Etiket: psikoloji

The Great Gatsby’de Yansıtma: Karakterlerin İç Dünyasının Dışa Vurumu

Gatsby’nin İdealize Edilmiş Aşkı Jay Gatsby, romanın merkezinde yer alan ve yansıtma mekanizmasının en belirgin örneklerini sergileyen karakterdir. Gatsby, Daisy Buchanan’ı yalnızca bir birey olarak değil, aynı zamanda kendi hayallerinin, özlemlerinin ve geçmişine dair idealize edilmiş bir anının temsilcisi olarak görür. Onun Daisy’ye duyduğu tutku, kendi eksikliklerini ve toplumsal statüye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Arzu Kavramı ve Lolita’daki Humbert Humbert’in Motivasyonu

Jacques Lacan’ın Arzu Anlayışı Jacques Lacan’ın arzu kavramı, insan bilincinin ve davranışlarının temel bir yönünü açıklamak için geliştirdiği en önemli kavramlardan biridir. Arzu, Lacan’ın düşüncesinde, yalnızca biyolojik bir ihtiyaç ya da basit bir istek değildir; aksine, özne ile öteki arasındaki karmaşık bir ilişki ağıdır. Lacan’a göre arzu, her zaman bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Türkiye’de Kadın Cinayetleri: Jung’un Arketipleri, Toplumsal, Bireysel ve Politik Etkenler

Kadın Cinayetlerinin Toplumsal Boyutları Türkiye’de kadın cinayetleri, yalnızca bireysel bir suç olmaktan öte, derin toplumsal dinamiklerin bir yansımasıdır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2022 verilerine göre, o yıl 334 kadın cinayeti işlenmiş, bu cinayetlerin %60’ından fazlası eş, eski eş veya partner tarafından gerçekleştirilmiştir. 2023 yılında ise bu sayı, resmi olmayan kaynaklara

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’un Psikoseksüel Gelişim Aşamalarının Yetişkin Kişiliğine Etkileri

Freud’un psikoseksüel gelişim teorisi, bireyin çocukluk dönemindeki deneyimlerinin yetişkinlikteki kişilik özelliklerini şekillendirmede önemli bir rol oynadığını öne sürer. Bu teori, insan gelişimini oral, anal, fallik, latent ve genital olmak üzere beş aşamaya ayırır ve her bir aşamanın bireyin duygusal, sosyal ve bilişsel yapısını etkilediğini savunur. Ancak, bu aşamaların yetişkin kişiliğini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kierkegaard’ın Aşk ve İnanç Anlayışının Bireysel Duygusal Bağlılık Üzerindeki Etkisi

Bireysel Varoluş ve Öznellik Kierkegaard’ın felsefesi, bireyin öznel deneyimini merkeze alır. Aşk ve inanç, onun düşüncesinde, bireyin kendi varoluşsal gerçekliğiyle yüzleştiği alanlar olarak öne çıkar. Aşk, bireyin bir başkasına yönelik derin bir bağlılık hissetmesini sağlarken, inanç, bireyin mutlak bir varlığa ya da ilahi bir güce yönelmesini içerir. Her iki kavram

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aristoteles’in Telos Kavramı ve Modern Bilim: Uyum mu, Çelişki mi?

Telos Kavramının Felsefi Temelleri Aristoteles’in teleolojisi, her varlığın bir “telos” yani nihai amacı veya gerçekleşmesi gereken bir potansiyeli olduğu fikrine dayanır. Ona göre, bir meşe palamudunun telosu meşe ağacı olmak, bir insanın telosu ise akıl yoluyla erdemli bir yaşam sürmektir. Bu yaklaşım, evrendeki düzenin ve hareketin bir amaca yönelik olduğunu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud’un Bilinçdışı ve Heathcliff’in İçsel Çatışmaları, Kurtz’un Kimlik Kaybı

Bilinçdışının Gücü ve Kimlik İnşası Freud’un psikanalitik kuramı, insan bilincinin derinliklerinde yatan bilinçdışının, bireyin kimlik oluşumunda belirleyici bir rol oynadığını öne sürer. Bilinçdışı, bastırılmış arzular, korkular ve çatışmaların saklandığı bir alan olarak, bireyin davranışlarını ve kararlarını şekillendirir. Roman kahramanlarının kimlik gelişiminde bu kavram, özellikle içsel çatışmaların ve dış dünyaya yansıyan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Psikoloji, Fizik Gibi Olmalı mı?

Bilimsel Geleceğe Doğru Bir Yol Arayışı 2009 yılında Amerikan Psikoloji Derneği’nin (APA) düzenlediği “Psikoloji Uygulamalarının Geleceği: Değişim İçin İşbirliği” başlıklı zirvede dikkat çekici bir öneri ortaya atıldı: Psikoloji, tıpkı fizik gibi “sert bilim” olarak kabul edilmeli. Peki ama bu neden bu kadar önemli? Ve nasıl mümkün olabilir? Psikolojinin Bilim Olarak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Priam’ın Kederi ve Truva’nın Yıkıntıları

Priam’ın Kederinin Psikolojik Boyutları Priam’ın, Homeros’un İlyada’sında bir baba ve kral olarak yaşadığı kayıplar, insan ruhunun derinliklerinde yankılanan bir kederi ortaya koyar. Oğlu Hektor’un ölümü, Priam’ı yalnızca bir ebeveyn olarak değil, aynı zamanda bir toplumun lideri olarak derinden sarsar. Bu keder, bireysel ve kolektif kayıpların iç içe geçtiği bir duygusal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Césaire’in Sömürgecilik Üzerine Söylev Eseri ve Fanon’un Teorileriyle İlişkisi: Direniş Estetiğinin Kökenleri

Sömürgecilik Karşıtlığının Kavramsal Temelleri Césaire’in Sömürgecilik Üzerine Söylev eseri, sömürgeciliğin sistematik bir eleştirisini sunar ve bu eleştiri, Fanon’un sömürgeleştirilmiş insanın psikolojik durumuna dair teorileriyle doğrudan bağlantılıdır. Césaire, sömürgeciliği yalnızca ekonomik ve siyasi bir sömürü sistemi olarak değil, aynı zamanda insanlık onurunu yok eden bir mekanizma olarak tanımlar. Bu bakış açısı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanat Terapisi ve Ütopya Tasvirlerinin Psikolojik ve Estetik Dinamikleri

Bilinçdışına Erişim Mekanizmaları Sanat terapisi, bireylerin bilinçdışı süreçlere erişimini kolaylaştırmak için yaratıcı ifadeyi kullanır. Travma sonrası bireylerde, dil genellikle duygusal deneyimlerin karmaşıklığını ifade etmekte yetersiz kalır. Sanat, görsel imgeler, renkler ve formlar aracılığıyla, sözel iletişimin ulaşamadığı duygusal ve bilişsel katmanları açığa çıkarır. Örneğin, çizim veya heykel gibi somut yaratım süreçleri,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kafka’nın Açlık Sanatçısı ve Adorno’nun Özerk Sanat Kavramı Üzerine Bir Analiz

Kafka’nın Bir Açlık Sanatçısı adlı eseri, sanat ve toplum arasındaki gerilimleri, bireyin yalnızlığını ve modern sanatçının varoluşsal krizlerini derinlemesine ele alan bir metindir. Bu çalışma, eseri Adorno’nun özerk sanat teorisiyle ilişkilendirerek, açlık sanatçısının yalnızlığını modern sanatçının karşılaştığı anlam arayışı, yabancılaşma ve toplumsal kabulle bağdaştırır. Sanat ve Toplum Arasındaki Çatışmanın Kuramsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Empati ve Sempati: Çatışma Çözümünde İnsan İlişkilerinin Dinamikleri

Giriş: Duygusal Bağlantıların İnsan İlişkilerindeki Yeri İnsan ilişkilerinde duygusal bağlantılar, bireyler arasındaki etkileşimlerin temelini oluşturur. Empati ve sempati, bu bağlantıların en önemli unsurları arasında yer alır ve bireyler arası çatışmaların çözümünde kritik roller üstlenir. Empati, bir başkasının duygularını ve bakış açısını anlamaya çalışarak onun deneyimlerini içselleştirme yeteneğidir. Sempati ise bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Antik Yunan Toplumunda Triton’un Denizlerin Koruyucusu Algısına Etkisi

Antik Yunan mitolojisinde Triton, denizlerin güçlü ve karmaşık bir figürü olarak ortaya çıkar. Poseidon’un oğlu ve deniz tanrılarının bir temsilcisi olarak, Triton hem doğanın kudretini hem de insanlığın denizle olan ilişkisini şekillendiren bir sembol olmuştur. Bu metin, Triton’un Antik Yunan toplumunda denizlerin koruyucusu algısını nasıl etkilediğini farklı açılardan değerlendirir. 1.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çocuğun Özsaygısını Güçlendiren Övgü: Başarıyı Kutlamanın Çok Yönlü Yolları

Çocukların özsaygılarının ebeveyn övgüleriyle güçlendiği, psikoloji ve pedagoji alanındaki araştırmalarla desteklenen bir gerçektir. Özsaygı, bireyin kendi değerine duyduğu inanç ve bu inancın yaşam boyu şekillenmesi, özellikle çocukluk döneminde ebeveynlerin tutumlarına bağlıdır. Bu metin, çocukların başarılarını kutlamanın farklı boyutlarını, bilimsel, sosyolojik, etik, antropolojik ve dilbilimsel açılardan derinlemesine ele alıyor. Çocukların başarılarını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eris’in Antik Yunan Kültüründe Çatışma ve Rekabetin Temsili Olarak Rolü

Eris, Antik Yunan mitolojisinde kaos ve uyumsuzluk tanrıçası olarak bilinir. Çatışma ve rekabetin sembolü olan Eris, Yunan toplumunun sosyal, kültürel ve felsefi dinamiklerini anlamada önemli bir figürdür. Eris’in Kavram Olarak Tanımlanması Eris, Antik Yunan mitolojisinde uyumsuzluk ve çekişme tanrıçası olarak tanımlanır. İsim olarak “eris” kelimesi, hem bireysel hem de toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Roman Kahramanlarının Kimlik İnşası ve Jung’un Arketipleri Üzerine Bir İnceleme

Kimliğin Derinliklerindeki Çatışma Carl Gustav Jung’un analitik psikoloji çerçevesinde geliştirdiği arketipler, insan bilincinin ve bilinçdışının evrensel sembollerini ifade eder. Bu bağlamda, gölge arketipi, bireyin bastırılmış yönlerini, gizli arzularını ve toplumsal olarak kabul edilemez bulduğu özelliklerini temsil eder. Charlotte Brontë’nin Jane Eyre adlı eserinde Jane’in, Robert Louis Stevenson’ın Dr. Jekyll ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jungyen Yaklaşımın Çok Yönlü İncelemesi

İnsanlığın Ortak Hafızası Carl Gustav Jung’un geliştirdiği analitik psikoloji, insan bilincinin derinliklerinde yatan ortak bir hafızayı, yani kolektif bilinçdışını merkeze alır. Bu alan, bireylerin kişisel deneyimlerinden bağımsız olarak, insanlığın tarih boyunca biriktirdiği evrensel imgeler ve motiflerle doludur. Arketipler, bu ortak hafızanın yapı taşlarıdır; kahraman, bilge, anne veya gölge gibi figürler,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sanatın Çok Yüzlü Doğası

Sanat, insanlığın varoluşsal arayışlarının hem aynası hem de sorgulayıcısıdır. Adorno, Bukowski ve Barthes’ın sanat anlayışları, bu arayışların farklı yansımalarını sunar: Eleştirel bir duruş, otantik bir ifade ve okurun yeniden yaratım gücü. Bu üç düşünür, sanatın ne olması gerektiği sorusuna yanıt ararken, insan deneyiminin sınırlarını zorlar. Adorno’nun eleştirel yaklaşımı, sanatı toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlık ile Doğa Arasında: Heidegger ve Spinoza’nın Karşılaşması

Heidegger’in “Varlık” sorusu ile Spinoza’nın “Deus sive Natura” anlayışı, felsefi düşüncenin temel sorularından birine, varlığın anlamına ve insanlığın evrendeki yerine dair iki farklı yaklaşımı temsil eder. Bu iki düşünce sistemi, ontolojik, etik, antropolojik ve dilbilimsel düzlemlerde birbiriyle çatışır ve zaman zaman örtüşür. Heidegger, varlığın kendisini sorgularken, insan varoluşunun geçiciliği ve

OKUMAK İÇİN TIKLA