Sait Faik ‘in ölümü ve son fotoğrafı – Özdemir Asaf

Sabah erkenden kalkmış, yüzünü yıkarken, birden bir karaciğer kanaması olmuş. Günlerden 9 Mayıs 1954 Pazar.
Sait Faik, 10 Mayıs Pazartesi gece yarısından sonra fenalaşıp 11 Mayıs Salı, sabah üç sularında yaşama gözlerini yummuştur.

*
Kapıcı ile yukarı çıktım, biraz etrafı toparladım.

Şaşkına dönen annesi elindekileri attığı gibi hastaneye koştuğundan darmadağınıktı her yer.

Yazmakta bir sakınca görmüyorum? Lavaboya, oraya buraya sıçramış kanları sildik. Kan bir anda geldiğinden yerleri de temizledik. Yazı masasının üzerini de topladım. Lautreamont?un (Maldoror Şarkıları) kitabını da sildim. O şaşkınlıkla kendini odasına attığından masasının üzeri de dağınıktı. Kısacası, annesinin, gelirse görmeye dayanamayacağı durumu kapıcı ile düzene koyduk. Nitekim hastaneye gittiğimde, bana gizlilikle, evi toparlayıp toparlamadığımı sordu.

Hastane koridorları, odasının önü hareket halindeydi. Öbür koğuşların hemşireleri Sait?i görmeye geliyorlardı. Kendine bakan hemşire öbürlerine anlatmış. Çok şeker bir adam, diyorlardı. Hepsine ayrı ayrı takılmış, şakalar yapmış.

İstanbul tam anlamıyla, hastalığı duyuldukça ayağa kalkmış sayılabilirdi. Ziyaretçiler ardarda geliyor, telefonlar durmadan çalışıyordu. Hastane personeli, biraz da “o adam”ı merak etmekteydi. Böylesi durumlarla çoğu karşılaşmamıştı. Akademisinden, Üniversitesinden, Vilâyeti?nden, Ankara?dan, dört bucaktan herkesi ayağa kaldıran “bu tanımadıkları adam” kimdi?

*

Bilenlere bir şey anlatmanın söz ya da yazı biçemi (üslubu) ile bilmeyenlere anlatmanın biçemi apayrıdır. Ben burada, daha çok o günlerin uzağında olanlar için, bir kişi’nin yaşamından somut bir kesimi aldım.

Söz götürmez sanatçı kişiliği ölümsüzlüğünü sürdürüyor, sürdürecek.

Gene, şimdi genç kuşaklara, yaşayacak Sait Faik’den birkaç anı ileteyim?

Sait Faik’in son fotoğrafı: Emirgan Çay Bahçesi’nde, Nisan 1954 (Özdemir Asaf’ın Albümünden).

*

Hürriyet gazetesine öyküler yazıyor, röportajlar yapıyordu. (Daha önce 7 Gün’de yazmışlığı vardı. “Medâr-ı Mâişet Motoru” ilkin Sedat Simavi’nin 7 Gün’ünde yayınlamıştı.)

Biriken birkaç yazının paralarını almaya gitmiş. Bakmış ki öykülerine beşer lira biçmişler, röportajlarına onar lira. Hışımla Sedat Simavi Bey’e çıkmış, durumu anlatmış:

Galiba muhasebede bir yanlışlık oldu efendim, demiş. Hikâyelerime on lira, röportajlarıma beş lira çıkartılacakken ters hesap yapılmış demiş.

Sedat Bey’in cevabını hayretler içinde anlattı:

Sait Bey, demiş Sedat Simavi. Yanlışlık değil. Hikâye yazmanız için bir külfete, bir masrafa gereksinmeniz yok. Bir kâğıt bir kalem kâfi. Ama röportaj yapmak için, bir yerlere gidiyorsunuz, ne bileyim, vapura, trene falan biniyorsunuz. Yol parası veriyorsunuz, icabında beklemek gerekiyor, bir kahveye falan oturup çay-kahve içiyor, masraf ediyorsunuz.

Sait aklına o güne kadar hiç gelmemiş olan bu düşünce biçimine şaşırmış kalmıştı. Öykülerine bu karşılaştırma ağırına gitmişti. Sanıyorum bundan sonra o işe devam etmedi.

*

Özdemir Asaf, Sait Faik’in Kişiliği ve Son Günleri, Milliyet Sanat Dergisi, Sayı: 323, 14 Mayıs 1979, İstanbul. Sf.14-16.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir