Modern insanın elli bin yıllık bir tarihi olsa da yazıya dair en eski bulguya M.Ö. yaklaşık 3500 yıllarında rastlıyoruz. İlk olarak Mezopotamya?da Sümerlere ait olduğunu bildiğimiz çivi yazısı ile yazılı kültür başlamış ve ?tarih? kayıt altına alınmaya başlanmıştır. İlginçtir ki yazıyı ilk kez keşfeden bu coğrafya, yine kendisini izleyen yüz yıllar boyunca yazıyı en az kullanan toplumlara ev sahipliği yapmıştır.
Yazının icadı, yeryüzünün en önemli ilerlemelerinden biri olsa da insanlığın, konuşma yeteneği ve sesin büyüleyiciliği daima sözlü edebiyat üzerinde durup düşünmelerini sağlamıştır. Yazı Saussure?e göre ?aynı anda hem faydalı, hem yetersiz, hem de tehlikelidir.? Bununla birlikte Saussure için yazı, düşüncenin sözel anlatımını değiştiren bir yöntem değil, konuşmayı tamamlayan bir parçadan ibarettir.
Sözlü edebiyatın bu anlamda devamlılığı ozanlarla veya âşıklarla sağlanmıştır. Tarihte sözlü edebiyat denildiğinde ilk akla gelen Homeros, Batı?nın ilk ozanı sayılmış ve aktardığı tarihi hikâyeler günümüze kadar ulaşmıştır.
Mezopotamya?da da bu anlamda sözlü edebiyatın taşıyıcısı ve anlatıcısı olan Dengbéjler hem sözlü edebiyatın devamlılığını sağlamış hem de sözlü tarihin hafızası olmuşlardır. Anlattıkları hikâyeler ve olaylar geçmişin sesini günümüze taşımıştır.
Dengbéj kelimesi, Kürtçede deng (ses) ile bej (söz) kelimelerinden oluşur. Bu kelime, ?sözün bir ahenkle (ses değeri ile) icra edilmesini sağlayan kişi? anlamında kullanılmıştır. Dengbéjler genel olarak okuma yazma bilmeyen, sözlü kültürün özellikleri ve değerleriyle yetişmiş, yaşadığı toplumun koşullarını, çelişkilerini iyi bilen, güçlü bir belleğe sahip, ses ve söze biçim verirken onu estetize edebilen, Kürt halk hikâyelerini ezgi ile yoğuran, hünerini dinleyici topluluğu karşısında icra eden anlatıcılardır.
Dengbéjlik Kürtlerin özgün hikâye anlatma geleneğidir. Hala bile tam olarak yazılı geleneği içselleştiremeyen Kürtler bütün tarihlerini, bir anlamda ?sözlü tarih? olarak yaşamışlardır. Tarihleri boyunca biri imparatorluk (Med İmparatorluğu) olmak üzere çeşitli hanedanlıklar, özerk olarak varlığını çeşitli İmparatorluklar içinde sürdüren mirlikler, beylikler, kuran Kürtler hikâyelerini bir anlamda tarih olarak da özümsemişlerdir.
Tarihte Kürtlerin yazıdan haberi olsa da bu daha çok ?üst tabakanın? kullandığı bir araç olmuştur. Kürtlere dair araştırmaları ile bilinen Bazil Nikitin bundan dolayı ?Kürt edebiyatını araştırmaya kalkan kişinin karşılaştığı şey aşırı folklor bolluğudur? demiştir.
Dengbéjlerin esinlendiği ve onlara kaynak oluşturan konular genelde Kürt kültürünün kendi deneyimlerinin ürünleri olmuştur. Bunun yanı sıra Orta Doğu geleneğinden miras kalan kültürel öğeler ya da komşu halklardan alınan zaman zaman uyarlanan hikayeler-olaylar da dengbéjler için birer kaynak oluşturmuştur.
Kürtler üzerinde biz çok araştırma yapan, Harvard Üniversitesi?nde öğretim üyesi Merhrdad R. İzady, Kürtlerdeki hikâyeler ve onun melodik yapısıyla ilgili kaleme aldığı bir makalede ?Öykülü Kürt şarkılarında dört değişik tema ele kullanılır: kahramanlık, aşk, dinsel ve günümüzde eklenen bir tema olarak politik temalardır? der.
Dengbéjliğin Günlük Hayattaki Yeri
Dengbéjler (geçmişte) hünerlerini köy köy gezerek icra etmişlerdir. Günümüzde ise bu gezginci anlatı, iletişim araçlarının gelişimi ile yerini icracının kaynağına ulaşmak üzerinden gerçekleşir daha çok. Diyarbakır?da dengbéj evleri buna en iyi örnektir. Bu haliyle dengbéj kültürünün yaşatılması konusunda çabanın çıktılarından bir tanesi dengbéjlerin lokolize bir dinleyen-eyleyen ilişkisine evirilmesidir. Ancak geçmişinde Dengbejler köy köy, şehir şehir gezerek hikâyelerini kulaktan kulağa anlatmışlardır. Öyle ki kimi zaman yolculuk sırasında ayakkabıları aşınan Dengbejler, yırtılan ayakkabılarını enstrümanlarının telleri ile bağlayarak yollarına devam etmişlerdir.
Gezerek anlatılan bu melodik eserler bir destan, ilahi ya da mesnevi olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu icra karşılığında hayatlarını devam ettirebilecek kadar kazanan dengbéjlerin maddi durumları pek iç açıcı değildir. Çünkü dengbéjlik enikonu bir ?gönül? meselesidir. Ve gerçekten bu meseleye gönül verenlerin kendini buna adayanların yapa(bile)cağı bir iştir.
Dengbéjlerin söyledikleri ezgiye; türüne göre Kılam ya da Stran denilmektedir. Stran?ın Türkçe karşılığı şarkıdır. Genellikle bir çalgı eşliğinde icra edilir. Anonim olanlarıyla birlikte çoğunlukla bir stranın sözleri sanatçıya aittir. Stranlarda daha çok aşk teması işlenir. Kahramanlıkların ya da savaşların konu edildiği Stranlara ?Şer? adı verilir.
Kılamlar ise daha çok dengbéjlerin herhangi bir müzik aleti olmaksızın icra ettikleri melodik anlatıdır. Kılamlar Stranlara göre daha uzun ve geleneksel yaşamı yansıtan görece eski, içerik bakımından daha zengin konulu epik türlerdir. Kılamların, Stranlara kıyasla pek çok anonim örneği vardır. Genelde savaşları, tarihi aşkları, töreleri, örf ve adetleri uzun uzadıya anlatır.
Dengbéjler seslendirdikleri ezgileri kimi zaman bir enstrümanla kimi zaman da sadece çıplak sesleri ile icra etmişlerdir. Kullandıkları enstrümanlar genelde erbane (def) ve bilûr (kaval)dur. Bunların haricinde bu müzik aletleri, zaman içinde kimi yörelerde farklılık kazanmıştır. Örneğin Botan yöresinde ve özellikle Mardin dolaylarında (Midyat, Dargeçit, Gercüş) bu müzik aleti bugün Mardin kemençesi olarak bilinen bir yaylı enstrümandır. Kimi farklı bölgelerde de Dengbéjliğe en uygun ya da benzer olan enstrümanlar seçilmiştir. Kafkas Kürtleri için Balabanı buna örnek verebiliriz. Özellikle Ermenistan?da Sovyetler döneminde Erivan radyosunda dinleyenlerin ?kulaklarının pasını silen? Karapeté Xaço, ezgilerini balaban ile seslendirmiştir.
Dengbéjler kimi bölgelerde farklı isimlerle de anılmıştır. İsimleri farklı olsa da yaptıkları iş aynı olan bu insanlar sözün büyüsünü aktarmaya devam etmiştir. Mitirb, mitrib, mirtib ya da gewende bu isimlere örneklerdir.
Yer yer farklı isimlendirmelerle karşımıza çıkan Dengbéjler köy köy gezerek sanatlarını icra ederler. Gittikleri bir köy evinde başköşeye geçer, ardından anlatmaya başlarlar bir hikâyeyi. İçerideki insanlar pür dikkat dinlerlerdi anlatılanı. Dengbej gideceği zaman da ona bu güzel ses ziyafetinden dolayı kimi hediyeler verilirdi.
?Bir gün kapı çaldı. Akşam vakitleriydi hatırlıyorum. Evde bir heyecan ve telaş vardı. Anlaşılan bizim davetsiz misafir sevilen, aranan biriydi. Boylu poslu yaşlıca biri girdi içeri. Herkes evin yukarı tarafına oturması için yer verdi, misafirimiz geçip oturdu yukarı. Bana hemen çay demlenmesi için haber vermemi söylediler. Koşa koşa mutfağa gittim. Mutfak evin bahçesinde idi. Anneme bir misafir geldiğini çay demlemesi gerektiğini söyledim. Sobanın kenarına oturan misafirimiz sobaya odun attırdı. İçerisi inanılmaz sıcaktı nefes almakta zorlanıyorduk. Birden bir ezgi sardı kulaklarımı. Nameli sesi insanların yüreğini dağlıyordu. Bir kahramanlık hikâyesiydi anlattığı, türlü cefalara çekmiş ama boyun eğmemiş bir adamı anlatıyordu. Bir yandan çayını, suyunu içerken bir yandan da elinden hiç eksik etmediği tespihini sallıyordu. Sonra bitince söylediği şarkı gitti misafirimiz. O günü hiç unutamam. Sonraları anlatılanlardan öğrendiğim kadarıyla gelen misafirimiz Şakiro?ydu? diye anlatıyor bir araştırma sırasında denk geldiğim Bitlis?in bir köyünden göç etmek zorunda kalmış olan Yusuf Bulaç.
Son olarak ismini günümüze taşımış dengbéjlere örnekler vererek bitirmek yerinde olur sanırım.
Evdalé Zeyniké: İsimleri seçerken sanırım en başa en kutsalını yazmak gerekir der Yazar Abidin Parıltı. Evet, Evdalé Zeyniké Kürtlerin Homeros?u diye anılan ünlü bir dengbéjdir. 1800 lü yılların başında yaşadığı tahmin edilen Evdalé?nin günümüze onlarca ezgisi ulaşmıştır. Kulaktan kulağa aktarılan bu ezgileri günümüzde de hala dillendirilir. Zeyniké adını annesinden alır. Kürtlerdeki geleneğe göre babası erken yaşta ölenlerin unvanları annelerinden gelir. 1913 yılında ardından birçok efsane ve hikâye bırakarak bu dünyadan göç eder.
Karapeté Xaço: Ermenistan Kürtlerinden olan Xaço, Ermenistan dolaylarında dillendirdiği ezgilerle adını günümüze taşımıştır. 1908 yılında doğan ozan, 102 yıl yaşamış koca bir çınar gibidir. Ermenistan?da komünist partinin Kürtçe birimlerinde çalışan Celîl, Xaço?yu Erivan radyosunda ezgilerini seslendirmesi için çağırır. Bu davete uyan Xaço Erivan radyosundan da en güzel ezgilerini seslendirir. O sıralarda İlk Kürtçe romanı yazan Erebé Şemo?yla da temas kuran Xaço ondan etkilenir ve etkiler. Sovyetlerin dağılmasının ardından artık Erivan radyosunda Kürtçe eselerlerin yayınlanmasının sona ermesiyle Xaço?nun evden çıkamadan kendi içinde yaşadığı bilinir.
Şakiro(Şakir Deniz): Kewé Ribat yani Rabat kekliği olarak bilinen Şakiro?nun ünü güçlü bir oktavla çıkan sesi kendine özgü nameleriyle yayılmıştır. Hawin diye bilinen kendine özgü tarzı (ha hîîîî ha hîîî) ile seslendirirdi şarkılarını. Kızılderililerin sesini anımsatır bu tarzı. Dengbej Reşo?nun öğrencisi olan Şakiro ustasının hünerini geride bırakmıştır. Enstrüman kullanmadan söyleyen Şakiro?nun en önemli eserlerinden biri Wey Dıl?dır. Çoğunlukla Reşo?nun eserlerini dillendirse de kendisine ait olan 65 adet kaset kaydı bulunmaktadır. 1996 yılında İzmir?de yaşamını yitirmiştir.
Mıradko: Miradé Kiné olarak da bilinen müzisyen Mitriptir. Mitrip Arapçada çalgıcı anlamına gelir. Arap kültürünün etkisine açık olan Mardin dolaylarında dengbéjlige Mitrip da denildiği olmuştur. Mirado 1943 yılında bugün Batman ilçesine bağlı olan Gercüş?te dünyaya gelir. Kılamlarının güzelliği ve ünü ile adı Mardin dolaylarından bütün Kürt yurduna yayılır. Enstrümanı Rıbab denilen Mardin Kemençesidir. Şarkılarından birçok müstehcen öğe barındıran Mırado?nun söylediği bu şarkılar halk tarafından ayıplanmaz ve dinlenilirdi. 1984 yılında kalp krizi ile ölen Mırado?nun mezarı Siirt?tedir. Kimi söylentilere göre de zehirlenerek öldürüldüğü bilinen Mıradko?dan geriye birçok şarkı kalmıştır. Bilinen ünlü Kürt müzisyenlerinde Ciwan Haco da birçok şarkısını Mıradko?dan almıştır.
Eyşe Şan: 1938 yılında Diyarbakır?da dünyaya gelen Şan varlıklı bir ailenin kızıdır. Babasını tercihi ile dengbéjlik geleneği ile tanışan Şan dengbéjlik geleneğinde kadının yerini var edenlerdendir. Mem Alan efsanesini ilk söyleyen dengbéjlerdendir. Aynı zamanda TRT Antep radyosunda Türkçe şarkılarda söyleyen Şan, Türkiye?deki ilk Kürtçe kaseti çıkaran kişidir. Halen birçok şarkısı Kürtçe veya Türkçe söylenir. 1996 yılında İzmir?de kansere yenik düşer ve yaşamını yitirir.
Evet; toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçası olan Dengbéjler halen günümüzde sanatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Anlatıları toplumsal hafızanın ürünü olan bu ozanlar, kendilerini adadıkları bu sanatın, en iyisini icra etmek için emek vermeye devam ediyorlar.
Özkan Öztaş
(20 Mart 2012,http://haber.sol.org.tr)
Kullanılan Kaynaklar:
1: Uzun, Mehmed, Kürt Edebiyatına Giriş, İthaki yayınları, 1996.
2: Parıltı, Abidin, Dengbéjler Sözün Yazgısı, İthaki yayınları 1996.
3: Kürt Dili ve Edebiyatı, Tarih Vakfı, 2010
4: Uzun, Mehmed, Dengbéjlerim, İthaki yayınları, 2002.
5: Thompson Paul, Geçmişin Sesi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1999.
6: Connerton, Paul, Toplumlar Nasıl Anımsar? Ayrıntı Yayınları, 1999.
7:Çığ, Muazzez İlmiye, Ortadoğu Uygarlık Mirası-2, Kaynak Yayınları, 2003
“Dengbêj Reşo” diye bahsettiğiniz Dengbêj Reso’dur. Dengbêj Reşo diye biri de yoktur. Bir şey yazarken azıcık araştırma zahmetine giriniz lütfen…..