Ethica’nın radikal ifadelerinden biri de “doğanın önceden belirlenmiş bir maksadı yoktur” önermesidir. Spinoza’nın bununla evrenin, kendine has yasalara göre varolsa da (“bütün şeyler ezeli bir doğa zorunluluğundan ve olabilecek en kusursuz biçimde ilerler”), yöneldiği hiçbir özel hedefi olmayışını anlatmak ister.
Peki Spinoza, Tanrı’nın kusursuzluğuna olan inancı ile bu evren için aklında hiçbir maksat taşımadığı düşüncesini nasıl bağdaştırır? Madem Tanrı topyekün güce sahiptirbunun bir hedefe ulaşmasını istemez miydi? Bu noktada Spinoza ustaca bir akıl yürütmeyle karşımıza çıkar ve “şayet Tanrı bir maksat uğruna hareket ederse yoksun olduğu bir şeyi istemek zorundadır” der. O kusursuz olduğu ve kusursuz biçimde kendine yeten olduğundan bu söz konusu değildir.
Spinoza bir yandan da evrenin insan türü için yaratıldığı fikrini yıkmaya çalışırBu ön yargı bizim her şeyi iyi ve kötü, düzen ve kaos, sıcak ve soğuk, güzel ve çirkin diye etiketlemek zorunda olduğumuz anlamına gelirŞayet her şey bir ilahi töz tarafından meydana getirilmişse tabiati gereği iyi olmak zorundadır. Dünyayı tarafından başka bir şekilde yaratılamazdı ve yaratılmış olduklarından başka bir düzen içinde de” diye yazar Spinoza. Doğa olduğundan farklı olsaydı bu, Tanrı’nın doğasının da olduğundan farklı olmasını gerektirirdi. Bu da iki ya da daha fazla tanrının varolması anlamına gelecektir ki böyle bir şey saçma olurdu
İnsanlar “sırf bilgimizdeki bir kusurdan dolayı” şeylerin her iki şekilde de varolabildiklerini algılayabilir diye yazar Spinoza”Nedenlerin düzeni bizden gizlendiği için” her şeyin aslında ya zorunlu ya da imkânsız olduğunu algılayamayız. Bu yüzden de yanlış bir biçimde nedensiz olduğuna inanırız.
Buna karşılık bu söylenenler hiçbir şekilde Leibniz’ in iddia ettiği gibi Tanrı’nın her şeyi “iyi adına” düzenlediği anlamına gelmez. Spinoza bunun Tanrı’nın, evreni kendileri için düzenlemiş olduğuna inanmak isteyen insanların bir ön yargısı olduğunu söyler. Hurafe ve din insanlar, Tanrı’nın zihnini ve şeylerin nihai nedenini okuyabildiklerini hissetsinler ve böylece Tanrı’nın inayetinde kalabilsinler diye ortaya çıktı. Ama bu uğraşı boşuna bir çabadır, gerçekten kavrayabileceğimiz hakikatlerin peşine düşmek daha iyidir. Örneğin, matematik sayesinde insanlık dünyayı anlamlı kılacak “bir başka hakikat standart”ına sahiptir. (Sayfa 332-333)
50 Felsefe Klasiği
Tom Butler-Bowdon
@PegasusYayinevi #spinoza