Etiket: Soren Kierkegaard

Varlığın Kıyısında: Öznellik, Güç ve Doğa

Kierkegaard’ın Öznelliği: Varoluşun İçsel Çığlığı Søren Kierkegaard, öznelliği insanın varoluşsal hakikatinin merkezi olarak görür. Ona göre öznellik, bireyin kendi varlığını sorguladığı, Tanrı’yla ve kendisiyle yüzleştiği bir alandır. Bu, soyut bir kavram değil, insanın kaygı ve umutsuzlukla yoğrulmuş somut deneyimidir. Kierkegaard için öznellik, evrensel doğruların ötesine geçer; çünkü hakikat, bireyin kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öfkenin Mitik ve Felsefi Sahnesi

Homeros’un İlyada destanında Akhilleus’un öfkesi, yalnızca bireysel bir duygu patlaması değil, insan doğasının kaotik ve çelişkili derinliklerine açılan bir kapıdır. Nietzsche’nin Apolloncu ve Dionysosçu kavramları, bu öfkeyi anlamak için güçlü bir felsefi çerçeve sunar. Apolloncu, düzeni, aklı ve biçimlendirilmiş estetiği temsil ederken; Dionysosçu, kaosu, tutkuyu ve sınırların ötesine taşan coşkuyu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kronos ve Hegel’in Tarih Felsefesi Üzerine Bir İnceleme

Kronos’un çocuklarını yutması, Yunan mitolojisinin en çarpıcı imgelerinden biri olarak, yalnızca bir tanrının otorite hırsını değil, aynı zamanda zamanın ve tarihin doğasına dair derin bir sembolizmi barındırır. Hegel’in diyalektik tarih anlayışı, insanlığın özgürlük bilincinin zaman içinde evrilmesini bir çatışma ve sentez süreci olarak ele alır. Bu iki anlatı—mitolojik ve felsefi—birbirine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Søren Kierkegaard, Michel Foucault, Jacques Lacan, Sigmund Freud ve Erich Fromm’un İktidara Bakış Açıları,

Søren Kierkegaard, Michel Foucault, Jacques Lacan, Sigmund Freud ve Erich Fromm’un iktidara bakış açıları, her bir düşünürün felsefi ve psikolojik çerçevesine göre şekillenmiştir. İşte bu beş düşünürün iktidar kavramına dair görüşleri: Her bir düşünür, iktidar kavramını kendi teorik çerçevesi içinde ele alır ve bu, onların iktidarın doğası ve insan deneyimi

OKUMAK İÇİN TIKLA

SØREN KIERKEGAARD: UMUTSUZLUK ÖLÜMCÜL BiR HASTALIKTIR.

UMUTSUZLUK ÖLÜMCÜL BiR HASTALIKTIR. I. Tinin Ve Ben’in Hastalığı Olarak Ele Alman Umutsuzluk Böylece Üç Farklı Görünüm Sunabilir: Bir Ben’i Olduğunun Farkında” Olmayan Umutsuz Kişi (Bu, Gerçek Bir Umutsuzluk Değildir); Kendisi Olmak İstemeyen Umutsuz Kişi Ve Kendisi Olmak İsteyen Umutsuz Kişi . İnsan tindir. Ama tin nedir? Tin ben’dir. Ama

OKUMAK İÇİN TIKLA

SØREN KIERKEGAARD: Tanrı’ya karşı mutlak bir görev var mıdır?

PROBLEM II -Tanrı’ya karşı mutlak bir görev var mıdır? Etik evrenseldir ve aynı zamanda kutsaldır da. Bu nedenle bütün görevlerin sonuçta Tanrı’ya karşı görevler olduğunu söylemek doğrudur. Ancak söylenecek daha fazla bir şey yoksa, bu fiilen benim Tanrı’ya karşı hiç görevim olmadığı anlamına gelir. Görev Tanrı’ya atfedilmekle Tanrı’ya karşı bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

SØREN KIERKEGAARD: Etik olanın teleolojik olarak askıya alınması diye bir şey var mıdır?

PROBLEM I -Etik olanın teleolojik olarak askıya alınması diye bir şey var mıdır? Etik olan evrenseldir ve evrensel olduğu için herkes için geçerlidir, başka bir ifadeyle her an için geçerlidir. Kendi içinde içseldir, kendi dışında hiçbir şeyi yani telos’u (amaç, maksat) yoktur; ancak o dışarıdaki her şeyin telos’udur. Ve içi

OKUMAK İÇİN TIKLA

SØREN KIERKEGAARD: İBRAHİM’İ ÖVME SÖYLEVİ

İBRAHİM’İ ÖVME SÖYLEVİ Eğer insanda ebedî bir bilinç yoksa, eğer her şeyin dibinde yalnızca vahşî bir kargaşa, karanlık tutkularda şekil değiştirerek yüce ya da önemsiz her şeyi üreten bir güç varsa; eğer her şeyin altında akıl sır ermez, doymak bilmez gizli bir boşluk yatıyorsa, yaşam umutsuzluktan başka ne olacaktır? Eğer

OKUMAK İÇİN TIKLA

İroni Kavramı – Sokrates’e Yoğun Göndermelerle – Soren Kierkegaard

Kierkegaard zihinsel ve sanatsal gelişimi sürecinde önceleri Alman romantizminin etkisi altındaydı. Kendini, geleneklerin zihinsel gelişimini sınırlamasına izin vermeyen yaratıcı bir birey olarak tanımlıyordu. Bu başkaldırının ana motifini ise ironi kavramı oluşturuyor ve böylece ironi genel bir zihinsel ilke düzeyine yükseltiliyordu. Bunun üzerine Kierkegaard, ironiyi zihinsel faaliyet için önemli bir ilke

OKUMAK İÇİN TIKLA