Oyun yazarı olarak Maksim Gorki, Ataol Behramoğlu

Yaratıcılığıyla Sovyet Rus edebiyatını başlattığı kabul edilen, sosyalist gerçekçilik akımının kurucusu sayılan Maksim Gorki, yapıtlarını iki çağın (19.Yüzyıl-20.Yüzyıl) kesiştiği noktada verdi. Marangoz bir babanın ve köylü kökenli bir ananın çocuğu olarak dünyaya gelen Maksim Gorki’nin, yapıtlarında, devrim öncesi, devrim yılları ve devrim sonrası Rusya’sının sorunları bütün genişliğiyle yansıdı.

Ona dünya çapında ün getiren ilk hikâyeleri ve romanlarından sonra, ilk oyunları olan “Dipte” ve “Küçük Burjuvalar” ı 1980’lerde yazdı. Tiplerin çizilişi ve tiyatro üslûbu olarak Gorki, Çehov dramaturjisinin izleyicisidir. Fakat Gorki tiyatrosunun yenilikçiliği, onun oyunlarında ilk kez halk kökenli “olumlu tip”in ve genel olarak halk kökenli insanların sahneye getirilmiş olmasıdır.

Gorki’nin ilk oyunları, Çehov’un oyunlarını yeni bir anlayışla sahneleyerek Rus tiyatrosunda yeni bir aşamayı başlatan Moskova Sanat Tiyatrosu’nda (Stanislavski Tiyatrosu) sahnelendi. Bu oyunların yazılışı, Rus devrim tarihinde önemli bir döneme rastlar, Gorki’nin ilk oyunları (ve genel olarak tüm yaratıcılığı) burjuva ideolojisinin eleştirisine yönelmiştir. Her oyunun sahnelenişi, bu nedenle, o dönemin Rus demokratlarınca coşkunlukla karşılanıyor ve büyük toplumsal önem taşıyordu.

İlk oyunu olan “Küçük Burjuvalar”da Gorki, sadece ataerkil ve tutucu “babalar” ı değil, liberal, bireyci “çocuklar”ı da eleştirmektedir. Bu oyundaki Nil tipiyle ise, hayatı değiştirecek olan yeni devrimci güç, emekçi kökenli savaşçı canlandırılmaktadır. Nil, tarihin yeni kahramanıdır.

Türkçe’ye “Ayak Takımı Arasında” adıyla çevrilen “Dipte” adlı oyununda, toplumun “dibine” fırlatılmış insanlar sahneyi doldurmakta ve sorunlarını gündeme getirmektedirler. Onlar, kapitalist düzenin günahlarının canlı kanıtlarıdırlar. Bu oyundaki Luka tipiyle ise, toplumsal çelişkileri uzlaştırmak isteyen hristiyan insancıllığının sahte içyüzü sergilenmektedir. Aynı yönde bir eleştiri “Küçük Burjuvalar”da da vardır. (Hristiyan insancıllığının kötülüğe iyilikle karşılık verme kuramına karşı, iyiliğe iyilikle, kötülüğe kötülükle karşılık verme kuramı).

Gorki’nin ilk oyunlarını izleyen, 1904-1905 yıllarında yazdığı oyunları, genellikle aydınlar çevresinde geçer, onların halkla ve devrimle ilişkileri konularına yönelik yapıtlardır bunlar. Bir kuşak önceki Rus devrimcileri olan Narodnikler, aydınları, “sınıflar üstü” bir devrimci güç olarak kabul ediyorlardı. Gorki bu oyunlarında, aydınlar arasındaki kesin ayrımlaşmaları ve mücadeleyi yansıtmaktadır. “Yazlıkçılar” da dönek liberaller ve gerçekten demokrat aydınlar karşıtlığı gösterilmektedir. Gerçek demokratlar, halkın özgürlük savaşına etkin olarak katılanlar arasındadır. “Güneşin Çocukları”nda işlenen konu da hemen hemen aynıdır. Bu oyunda. siyasetle ilgili bir aydının burjuva toplumunda bağımsız bilimsel çalışma yapma savının geçersizliği kanıtlanmaktadır. Aynı oyunda, halkın taşıdığı potansiyel güç de duyurulmaktadır. Çalışmalarını bu güçle birleştirmeyen aydın, yenilgiye yazgılıdır. Bu ikinci dönem oyunlarından olan “Barbarlar”da ise, burjuvazinin ahlâksal barbarlığı sergilenmekte, geri kalmış Rus toplumunun kapitalist uygarlık yoluyla değil, devrimci bir toplumsal kurtuluşla yenileneceği inancı yansımaktadır.

1906 yılında yazdığı “Düşmanlar” adlı oyunu, 1905 Rus devriminin bir sonucudur. İşçi sınıfı Rus Tiyatrosu’nda ilk kez bu oyunla, “Sınıf bilinciyle” sahneye çıkmıştır. “Düşmanlar” da Maksim Gorki, işçi sınıfının grev mücadelesinin siyasal bir bilince doğru nasıl geliştiğini, işçiler arasında sosyalist bilincin nasıl yaygınlık kazandığını göstermektedir.

“Sonuncular” da (1908) bir polis devleti olan Çarlık Rusya’sının kaçınılmaz sonu gösterilmekte, “Vassa Jeleznova”da (1910) burjuva toplumunun çürümüşlüğü sergilenmektedir. Oyunlarının siyasal sorunsalının yanısıra, belirttiğimiz gibi Çehov geleneğinin bir izleyicisi olan ve Çehov’a sevgisini her zaman belirten Gorki’nin yapıtlarında, kişisel, psikolojik ayrıntılar ve sorunlar da aynı ölçüde önem taşır. Onun sosyalist gerçekçi anlayışının gücü, bireysel ve toplumsal olan arasında denge kurabilmiş olmasında, tip yaratma ustalığı ve gerçekçiliğiyle toplumsal sorunları ve savaşçı bir duyarlığı ve bilinci birleştirebilmesindedir.

1930 yıllar, Gorki’nin oyun yazarlığında yeni bir yaratıcı yükseliş dönemlidir. Bu yıllarda yazdığı “Yegor Buliçov ve Ötekiler” oyunu ile “Dostigayev ve Ötekiler”, üçlü olarak tasarlanmış bir dizinin ilk iki yapıtıdır. Bu oyunlarla, yine devrim öncesi Rusya’sının çeşitli tipleri getirilmektedir sahneye.

Gorki’nin oyunları Çehov’un oyunlarından, açık, net bir bildiri taşımasıyla ayrılır. Gorki’nin amacı, sergilemekten çok, kanıtlamaktır. Gerek olayların gelişimi ve sonuçları, gerek kahramanların söyledikleriyle belirlenir bu. Çehov’un oyunlarının kahramanları, çözülen burjuva dünyasının temsilcileri olan toprak sahipleri, burjuvalar ve aydınlardır. Bu oyunların başlıca teması, onların çöküntüye uğrayan duygusal dünyaları ve ideolojileridir. İki sınıf arasındaki karşıtlık söz konusu değildir Çehov’un oyunlarında. Kahramanlar olumlu-olumsuz diye ikiye de ayrılmaz. Sadece (Vanya Dayı’nın ilk varyantı olan) “Orman Cini”nde olumlu kahramanın sözü edilebilir. Bu olumlu kahraman da (Hruşçov) yine burjuva çevresinden bir aydındır. Çehov’un iki toplumsal sınıf arasındaki karşıtlığı net olarak koyduğu tek oyunu, “Vişne Bahçesi”dir. Buradaki karşıtlık da, aristokrasi ile küçük burjuvalar arasındadır. Gorki’nin oyunlarında sınıfsal karşıtlıklar, olumlu ve olumsuz kahramanlar olanca keskinliğiyle, polemikçi bir üslûpla konulmuştur. Öte yandan, bu oyunlar, yukarda da değindiğim gibi, ustası Çehov’a özgü psikolojik ayrıntılara inme ve tip çizme ustalıklarını da içerir. Kısaca, Çehov’un oyunlarının atmosferi “duygusal” diye nitelenebilir. Gorki’nin oyunlarında ise “polemikçi” bir atmosfer egemendir. “Duygusal” olduğu noktalarda, özellikle burjuva aydın tiplerin çiziminde, ustası Çehov’un etkisi açıkça duyulanmaktadır. Gorki’nin sahnelenmesinde, kanımca, “polemikçi” üslûba sadık kalınmalı, yazarın sav’ının altı çizilmeli, fakat psikolojik incelikler, duygusal çınıltılar ve Rus edebiyatının tümüne özgü humor (ince ve bazan kaba alay) özellikleri gözden ırak tutulmamalıdır.

“TÜRK TİYATROSU / Tiyatro Dergisi” adlı derginin 1977 tarihli 423. sayısında yayınlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir