Etiket: Yabancılaşma

Sınıf Mücadelesinin Edebi Temsilleri: Nazım Hikmet ve Hakan Günday Üzerinden Althusserci Bir Okuma

Nazım Hikmet’in İnsan Manzaralarında Toplumsal Gerçeklik Nazım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları, 1939’da yazılmaya başlanan ve 1960’larda yayımlanan, 17 bin mısradan oluşan epik bir eserdir. Eser, İkinci Meşrutiyet’ten II. Dünya Savaşı’na uzanan dönemde Türkiye’nin toplumsal tarihini, işçi sınıfı, köylüler ve mahkumlar gibi sıradan insanların perspektifinden anlatır. Althusser’in İDA teorisi, bu eserdeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aslı Erdoğan, Kırmızı Pelerinli Kent: Bireyin Yalnızlığının Evrensel Yankıları

Yabancılaşmanın İnsan Doğasındaki İzleri Bireyin yalnızlığı, eserde yabancılaşma temasıyla güçlü bir şekilde işlenir. Özgür, İstanbul’dan Rio’ya uzanan yolculuğunda, yalnızca fiziksel bir sürgün değil, aynı zamanda kendinden ve çevresinden kopuşun derin bir biçimini yaşar. Bu yabancılaşma, bireyin toplumla, kültürle ve hatta kendi benliğiyle olan bağlarının kopmasıyla ortaya çıkar. Rio’nun kaotik sokakları,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yakup Kadri, Yaban: Ahmet Celal ve Neriman’ın Yabancılaşma Deneyimleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Ahmet Celal’in Köylülere Yabancılaşması ve Kültürel Hegemonya Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban romanında Ahmet Celal, Osmanlı’nın son dönemlerinde eğitimli, şehirli bir subay olarak Anadolu’nun kırsal bir köyüne sürgün edilir. Bu süreçte köylülere duyduğu yabancılaşma, Antonio Gramsci’nin kültürel hegemonya teorisiyle açıklanabilir. Gramsci’ye göre, egemen sınıf, kendi dünya görüşünü ve değerlerini toplum遵. Ahmet

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gogol’un Palto Eserinde Akakiy Akakiyeviç’in Trajedisi ve Marx’ın Yabancılaşma Kavramı Arasındaki Bağlantı Nasıldır?

Bireyin Toplumsal Yapı Karşısındaki Çaresizliği Akakiy Akakiyeviç’in trajedisi, 19. yüzyıl Rus toplumunun katı bürokratik düzeninde bireyin kimlik ve özerklik kaybını yansıtır. Marx’ın yabancılaşma kavramı, bireyin emeğinin ürününe, üretim sürecine, kendi özüne ve diğer insanlara yabancılaşmasını ifade eder. Akakiy, bir kâtip olarak, düşük statülü bir memur konumunda, monoton bir iş döngüsüne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kinyas ve Kayra’da Nihilizmin Boşluk Duygusu ve Küresel Şehirlerin Kaotik Yansıması

Nihilizmin Kinyas Üzerindeki Yansımaları Kinyas karakteri, nihilizmin insan bilincindeki etkilerini temsil eden bir figür olarak ortaya çıkar. Nihilizm, yaşamın anlamdan yoksun olduğunu savunan bir felsefi duruş olarak, Kinyas’ın iç dünyasında derin bir boşluk duygusu yaratır. Bu boşluk, onun anlam arayışını terk etmesi ve varoluşsal bir kayıtsızlıkla hareket etmesiyle belirginleşir. Kinyas,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Ayna Evresi ve Benlik Algısının Oluşumu

Çocuğun Kendini Tanıma Süreci Ayna evresi, genellikle 6 ila 18 ay arasında gerçekleşir ve çocuğun kendi yansımasını bir aynada veya benzer bir yansıtıcı yüzeyde fark etmesiyle başlar. Lacan’a göre bu evre, çocuğun kendi bedenini bir bütün olarak algılamaya başladığı ilk andır. Bu dönemde çocuk, daha önce parçalı ve dağınık bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kafka’nın Açlık Sanatçısı ve Adorno’nun Özerk Sanat Kavramı Üzerine Bir Analiz

Kafka’nın Bir Açlık Sanatçısı adlı eseri, sanat ve toplum arasındaki gerilimleri, bireyin yalnızlığını ve modern sanatçının varoluşsal krizlerini derinlemesine ele alan bir metindir. Bu çalışma, eseri Adorno’nun özerk sanat teorisiyle ilişkilendirerek, açlık sanatçısının yalnızlığını modern sanatçının karşılaştığı anlam arayışı, yabancılaşma ve toplumsal kabulle bağdaştırır. Sanat ve Toplum Arasındaki Çatışmanın Kuramsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Raif Efendi’nin Yalnızlığı ve Modernite Eleştirisi

Raif Efendi’nin İçsel Çöldeki Yürüyüşü Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna romanındaki Raif Efendi, modern bireyin yalnızlığını çarpıcı bir şekilde yansıtan bir karakterdir. Onun iç dünyası, yalnızlığın yalnızca sosyal bir durum olmadığını, aynı zamanda varoluşsal bir mesele olduğunu ortaya koyar. Albert Camus’nün absürd felsefesi, insanın evrendeki anlamsızlıkla yüzleşme çabasını temel alır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

İstanbul’un Otomobil Rüyasında Cassandra’nın Kehanetleri: Sevim Burak’ın Ford Mach I’inde Uyarı ve Gerçeküstü

Anlatıcının Kehanetçi Kimliği Sevim Burak’ın Ford Mach I adlı eserinde anlatıcı, Yunan mitolojisindeki Cassandra figürüyle çarpıcı bir benzerlik sergiler. Cassandra, kehanetleriyle tanınan, ancak bu kehanetlere kimsenin inanmaması lanetiyle yaşayan bir karakterdir. Burak’ın anlatıcısı da, toplumsal dönüşümün ve kentleşmenin kaotik dalgaları karşısında bir uyarıcı rolü üstlenir. Bu rol, anlatıcının İstanbul’un 1970’lerindeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Marx’ın Yabancılaşma Teorisi ve Gig Ekonomisi: Foucault’nun Öznel Deneyimiyle Bir Kesişim

Bu metin, Karl Marx’ın yabancılaşma teorisini günümüz gig ekonomisi bağlamında değerlendirirken, Michel Foucault’nun öznel deneyim kavramıyla nasıl birleştirilebileceğini çeşitli boyutlarıyla ele alıyor. Gig ekonomisi, kuryelik, freelance çalışma ve platform temelli iş modelleriyle modern çalışma düzenini şekillendirirken, bireylerin emek süreçlerindeki deneyimleri karmaşık bir yapı sergiler. Marx’ın yabancılaşma kavramı, işçinin emeğine, ürüne,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Quasimodo’nun Ötekiliği: Kristeva’nın Yabancılaşma Kavramı ve 19. Yüzyıl Fransız Toplumunun Önyargıları

Bu metin, Victor Hugo’nun Notre-Dame’ın Kamburu eserindeki ötekilik temasını, Julia Kristeva’nın yabancılaşma kavramı çerçevesinde analiz ederek Quasimodo’nun trajedisinin 19. yüzyıl Fransız toplumunun toplumsal önyargılarını nasıl yansıttığını ele alıyor. Ötekiliğin Kuramsal Çerçevesi Quasimodo’nun fiziksel deformasyonu ve toplumsal dışlanmışlığı, ötekilik kavramının bireysel ve kolektif düzeyde nasıl işlediğini gösterir. Kristeva’nın yabancılaşma teorisi, ötekinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Mutlu Olduğumu Duymak Güzel”: Roy Andersson’ın Neoliberal İyimserlik Eleştirisi

Roy Andersson’ın A Pigeon Sat on a Branch Reflecting on Existence filminde tekrarlanan “Mutlu olduğumu duymak güzel” repliği, neoliberal iyimserliğin ironik bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Bu replik, filmin absürt ve minimalist estetiği içinde, modern toplumun bireysel mutluluk takıntısını ve bu takıntının altında yatan toplumsal dinamikleri sorgular. Andersson’ın sineması, insan varoluşunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zenginlerin Sınıf Bilinci ve “Kim Kimi Kandırıyor?”: Tarihsel Örneklerle Bir Sorgulama

Karl Marx, sınıf bilincini genellikle ezilenlerin, yani işçi sınıfının kendi sömürülerinin farkına varması ve kolektif eyleme geçmesiyle ilişkilendirmiştir. Ancak Marxistler, sadece proletaryanın değil, egemen sınıfların da derin bir sınıf bilincine sahip olduğunu ve bunu kendi ayrıcalıklarını korumak için ustaca kullandığını savunurlar. Peki, tarih bize bu konuda ne söylüyor? Ve bu “sınıf bilinci” savaşında, kim kimi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı’nda Prometheus Arketipi ve Nihilizmin İsyanı: Kafkasya’nın Vahşi Atmosferiyle Bağlantısı

Nihilizmin Felsefi Kökenleri ve Peçorin’in Prometheusçu DuruşuLermontov’un Zamanımızın Bir Kahramanı adlı eserinde, başkarakter Peçorin, nihilist bir duruş sergileyerek varoluşsal bir isyanın temsilcisi haline gelir. Nihilizm, geleneksel ahlaki ve toplumsal değerlerin reddi olarak, Peçorin’in iç dünyasında Prometheus arketipiyle kesişir. Prometheus, mitolojide tanrılara karşı gelerek insanlığa ateşi bahşeden ve bu uğurda cezalandırılan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Joyce’un Dublinliler’inde Gündelik Yaşam ve Modern Bireyin Varoluşsal Krizi

Gündelik Yaşamın Tekdüze Gerçekliği James Joyce’un Dublinliler adlı eserinde, Dublin’in sıradan insanlarının gündelik yaşamları, modern şehir yaşamının monotonluğu ve bireysel yabancılaşması üzerine derin bir sorgulama sunar. Georg Simmel’in modern yaşamın monotonluğu kavramı, şehir hayatının mekanik ritimlerinin bireyi nasıl bir tekdüzeliğe hapsettiğini ele alır. Joyce’un öykülerinde, karakterlerin günlük rutinleri, toplumsal beklentiler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bihruz Bey ve Fanon’un Kimlik Bunalımı: Karşılaştırmalı Bir İnceleme

Bihruz Bey’in Kimlik Arayışı Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası romanında Bihruz Bey, Tanzimat dönemi Osmanlı toplumunda Batı’ya öykünen bir karakter olarak öne çıkar. Zengin bir paşa oğlu olan Bihruz, yarım yamalak eğitimi ve yüzeysel Fransızca bilgisiyle, kendisini Batılı bir aristokrat olarak konumlandırmaya çalışır. Onun kimlik arayışı, lüks arabası, şık kıyafetleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplumsal Kopuşun İki Yüzü: Yabancılaşma ve Anomi

Karl Marx’ın “yabancılaşma” ve Émile Durkheim’ın “anomi” kavramları, modern toplumlardaki birey-toplum ilişkisinin kırılganlığını ele alan iki temel kavramdır. Her iki kavram da, sanayi devrimi sonrası toplumsal dönüşümlerin birey üzerindeki etkilerini farklı açılardan inceler. Marx, yabancılaşmayı kapitalist üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak tanımlarken, Durkheim anomiyi toplumsal normların zayıflaması ve bireyin yön

OKUMAK İÇİN TIKLA

Toplum ve Birey Arasındaki Yabancılaşma: Marx ve Simmel Perspektifleri

Yabancılaşma, bireyin kendi varlığı, emeği, toplumu veya çevresiyle bağlarının kopması olarak tanımlanabilir. Bu kavram, modern toplumların karmaşık yapılarında bireyin kimlik, anlam ve aidiyet arayışını sorgulayan temel bir tartışma konusudur. Karl Marx ve Georg Simmel, bu olguyu farklı bağlamlarda ele almış, birey-toplum ilişkilerindeki gerilimleri açıklamak için özgün yaklaşımlar sunmuştur. Marx, yabancılaşmayı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gündelik Nesnelerin Yıkımı: Kapitalizme Karşı Sessiz Bir İsyan

Nesnelerin Anlamı ve Tüketim Toplumu Michael Haneke’nin The Seventh Continent filminde, para, yiyecek ve eşyalar gibi gündelik nesneler, kapitalist sistemin birey üzerindeki tahakkümünü temsil eder. Bu nesneler, modern toplumda bireyin kimliğini ve varoluşunu tanımlayan araçlar haline gelmiştir. Jean Baudrillard’ın tüketim toplumu kavramına göre, nesneler yalnızca işlevsel değildir; aynı zamanda statü,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hayalete Dönüşen Emek Metaforu: Emeğin Görünmezliği ve Yabancılaşma

Giriş: Metaforun Anlamı ve Kökeni “Hayalete dönüşen emek” metaforu, emeğin maddi ve manevi karşılığının kaybolmasını, bir nevi “görünmez” hale gelmesini ifade eder. Hayalet, somut bir varlığı olmayan, yalnızca bir izlenim ya da gölge bırakan bir imgedir. Emek ise insan yaşamının temel taşlarından biridir; bireyin kendini gerçekleştirme, üretme ve topluma katkı

OKUMAK İÇİN TIKLA