Etiket: Martin Heidegger

Beden, Zihin ve Hareketin Birliği: Spinoza, Ulus Baker ve Deleuze Üzerine Bir İnceleme

  Birliğin Ontolojik Temelleri Spinoza’nın felsefesi, beden ve zihin arasındaki geleneksel ikiliği reddederek, her ikisini tek bir tözün farklı ifadeleri olarak ele alır. Bu monist bakış, insan varoluşunu birbiriyle çatışan ya da hiyerarşik olarak ayrılmış unsurlar yerine, birbirine içkin bir bütünlük olarak görür. Spinoza için, beden ve zihin aynı gerçekliğin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Antik Yunan Polis Etiği ile Modern Çoğulcu Toplumların Etik Anlayışı Arasında Bir Diyalog

Ortak İyi Arayışı Antik Yunan polis etiği, bireyin değil, topluluğun iyiliğini merkeze alır. Polis, sadece bir şehir-devleti değil, aynı zamanda bir anlam dünyasıdır; yurttaşlar, ortak bir erdem anlayışıyla bir arada tutulur. Platon’un Devlet’inde, adalet, her bireyin kendi rolünü oynayarak toplumu uyum içinde tutmasıdır. Aristoteles ise Nikomakhos’a Etik’te, eudaimonia’yı (mutlu ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Yasakların Ötesinde: Freud, Foucault ve Žižek Üzerine Bir İnceleme

  Toplumsal tabular, insan deneyiminin karmaşık dokusuna işlenmiş derin izlerdir. Freud, Foucault ve Žižek gibi düşünürler, bu yasakların birey ve toplum üzerindeki etkilerini farklı merceklerle ele alır. Freud, tabuların bireysel ruhsal çalkantılara nasıl yol açtığını incelerken, Foucault bunları iktidarın kendini yeniden üreten mekanizmaları olarak görür. Žižek ise semptom kavramıyla bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza ve Deleuze Arasında Bir Gerilim: Rasyonalizm ile Anti-Özcülüğün Çatışması

  Baruch Spinoza’nın rasyonalist etiği ile Gilles Deleuze’ün anti-özcülük yaklaşımı, modern düşüncenin temel sorunsallarına farklı pencerelerden bakar. Spinoza, evrenin akıl yoluyla kavranabilir bir düzen olduğunu savunurken, Deleuze bu düzeni sabit kimliklerden ve özlerden arındırmaya çalışır. Bu iki düşünce sistemi, bireyin varoluşunu, toplumu ve evrenle ilişkisini anlamlandırma biçimlerinde derin bir gerilim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü Üzerine Etik ve Ahlaki İnceleme

Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modernitenin, bürokrasinin ve bireyin toplumsal düzen içindeki yerinin absürtlüğünü sorgulayan bir başyapıttır. Roman, bireyin ahlaki sorumlulukları, adaletin mekanikleşmesi ve özgürlük ile kısıtlamalar arasındaki gerilim üzerinden derin bir etik tartışma sunar. Enstitü’nün Absürtlüğü ve Ahlaki Sorgulama Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nün anlamsız işleyişi, bireylerin ahlaki sorumluluklarını sorgulamalarına bir ayna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arıların Toplumsal Düzeni ve İnsanlığın Yansımaları

Arı Kolonisinin Modeli Arıların kusursuz iş bölümü, hiyerarşik düzeni ve kolektif hedeflere adanmışlığı, insan toplumu için bir düzen modeli olarak düşünülebilir mi? Arılar, kraliçenin liderliğinde, bireysel çıkarları göz ardı ederek koloninin hayatta kalması için çalışır. Bu, insan toplumlarında merkezi planlamaya veya kolektivist ideolojilere ilham verebilir; ancak bireysel özgürlüklerin tamamen yok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumunun Derinlikleri

Dil ve Anlamın Görünür Yüzü Şeffaflık, dilin anlam üretim süreçlerini derinden etkiler; çünkü dil, bir toplumu bir arada tutan en temel araçlardan biridir ve şeffaflık ideali, bu aracı saydamlaştırma vaadiyle ortaya çıkar. Byung-Chul Han’ın şeffaflık kavramı, dilin yalnızca bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda güç ilişkilerinin, ideolojilerin ve toplumsal düzenlemelerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü Üzerine Felsefi ve Kuramsal Bir İnceleme

Enstitü’nün Varoluşsal İkilemi Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, insanlığın ideal bir düzen arayışıyla bu arayışın kırılganlığı arasında salınan bir aynadır. Enstitü, yüzeyde zamanı düzenleme iddiasıyla modernitenin rasyonel hırsını temsil eder; ancak bu iddia, bürokratik bir karikatüre dönüşerek kendi anlamsızlığını ifşa eder. Ütopik bir düzen vaadi, Enstitü’nün kaotik ve absürt

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spinoza, Heidegger ve Deleuze’ün Ontolojik Kavşaklarında Özgürlük, Varlık ve Zamanın Diyalektiği

1. Spinoza’nın Natura Naturans’ı ile Heidegger’in Dasein’ının Ontolojik KarşılaşmasıSpinoza’nın “Deus sive Natura” kavramsallaştırması, Natura naturans (doğuran doğa) ve Natura naturata (doğmuş doğa) ayrımında köklenir. Burada Tanrı, kendisini sürekli üreten ve dönüştüren bir dinamik olarak karşımıza çıkar. Heidegger’in “Varlık ve Zaman”da geliştirdiği Dasein analizi ise, bu panteist bütünlük içinde insanın ontolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Absürdün Estetiği ve Zamanın Tuzakları

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modernist edebiyatın saçmalık, bürokrasi ve insan varoluşunun anlamsızlıkla mücadelesi üzerine kurulu evrensel bir anlatısıdır. Roman, Kafka’nın Davası ya da Camus’nün Yabancısı gibi absürt temaları işlerken, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişin tarihsel ve kültürel kırılmalarını da alegorik bir düzlemde yansıtır. Enstitü, zamanı düzenleme iddiasıyla absürdün estetik bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumu ve Tarihsel Dönüşümleri

Şeffaflık, insanlık tarihinin farklı dönemlerinde hem bir ideal hem de bir tartışma alanı olarak ortaya çıkmıştır. Bilginin, iktidarın ve toplumsal ilişkilerin görünür kılınması çabası, birey ile toplumu, akıl ile otoriteyi, gizlilik ile açıklığı yeniden tanımlayan bir güç olmuştur. Aydınlanma ve Şeffaflığın Kökenleri Aydınlanma, akıl ve bilginin insanlığı özgürleştireceği inancıyla şeffaflığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arıların Simgesel Dünyası

Çalışkanlığın ve Düzenin Temsili Arılar, edebiyat ve sanatta sıklıkla düzen, çalışkanlık ve fedakârlık sembolü olarak yer bulur. Bu sembolizm, arıların doğal davranışlarından kaynaklanır: bir kovanın içinde her bireyin belirli bir rolü vardır ve bu roller, topluluğun hayatta kalması için kusursuz bir iş birliği içinde yürütülür. Arılar, bal üretimi, kovanın bakımı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumu ve Etik Çatışmalar

Şeffaflık, modern dünyanın hem bir ideali hem de bir paradoksu olarak yükseliyor. Her şeyin görünür, erişilebilir ve denetlenebilir olması gerektiği fikri, bireylerden kurumlara kadar her alanda bir talep olarak yankılanıyor. Ancak bu talep, bireyin mahremiyet hakkı, ahlaki sorumlulukların yeniden şekillenmesi ve toplumsal baskının bireyler üzerindeki etkileri gibi derin etik sorular

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arılar: İnsanlığın Doğayla Dansında Kadim Bir Sembol

Arıların Mitolojik ve Ritüel Yansımaları Arılar, insanlık tarihinde yalnızca bal üreticisi olarak değil, aynı zamanda derin anlamlarla yüklü bir sembol olarak yer edinmiştir. Farklı kültürlerde arılar, bereket, topluluk, düzen ve ilahi bağlantının temsilcisi olmuştur. Örneğin, Maya uygarlığında arılar tanrısal bir statüye sahipti çünkü bal, yalnızca besin değil, aynı zamanda ritüellerde

OKUMAK İÇİN TIKLA

İmge, Etkilenim ve Varoluşsal Yansımalar: Deleuze, Baker ve Heidegger Arasında Bir Köprü

Sinema ve İmgenin Hareketi Gilles Deleuze’ün sinema felsefesi, görüntünün zaman ve hareketle olan ilişkisini yeniden düşünmeye davet eder. Deleuze, sinemayı bir düşünce makinesi olarak ele alır; ona göre sinema, yalnızca hikâye anlatmaz, aynı zamanda algıyı ve bilinci yeniden yapılandırır. Cinema 1: Hareket-İmge ve Cinema 2: Zaman-İmge eserlerinde, hareket-imgeler ve zaman-imgeler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Moiralar’ın Yazgısı ve Enstitü’nün Zamanla Savaşı

Moiralar—Klotho, Lachesis ve Atropos—antik Yunan’da insan ömrünü dokuyan, ölçen ve kesen yazgı tanrıçalarıdır. Klotho’nun ipliği yaşamın başlangıcı, Lachesis’in ölçüsü zamanın akışı, Atropos’un makası ise kaçınılmaz sondur. Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde, Enstitü’nün saatleri standartlaştırma çabası, bu mitolojik yazgıya müdahale etme arzusunun modern bir yansımasıdır. Enstitü, saatleri eşitleme iddiasıyla, adeta Moiralar’ın ipliğini yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Arı Kovanı ve İnsanlık: Kolektif Varoluşun Aynasında Bir İnceleme

Arıların dünyası, insan toplumlarının karmaşık yapısını anlamak için eşsiz bir mercek sunar. Arı kolonisi, bireylerin değil bütünün hayatta kalışına adanmış bir düzen sergilerken, insan toplumu bireysellik ve kolektivite arasında sürekli bir gerilim yaşar. Kolektif Bilinç ve Arı Zihni Arıların bireysel bilinçten yoksun, ancak kolektif bir zihin gibi hareket etmesi, Carl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Saatleri Ayarlama Enstitüsü: Zamanın ve Bürokrasinin Kavramsal Haritası

Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, modernleşme sürecinin birey ve toplum üzerindeki etkilerini, zamanın standardize edilmesi ve bürokrasinin mekanik doğası üzerinden inceler. Roman, felsefi, alegorik, sembolik ve tarihsel katmanlarla örülü bir anlatı sunarken, bireysel özgürlük, toplumsal düzen ve rasyonel sistemlerin insan ruhu üzerindeki etkilerini sorgular. Zamanın Standartlaşması ve Bireysel Özgürlük Zaman, Saatleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ulus Baker’in Sinema Merceğinden: Farkın Tekrarı ve Teknolojinin Eleştirisi

Fark ve Tekrarın Sinemadaki Yansıması Gilles Deleuze’ün “fark ve tekrar” kuramı, özünde varlığın sabit bir öze dayanmadığını, aksine sürekli bir oluş süreci içinde farklılaşarak tekrar ettiğini savunur. Bu, Baker’ın sinema ve imge analizlerinde, imgelerin statik anlamlar taşımadığı, her gösterimde yeni bir bağlamda farklılaştığı bir temel oluşturur. Sinema, Deleuze için, zamanın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Martin Heidegger: BENİ FENOMENOLOJİYE GÖTÜREN YOL

Akademik çalışmalarım 1909-1910 kışında Freiburg Üniversitesinde teoloji ile başladı. Fakat teoloji çalışmasının ana yapıtı , her nasılsa müfredat programına dahil edilen felsefe için yine de yeterince zaman bıraktı. Böylece Husserl’in Logical Investigations’larının her iki cildi benim orada bulunduğum ilk sömestreden beri teoloji seminerinde masamın üzerinde durdu. Bu ciltler Üniversite kütüphanesine

OKUMAK İÇİN TIKLA