Etiket: Nöroçeşitlilik

Otizm Terapilerinde Zorlayıcı Yöntemlerin Etik Sınırları

Bireyin Özerkliği ve Onuru Otizm terapilerinde zorlayıcı yöntemler, genellikle bireyin davranışlarını şekillendirmek için dışsal baskılar içerir. Örneğin, Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) gibi yöntemler, ödüllendirme ve cezalandırma mekanizmalarıyla davranış değişikliği hedefler. Ancak, bu tür müdahaleler, bireyin özerkliğine ne ölçüde saygı gösterdiği sorusunu gündeme getirir. Bireyin kendi seçimlerini yapma hakkı, özellikle otizmli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nöroçeşitlilik ve Otizm Müdahalelerine Eleştirel Bir Bakış

Nöroçeşitliliğin Ortaya Çıkışı Nöroçeşitlilik paradigması, 1990’larda Jim Sinclair gibi otizm savunucularının öncülüğünde şekillenmiş bir yaklaşımdır. Bu paradigma, otizm gibi nörolojik farklılıkları bir bozukluk ya da tedavi edilmesi gereken bir durum olarak görmek yerine, insan beyninin doğal bir çeşitliliği olarak tanımlar. Sinclair’in “Don’t Mourn for Us” (Bizim İçin Yas Tutmayın) adlı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Risperidon ve Otizm Tedavisinde Etkinlik ve Etik Sorular

Farmakolojik Müdahalelerin Bilimsel Temeli Risperidon, ikinci nesil antipsikotik bir ilaç olarak, dopamin ve serotonin reseptörleri üzerinde etki gösterir. Otizmde kullanım amacı, genellikle agresyon, öfke nöbetleri, kendine zarar verme ve hiperaktivite gibi ikincil belirtileri yönetmektir. Yapılan klinik çalışmalar, risperidonun bu belirtileri azaltmada etkili olduğunu göstermektedir. Örneğin, 2002 yılında yayımlanan bir çalışma

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mainstream Eğitim Sisteminin Otistik Öğrencileri Dışlama Dinamikleri ve Ivan Illich’in Okulsuz Toplum Eleştirisi

Eğitim Sisteminin Standartlaşmış Yapısı Modern eğitim sistemleri, genellikle homojen bir öğrenme modeli üzerine inşa edilmiştir. Bu model, öğrencilerin aynı müfredatı, aynı hızda ve aynı yöntemlerle öğrenmesini bekler. Ancak otistik bireyler, nörolojik çeşitlilik nedeniyle farklı öğrenme stilleri, duyusal hassasiyetler ve iletişim biçimleri sergiler. Örneğin, otistik öğrenciler genellikle görsel veya dokunsal öğrenme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Spektrumun Ötesinde: Otizm Anlatılarının Görünmez Kıldığı Deneyimler ve Haraway’in Siborg Manifestosu

Spektrum Kavramının Kökenleri ve Sınırları Otizm spektrumu, 20. yüzyılın sonlarında tıbbi ve psikolojik söylemlerde ortaya çıkan bir kavram olarak, otizmi tek bir tanı kategorisi yerine geniş bir yelpaze olarak tanımlar. Bu metafor, bireylerin bilişsel, duygusal ve sosyal işlevlerini bir çizgi üzerinde konumlandırarak çeşitliliği vurgular. Ancak bu yaklaşım, otizmi yalnızca belirli

OKUMAK İÇİN TIKLA

NFT ve Blockchain ile Otistik Bireylerin Yaratıcılığını Ekonomik Değere Dönüştürme Potansiyeli

Yaratıcılığın Dijital Ekonomideki Yeni Yeri Otistik bireylerin yaratıcı potansiyeli, nöroçeşitliliğin sunduğu benzersiz perspektiflerden kaynaklanır. Bu bireyler, görsel sanatlar, müzik, hikâye anlatımı veya dijital tasarım gibi alanlarda alışılmadık yaklaşımlar geliştirebilir. NFT’ler (Non-Fungible Tokens), blockchain teknolojisiyle desteklenen dijital varlıklar olarak, bu yaratıcı çıktıların tokenize edilmesini ve küresel bir pazarda ekonomik değere dönüştürülmesini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm Prenatal Taramasının Etik Sınırları: Lennard Davis’in Öjenik Eleştirileri Çerçevesinde

Bireysel Özerklik ve Bilgilendirilmiş Onam Prenatal tarama, anne babalara fetüsün genetik yapısı hakkında bilgi sunarak, bilinçli kararlar almalarına olanak tanır. Ancak bu süreç, bireysel özerkliğin sınırlarını zorlayabilir. Lennard Davis’in öjenik eleştirileri, bu teknolojinin bireylerin özgür iradesini nasıl etkileyebileceğini sorgular. Davis, prenatal taramaların, toplumsal normların dayattığı “sağlıklı” birey anlayışını pekiştirebileceğini ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otistik Bireylerden Uyum Beklentisi Karşısında Toplumun Esneklik Sorumluluğu

Bu metin, toplumun otistik bireylerden uyum beklentisi ile kendi esneklik kapasitesini bilimsel bir çerçevede ele alıyor. Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireylerin sosyal iletişim, davranışsal örüntüler ve duyusal işlemleme süreçlerinde farklılıklar gösteren nörogelişimsel bir durumdur. Toplum, genellikle nörotipik normlara dayalı bir uyum talep ederken, kendi yapısal ve kültürel esnekliğini nadiren sorgular.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Buzdolabı Anne Mitinin Çöküşü: Otizmin Anlaşılmasında Bilimsel ve İnsani Bir Dönüşüm

Bettelheim’ın “buzdolabı anne” hipotezi, otizmin anne-çocuk ilişkisindeki duygusal soğukluktan kaynaklandığını öne sürerek 20. yüzyılın ortalarında psikanalitik teorinin otizm açıklamalarında önemli bir yer edinmişti. Ancak bu hipotez, bilimsel, toplumsal ve etik eleştirilerin birleşimiyle tamamen terk edildi. Kökenler ve İlk Kabul Bruno Bettelheim, 1960’larda otizmi açıklamak için “buzdolabı anne” kavramını ortaya attığında,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nöroçeşitliliğin Küresel İnsan Hakları Mücadelesine Dönüşüm Potansiyeli

Nöroçeşitlilik hareketi, bireylerin nörolojik farklılıklarını bir hastalık ya da bozukluk olarak görmek yerine, insan çeşitliliğinin doğal bir parçası olarak kabul etmeyi savunan bir yaklaşımdır. Bu hareket, otizm, ADHD, disleksi gibi nörolojik durumları kapsar ve bu bireylerin toplumsal kabulünü, haklarını ve eşitliğini savunur. Acaba bu hareket, gelecekte küresel bir insan hakları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sentetik Biyoloji ile Yeni Bir İnsan Türü Yaratma Potansiyeli

Sentetik Biyolojinin Temel İlkeleri Sentetik biyoloji, biyolojik sistemlerin mühendislik prensipleriyle tasarlanması ve yeniden yapılandırılması disiplinidir. Bu alan, genetik materyali manipüle ederek organizmaların yeni işlevler kazanmasını veya mevcut işlevlerin optimize edilmesini amaçlar. Otistik beyinlerin işleyişini taklit etme fikri, sentetik biyolojinin nöral ağları ve bilişsel süreçleri yeniden oluşturma potansiyeline dayanır. Otizm, nörolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Stem Hücre Tedavileri ve Otizm: Bilimsel Gerçekler ile Umut Arasındaki İnce Çizgi

Stem hücre tedavilerinin otizm spektrum bozukluğu (OSB) tedavisindeki potansiyeli, hem bilimsel hem de toplumsal düzeyde yoğun tartışmalara yol açmaktadır. Bu tedavi yöntemi, yenilikçi bir umut olarak görülürken, aynı zamanda etik, bilimsel ve sosyal boyutlarıyla sorgulanmaktadır. Bilimsel Temeller ve Mevcut Araştırmalar Stem hücre tedavileri, hücrelerin yenilenme ve farklılaşma yeteneklerinden faydalanarak çeşitli

OKUMAK İÇİN TIKLA

ABA Terapisinin Özerklik Eleştirisi ve Foucault’nun Biyopolitika Çerçevesi

Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) terapisi, otistik bireylerin davranışlarını düzenlemeyi amaçlayan bir yöntem olarak uzun süredir tartışma konusu olmuştur. Özellikle özerklik ihlali eleştirileri, bu yöntemin etik boyutlarını sorgulamaya yöneltmiştir. Michel Foucault’nun biyopolitika kavramı, bu eleştirileri anlamak için güçlü bir kuramsal çerçeve sunar; bireylerin bedenleri ve davranışları üzerindeki denetim mekanizmalarını tarihsel ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm Terapileri ve Kapitalist Sistemin Verimlilik Arayışı

Otizm terapilerinin, kapitalist sistemin “verimli birey” yaratma çabası olup olmadığı sorusu, birey-toplum ilişkisi, biyopolitik kontrol mekanizmaları ve insan varoluşunun anlamı üzerine derin bir sorgulamayı gerektirir. Bu metin, otizm terapilerinin tarihsel, sosyolojik, etik, antropolojik, dilbilimsel, sanatsal ve gelecek odaklı boyutlarını inceleyerek, bu terapilerin bireyi toplumsal ve ekonomik düzene entegre etme amacı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rett Sendromu ve OSB Ayrımı: Genetik ve Epigenetik Temellerin Derinlemesine İncelenmesi

Genetik Kökenlerin Belirleyici Rolü Rett sendromu, X kromozomunda bulunan metilsitozin bağlayıcı protein 2 (MECP2) genindeki mutasyonlardan kaynaklanan, genellikle kız çocuklarında görülen nadir bir nörogelişimsel bozukluktur. Bu gen, DNA metilasyonunu düzenleyen ve gen ekspresyonunu kontrol eden bir protein üretir. MECP2 mutasyonları, nöronal gelişimde ve sinaptik fonksiyonlarda kritik bozulmalara yol açar, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm Spektrumunda İşlevsellik Ayrımının Sorunları

“Yüksek işlevli otizm” ve “düşük işlevli otizm” terimleri, otizm spektrum bozukluğunu (OSB) sınıflandırmak için sıkça kullanılan ancak bir o kadar da tartışmalı kavramlardır. Bu ayrım, bireylerin bilişsel, sosyal ve günlük yaşam becerilerine dayalı bir hiyerarşi oluşturmayı amaçlasa da, hem bilimsel hem de toplumsal düzeyde ciddi sorunlar doğurur. Bu metin, söz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yabancılaşmanın Gölgesinde Otistik Deneyim: Kimlik, Emek ve İlişkilerin Sınıfsal Boyutu

Karl Marx’ın “yabancılaşma” teorisi üzerinden, otistik bir bireyin kapitalist sistemde yaşadığı deneyimleri anlamaya çalışacağız. Yabancılaşma, sadece işçilerin fabrikadaki durumu değil, modern insanın ruhunu derinden etkileyen evrensel bir sorundur; otistik bireyler içinse bu sorun, çoğu zaman katmerlenerek yaşanır. Giriş Marx’a göre yabancılaşma, insanın kendi emeğine, ürettiği ürüne, kendi doğasına (tür-özüne) ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nöroçeşitlilik ve Üretkenlik Miti: Kapitalizm Bedenimizi ve Zihnimizi Nasıl Standartlaştırır?

İlk yazımızda, otizme “hastalık” demenin ya da “sendrom” olarak etiketlemenin, aslında kapitalist ideolojinin insanı nasıl tanımladığıyla ilgili olduğunu konuşmuştuk. Şimdi ise konuyu biraz daha gündelik hayattan örneklerle, daha yakından inceleyelim: Kapitalizm, bedenimizi ve zihnimizi neden bu kadar standartlaştırmaya çalışıyor ve farklı olana neden “problem” gözüyle bakıyor? Giriş Bir düşünün: Bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm: “Hastalık” mı, “Sendrom” mu, Yoksa “Nörolojik Bir Farklılık” mı? – Kapitalist Tahakküm ve Kimlik Mücadelesi

Bir psikoterapist olarak, otizm alanındaki “sendrom,” “hastalık” ve “nörolojik bir farklılık” kavgasını, terminoloji etrafındaki tartışma olarak ele alan, oldukça yüzeysel açıklamalarla geçiştirilen, sıradan bir ele alış, tek düze bir açıklama ve terminoloji kavgası olarak ele alındığını gördüm. Halbuki konuyu derinlemesine ele almak istediğimde burada olup biteni sadece kelimelerden ibaret değil;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Normallik İmparatorluğu

“Normallik İmparatorluğu” (Empire of Normality) olarak adlandırılan kavram, Robert Chapman’ın eserinde, “normal” ve “anormal” arasındaki kavganın sadece yüzeysel bir tıbbi veya bilimsel tanımlama olmadığını, aksine kapitalist tahakkümün derinliklerine işlemiş, tarihsel, ekonomik, sosyal ve ideolojik bir aygıt olduğunu ortaya koyar. Bu kavganın derinliği, aşağıdaki unsurlarla açıklanır: Bu nedenle, “normal ve anormal”

OKUMAK İÇİN TIKLA