diktatörlüğe geçtiği ana kadar mümkün olmuş olan devrimin barışçıl gelişmesinin sloganı oldu. Ne askeri diktatörlüğün, ne de sosyalist-devrimcilerin ve menşeviklerin, tam, fiili ihanetini hesaba katmadığına göre, bu slogan artık bugün doğru değildir. Serüvenlerin, kargaşalıkların, kısmi direnmelerin, gericiliğe karşı bölük pörçük, umutsuz çarpışma girişimlerinin davamızı hiçbir yararı olamazdı. Öncü işçi, durum konusunda açık bir bilince varmalı, bu konuda bir sağlamlık ve yetenek örneği vermeli, bütün kuvvetlerini, zaferin çok güçleştiği, ama yukarıda gösterilen etmenler ve akımlar biraraya geldiği takdirde olanaksız olmadığı bu kesin savaş hedefine göre hazırlamalıdır. Meşrutiyetçiler ya da cumhuriyetçiler hakkında hayale kapılmak yok, barışçıl yollar hakkında hayale kapılmak yok, dağınık eylemler yok, şu anda yüz-karaların ve Kozakların kışkırtmalarına yanıt vermek yok; güçlerin biraraya toplanması ve yeniden örgütlenmesi, kesin savaşa sıkı bir şekilde hazırlanma, eğer bunalımın evrimi izin verirse, yığınları, bütün halkı bu savaşa gerçekten katmak.”

26 Temmuz günü Bolşevik Parti’nin VI. Kongresi başladı. Yarı-legal bir Kongre olarak 3 Ağustos’a kadar sürdü. İlk toplantılar, Vıborg semtinde yapıldı.Son topantılar bir başka semtteki okul bunasında yapıldı. Burjuva basını, Kongre’ye katılanların tutuklanmasını istiyordu. Ancak Okrahana ajanları Kongre yerini bulmak için çok çalışmalarına rağmen bulamadılar.
Böylece, Çarlığın devrilmesinden beş ay sonra Bolşevikler, yeniden gizli toplanmak zorunda kalmışlardı. Bu sırada Lenin, tutuklama kararı nedeniyle Razliv istasyonu yakınlarında bir evde gizleniyordu. Kongre’yi buradan takip etti.
Kongre’ye oy sahibi 157 delege katılmıştı ve tüm Rusya’da Parti üyelerinin sayısı 240 bine ulaşmıştı.
Bolşevik Parti Kongresi, Troçki’nin başını çektiği Mejrayonka grubunun Partiye katılmasını kabul etti.

Silahlı Ayaklanmanın Öngünü

Tüm iktidarı ele geçiren burjuvazi, güçten düşmüş olan Sovyetleri ezme ve apaçık karşı-devrimci bir diktatörlük kurma hazırlığına koyuldu. Milyoner Ryabuşinski, küstahça, tek çıkar yolun, “açlığın kuru elinin, halkın sefaletinin, halkın yalancı dostlarını boğazından yakalamasında gördüğünü” söyledi. Cephede savaş mahkemeleri ve askerlere idam cezaları şiddet ortamını doruğa çıkardı. 3 Ağustos’da Başkumandan General Kornilov, idam cezalarının cephe gerisinde de uygulanmasını istedi.
25 Ağustos’ta, Üçüncü Süvari Kolordusu, General Kornilov’un komutasında Petrograd’a yürüdü.
Bolşevik Partisi, Kornilov’a karşı silahlı bir karşı koyma planı yaparak, işçileri silahlandırdı. Tehlike altında olan her yerde devrim komiteleri ve karargahları kuruldu.

Kerenski de içinde, büyük korkuya düşen Sosyalist-Devrimciler ve menşevik liderler, Bolşeviklerin desteğini almak için büyük çaba göstermeye başladılar. Onlar biliyorlardı ki, başkentte Kornilovu bozguna uğratabilecek tek güç Bolşeviklerdi.
Bolşevik Partisinin örgütlediği silahlı gülerin çabalarıyla Kornilov ayaklanması bastırıldı ve General Kornilov intihar etti.
Lenin, Kornilov’un darbe girişimi sonrasındaki Bolşevik taktiği şöyle ortaya koymaktadır:

“Kerenski’ye karşı savaşımızın biçimini değiştirmeliyiz. Ona karşı düşmanlığımızı hiç mi hiç azaltmaksızın, ona karşı söylemiş bulunduğumuz sözlerden hiç birini geri almaksızın, onu devrimkten vazgeçmeksizin, şöyle diyoruz: Anın özelliğini hesaba katmak gerekir, onu hemen devirmeye çalışmayacağız, biz şimdi onunla bir başka biçimde ve daha açıkcası (Kornilovla savaşan) halkın gözüne Kerenski’nin güçsüzlük ve duraksamalarını göstererek savaşacağız. Bunu daha önce de yapıyorduk. Ama şimdi başlıca iş bu oldu.”

Bunalım Olgunlaşmıştır

Eylül ayına girildiğinde, sosyalist devrim için bütün koşullar iyice olgunlaşmıştı. Bu durumu gören Lenin, 13-14 Eylül tarihlerinde Bolşevik Merkez Komitesine “Bolşevikler İktidarı Almalıdır” başlıklı mektup yazarak hazırlıkların başlatılmasını istedi.
29 Eylül günü Lenin, devrimin koşullarının hızla olgunlaştığını belirten bir yazı kaleme aldı. “Bunalım Olgunlaşmıştır” başlıklı yazısında, şöyle diyordu:

“Kuşku yok ki, Eylül sonu, bize, Rus devrim tarihinin ve bütün görünüşlere göre, dünya devrim tarihinin en büyük dönüm noktasını getirdi…
Artık kuşkuya yer yok. Dünya proleter devriminin eşiğindeyiz. Ve biz Rus bolşevikleri, biz, dünyanın, engin bir özgürlükten yararlanan yasal bir partiye, yirmi kadar gazeteye sahip bulunan tek proleter enternasyonalistleri olduğumuzdan, devrimci dönemde her iki başkent işçi ve asker vekilleri sovyetleri ve yığınlar çoğunluğu bizden yana olduğundan, bize şu sözler söylenebilir ve gerçekte söylenmelidir de: “Size çok şey verildi, sizden çok şey istenecek”…
Evet, Merkez Yürütme Komitesi önderleri, burjuvaziyi ve toprak sahiplerini savunma konusunda doğru bir taktik uyguluyorlar. Ve kuşku yok ki, bolşevikler, eğer kendilerini anayasal kuruntular, Sovyetler Kongresine ve Kurucu Meclisin toplantıya çağrılmasına “güven” tuzağına, Sovyet Kongresini “bekleme” vb. tuzağına kaptırsaydılar ,kuşku yok ki bu bolşevikler proletarya davasının hoşgörülecek hainleri olurlardı.
Bu davanın hainleri olurlardı, çünkü davranışları ile, donanmada ayaklanmaya başlamış bulunan devrimci Alman işçilerine ihanet ederlerdi. Bu koşullar içinde Sovyetler Kongresini “beklemek”, vb. enternasyonalizme ihanettir, uluslararası sosyalist devrim davasına ihanettir.
Çünkü enternasyonalizm, sözlere, dayanışma bilidirilerine değil, ama eylemlere dayanır…
Bunalım olgunlaşmıştır. İşin içinde tüm Rus devriminin geleceği yatıyor. Bolşevik Partinin tüm onurudur sözkonusu olan. İşin içinde sosyalizm için uluslararası işçi devriminin tüm geleceği yatıyor.
Bunalım olgunlaşmıştır…”

SOSYALİST DEVRİMİN ZAFERİ

Ekim ayına girildiğinde, hemen her olay sosyalist devrimin koşullarının olgunlaştığını gösteriyordu. Menşevikler ve Sosyalist-Devrimciler kitleler üzerindeki etkilerini yitirmişlerdi.
Eylül ayında yapılan Duma seçimlerinin sonuçları bunu açık bir biçimde gösteriyordu.
Bu seçimlerde Sosyalist-Devrimciler 54.000 oy aldılar. (Haziran seçimlerinde 375.000 oy almışlardı.) Menşevik oyalar 76.000’den 16.000’e düştü. Burjuva partisi Kadetler 101.000 oydan 8.000’ini kaybettiler. Bolşevikler ise, oylarını 78.000’den 198.000’e yükselttiler ve böylece tüm oyların % 52’sini aldılar. Moskova garnizonunun % 90’ı Bolşeviklere oy verdi.
Kitlelerin bu durumunu John Reed, “Dünyayı Sarsan On Gün”de bir Sosyalist-Devrimci öğrenci ile bir asker arasında geçen bir tartışmayı aktararak ortaya koymaktadır:

“Öğrenci üniforması taşıyan genç, küstah bir ses tonuyla konuşuyordu:
– Kardeşlerinize karşı silahlanarak katil ve hainlerin birer aleti olduğunuzu anlıyorsunuzdur sanırım, diyordu.
– Kardeş, iş böyle değil, diye ciddi ciddi yanıtladı asker. Siz anlamıyorsunuz. İki sınıf var. Bir proletarya, öbürü burjuvazi. Bizler…
-Bu palavrayı biliyorum, diye kesti öğrenci. Siz cahil köylüler için böyle hazırlop sözlerin her yerde anırılması yeterlidir. Hiçbir şey anlamadan papağan gibi hemen tekrarlamaya koyulursunuz.
Kalabalık kahkahadan duramıyordu.
– Bak, ben Marksist bir öğrenciyim. Size sosyalizm için değil, anarşi için, Almanya hesabına döğüştüğünüzü söylüyorum.
– Biliyorum, dedi asker alnından ter damlarken. Siz okumuş bir insansınız. Görülüyor bu. Ben ise cahilim. Ama yine de bana öyle geliyor ki…
– Lenin’in gerçek bir proletarya dostu olduğuna mı inanıyorsun, diye kestirip attı öğrenci.
– Evet, inanıyorum, dedi asker sıkıntılar içinde.
– Ama dostum, Lenin’in kurşun kaplı bir vagon içinde tüm Almanya’yı geçtiğini ve Almanlardan para aldığını da biliyor musun?
– Bunlardan pek haberim yok, diye yanıtladı asker inatçı bir tonla. Ama söylediği şeyler, ben ve benim gibi olanların işitmek istedikleri şeyler. Görüyorsunuz ya, yine de iki sınıf var, burjuvazi ve proletarya..
– Sen delisin be arkadaşım. Ben devrimci eylemim için Schlüsselbourg’ta tam iki yılımı verdim. Oysa ki, o zaman sizler devrimcileri kurşunlayıp “allah Çarı korusun” diye şarkılar söylüyordunuz. Benim adım Vassili Georgieviç Panin. Hiç benden söz edildiğini işitmedin mi?
– Kusura bakma, ama işitmedim, dedi asker sıkıla sıkıla. Kuşkusuz ki büyük bir kahramansınız…
– Elbette, dedi öğrenci inançla. Şimdi de Rusyamızı ve özgür devrimimizi batırmak üzere olan Bolşeviklere karşı döğüşüyorum. Nasıl açıklarsın bunu?
Asker başını kaşıdı ve aklı iyice karıştığından yüzünü ekşitti:
– Nasıl açıklanır bilemem orasını. Ama her şey bana olduğu gibi gözüküyor. Cahil olmasına cahilim. Yine de yalnız iki sınıf var galiba ortada. Proletarya ve burjuvazi.
– Yine bıraktığım yerde otluyorsun be arkadaş, diye haykırdı öğrenci.
– İki sınıf diyordu boyuna asker inatla. Birine karşı olan öbürüyle beraberdir.”

İşte bu koşullarda Bolşevik Partisi ayaklanma konusunu görüşmeye başladı.
9 Ekim günü Lenin gizlice Petrograd’a geldi ve ertesi günü Merkez Komitesi tarihi toplantısını yaptı.
10 Ekim günü toplanan Merkez Komitesi, 2 aleyhte (Zinovyev ve Kamenev) oya karşılık 10 oyla (Lenin, Stalin, Troçki, Sverdlov, Uritski, Derjinski, Kollontay, Bubnov, Sokolnikov, Lomov) silahlı ayaklanmaya hazırlığa başlanılmasını ve bu iş için bir “komite”nun kurulmasına karar verdi.
16 Ekim günü Kamenev Merkez Komitesinden istifa etti ve partisiz bir sol yayın organı olan Novaya Jizn’de, kendisi ve Zinovyev adına ayaklanma kararına neden karşı çıktığını açıklayan bir yazı yayınladı.
Bolşevik Merkez Komitesi, 25 Ekim günü toplanacak olan II. Tum Rusya İşçi ve Askeri Sovyetleri Kongresi öncesinde iktidarın ele geçirilmesine karar verdi. Lenin, bu kararı ve nedenlerini son gün Merkez Komitesi üyelerine yazdığı mektupta şöyle belirtiyordu:

“Yoldaşlar,
Bu satırları durumun son derece nazik olduğu 24 Ekim akşamı yazıyorum. Bugün için ayaklanmayı geçiktirmenin ölüm olduğu gün gibi apaçık ortadadır.
Yoldaşları bütün gücümle inandırma çabasındayım ki, şu anda, her şey kopma noktasına varmış bulunmaktadır ve öyle sorunlar gündeme girmiştir ki, bunları, ne konferanslar, ne de kongreler (sovyetler kongreleri olsa bile) çözüme bağlayamaz, bu sorunları ancak halklar, kitleler, silahlanmış kitlelerin savaşımı çözümleyebilir.
Burjuvazinin hizmetindeki Kornilov’ların saldırısı ve Verhovski’nin görevden alınması, beklemenin mümkün olmadığını göstermiştir. Her ne pahasına olursa olsun, bu akşam, bu gece, yunkerleri (askeri öğrencileri) vb. silahtan tecrit ettikten sonra (eğer direnirlerse tepeledikten sonra) hükümeti tutuklamak gerekir.
Artık beklemek mümkün değildir. Bu, herşeyi yitirmek tehlikesini göze almak olur.
Verhovski’yi kovan ve bir ikinci Kornilov komplosu kurmuş olan kornilovcu hükümete karşı halkı (bir kongreyi değil, ordu ve köylüler başta olmak üzere halkı) savunmak, işte iktidarı almanın ilk ve en yakın hedefi budur.
İktidarı kim almalıdır?
Bu o kadar önemli değil: iktidarı isterse Askeri Devrimci Komite ya da, ancak halkın çıkarlarının, ordunun çıkarlarının (derhal barış önerisi), köylülürin çıkarlarının (toprak hemen alınmalı ve özel mülkiyet kaldırılmadıdır), açların çıkarlarının gerçek temsilcilerine iktidarı devretmek istediğini açıklayan “başka bir kuruluş” alsın.
Bütün bölgeler, bütün alaylar, bütün kuvvetler, tam zamanında seferber olmalı ve Askeri Devrimci Komiteye ve Bolşevik Merkez Komitesine, iktidarın artık hiçbir durumda, hiç bir şekilde 25 Ekim’e kadar Kerenski ve hempalarına bırakılmamasını emredercesine isteyen delegasyonlar göndermelidirler; bu iş kesin olarak bu akşam ya da bu gece kararlaştırılmalıdır.
Tarih, bugün kazanabilecek (ve bugün kesin olarak kazanacak) olan, ama yarın çok şeyi, her şeyi yitirme tehlikesinde olan devrimcilerin oyalanmasını, gecikmesini bağışlamayacaktır.
Bugün iktidarı ele geçirmekle, onu, sovyetlere karşı değil, sovyetler için almış oluyoruz.
İktidarın alınması, ayaklanmının işi olacaktır; onun siyasal hedefi daha sonra kesin olarak belirecektir.
25 Ekim’in kuşkulu oylamasını beklemek zararlı ya da biçimsel bir davranış olur; bu gibi sorunları oylarla değil, ama kuvvetle kesin çözüme bağlamak halkın hakkı ve görevidir; devrimin nazik anlarında kendi temsilcilerini beklemektense, onlara yol göstermek halkın hakkı ve görevidir.
Bütün devrimlerin tarihi bunu kanıtlamıştır ve devrimin kurtuluşunun, barış önerisinin, Petrograd’ın kurtuluşunun, açlığa karşı çarenin, toprağın köylülere devredilmesinin kendilerine bağlı olduğunu bilerek bu fırsat anının kaçmasına izin veren devrimciler en büyük cinayeti işlemiş olacaklardır.
Hükümet bocalıyor. Her ne pahasına olursa olsun işini bitirmek gerekir.
Eylemde duraklama ölüm demektir.”

Ve tarihler 24 Ekim 1917’yi gösterirken, silahlı ayaklanmanın tüm hazırlıkları tamamlanmıştı.
Saatler gecenin üçünü gösterirken Aurore zırhlısının top atışlarıyla Kışlık Saraya saldırı başladı. Ve birkaç saat içinde Kışlık Saray ele geçirildi. Sarayda bulunan Bakanlar tutuklandı. Kerenski, ABD elçiliğinin özel arabasıyla saraydan kaçtı.
25 Ekim sabahı toplanan II. Sovyetler Kongresi, şaşkın bir vaziyette olayların ne yönde geliştiğini öğrenmeye çalışıyordu.
Petrograd Devrimci Askeri Komitesi’nin yaptığı şu açıklama ile herşey netleşti:

“Rusya Yurttaşlarına,
Geçici Hükümet devrilmiştir. Proletarya ile Petrograd Garnizonunun başında olan Petrograd Asker ve İşçi Temsilcileri Sovyetinin organı olan Devrimci Askeri Komite iktidarı ele almıştır.
Halkın, uğrunda mücadele ettiği dava -ivedi bir demokratik barışın önerilmesi, büyük toprak mülkiyetinin ortadan kaldırılması, üretimin işçiler tarafından denetlenmesi, bir Sovyet Hükümetinin kurulması- kesinlikle kazanılmıştır.
Yaşasın Asker-Köylü ve İşçi Devrimi!
Petrograd Asker ve İşçi Temsilcileri Sovyeti
Devrimci Askeri Komite”

25 Ekim günü II. Sovyetler Kongresi’nde yeni iktidara ilişkin değişik kararlar gündeme getirildi ve kararlaştırıldı.
Sabahın iki buçuğunda yeni sosyalist hükümetin kuruluş kararnamesi okundu ve onaylandı.

“İşçi asker ve köylü temsilcileri Sovyetleri Rus Birliği Kongresi, Kurucu Meclis toplanıncaya kadar, Halk Komiserleri Kurulu adını taşıyacak olan geçici bir işçi ve köylü hükümeti kurmaya karar vermiştir.
Devletin çeşitli hizmetleri komisyonlarca yönetilecek ve komisyon üyeleri Kongre programının yürütülmesini, memur, köylü, asker, denizci, erkek ve kadın işçi örgütleriyle sıkı bir işbirliğiyle sağlayacaktır. Hükümet yetkisi, komisyon başkanlarınca oluşturulan bir gruba, yani Halk Komiserleri Kuruluna ait olacaktır.
Komiserlerin yaptıkları tüm işlerin denetimi ve onları görevlerinden alma hakkı Rus Birliği Kongresiyle onun Merkez Yürütme Komitesine verilmiştir.
Halk Komiserleri Kurulu:
Kurul Başkanı : Vladimir Ulyanov (Lenin)
İçişleri : A. I. Rikov
Tarım : V. P. Miliutkin
Çalışma : A. G. Şliapnikov
Savaş ve Donanma: V. A. Ovseyenko,
N. V. Krilenko
ve P. E. Dibenko
Ticaret ve Sanayi: V. P. Nogin
Maliye : I. I. Skvortsov
Dışişleri : L. D. Bronştayn (Troçki)
Adalet : G. I. Opokov (Lomov)
Levazım : L. A. Teodoroviç
Posta ve Telgraf: N. P. Avilov (Glievob)
Uluslara ilişkin komiserlik: I. V. Çugaşvili (Stalin)

26 Ekim günü II. Sovyetler Kongresi “barış” üzerine ilk kararnamesini kabul etti. Bu kararnameyle, bütün savaşan halklar ve bunların hükümetlerin adil ve demokratik bir barış için derhal görüşmeye çağrıldı.
Lenin’in kaleme aldığı Toprak Kararnamesini kabul etti. Bu kararnameyle, büyük toprak mülkiyeti, derhal ve tazminatsız olarak geçersiz kılındı. Toprak sahiplerinin arazileriyle, tüm kilise, manastır ve Çar ailesine ait topraklar, hayvanlar ve tarım araçları, binalırı ve eklentileriyle birlikte Köylü Sovyetleri ile bölge toprak komitesinin emrine verildi.
Yine II. Sovyetler Kongresinde, Rusya Halklarının Hakları Kararnamesi kabul edildi. Bu kararnamede “halklar arasında gönüllü ve güven verici bir birliğin” oluşması için gerekli ilkeler ortaya konuldu. Bu ilkeler:
1. Rusya’daki ulusal-toplulukların eşitliği ve egemenliği,
2. Rusya’daki ulusal-toplulukların, ayrılma ve bağımsız devletler kurma hakkı dahil, kendi kaderlerini serbestçe tayin etme hakkına sahip olması,
3. Ulusal ve ulusal-dinsel her türlü ayrıcalık ve sınırlamaların kaldırılması,
4. Rusya’nın sınırları içinde yaşayan ulusal azınlıkların ve etnografik grupların özgür gelişmesi
Böylece yeni bir çağ, sosyalist devrimler çağı başlamıştır. Yaşamın her alanında sosyalist ilkeler temelinde yeni bir toplumsal sistem, insanlık tarihinde ortaya çıktı. İnsanlık tarihinin en görkemli devrimi olarak Ekim Devrimi ile kurulan Sovyetler Birliği, Paris Komünü’nün 74 günlük iktidarını 74 yıla taşıdı.

Kitabın Künyesi
Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi
Vladimir İlyiç Lenin
Sol Yayınları / Siyaset Sosyoloji Dizisi
Çeviren: Muzaffer Erdost
Baskı Tarihi: 1992

İçindekiler
BİRİNCİ BÖLÜM
NİSAN TEZLERİ
9 Bugünkü Devrimde Proletaryanın Görevleri
10 Tezler
16 İktidar İkiliği Üzerine
21 Taktik Üzerine Mektuplar
21 Giriş
22 Birinci Mektup – Güncel Durumun Tahlili
37 Devrimimizde Proletaryanın Görevleri
37 Gerçekleşen Devrimin Sınıf Niteliği
39 Yeni Hükümetin Dış Siyaseti
40 Özgün İktidar İkiliği ve Bunun Sınıf Anlamı
43 Buraya Değin Söylenenlerden Çıkan Taktiğin Özgünlüğü
45 Devrimci Aşırıcılık ve Bunun Sınıfsal Anlamı
47 Savaş Nasıl Sona Erdirebilir?
49 Devrimimizin Yarattığı Yeni Devlet Tipi
52 Tarım Programı ve Ulusal Program
55 Kapitalist Banka ve Sendikaların Ulusallaştırılması
56 Sosyalist Enternasyonaldeki Durum
63 Zimmerwald Enternasyonali Başarısızlığa uğradı. III. Enternasyonali Kurmak Gerekir
67 Bilimsel Bakımdan Doğru Olmak ve Proletaryanın Siyasal Bilincini Aydınlatmak İçin Partimizin Adı Ne Olmalı?
72 Sonsöz

İKİNCİ BÖLÜM
EKİMİN ÖNGÜNÜNDE
77
79 Rusya’da Siyasal Partiler ve Proletaryanın Görevleri
79 Sorunlar, Yanıtlar
93 Üç Bunalım
99 Siyasal Durum
103 Devrimin Öğrettikleri
120 Sonsöz
121 Bir Gazetecinin Günlüğünden Sayfalar. Köylüler ve İşçiler
132 RSDİP Merkez Komitesine
136 Siyasal Durum Üzerine Karar Taslağı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
EKİM DEVRİMİNİN DÜZENLEYİCİSİ
OLARAK PARTİ
145
147 Bolşevikler İktidarı Almalıdırlar. RSDİP(B) Merkez Komitesine, Petrograd ve Moskova Komitelerine Mektup
151 Marksizm ve Ayaklanma. RSDİP(B) Merkez Komitesine Mektup
159 Rus Devrimi ve İç Savaş. İç Savaş Korkuluğu
177 Devrimin Görevleri
179 Kapitalistlerle Anlaşma Siyasetinin Zararlı Sonuçları
180 İktidar Sovyetlere
181 Halklara Barış
183 Toprak İşleyenlere
184 Açlığa ve İktisadî Çöküşe Karşı Savaşım
185 Devrim Düşmanı Toprak Sahiplerine ve Kapitalistlere Karşı Savaşım
186 Devrimin Barışçı Yolla Gelişmesi
189 Bunalım Olgunlaşmıştır
200 Kuzey Bölgesi Sovyetleri Kongresine Katılan Bolşevik Yoldaşlara Mektup
208 RSDİP(B) Merkez Komitesinin 10 (23) Ekim 1917 Günlü Oturumu
208 Rapor. Tutanak
209 Karar
211 Yoldaşlara Mektup
233 Sonsöz
235 Bolşevik Partisi Üyelerine Mektup
240 Merkez Komitesi Üyelerine Mektup
243 Açıklayıcı Notlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir