– Shakespeare ve Chekov’un sizdeki yeri apayrı.
– İkisi de büyük yazarlar ve çok şey ifade ediyorlar bana. Shakespeare İngiliz tiyatrosunun köklülüğünün sembolü. Ne müthiş bir kalem ve ne aydınlık bir zihin… Otuz altı oyun yazmış ve hepsi birbirinden öte. Ne yazık ki sadece iki oyununda oynadım: Devlet Tiyatrosu’nda On İkinci Gece’de ve 1968’de Kenter Tiyatrosu’nun açılış oyunu Hamlet’te. Müşfik mükemmel bir Hamlet’ti. Bir daha Shakespeare oynayamadık maalesef. Parasızlık belimizi büktü. Kent Oyuncuları olarak daha çok Chekov oynadık. Muazzam bir yazar ve Shakespeare’den daha yakın bize. İnanılmaz bir şiiri var ve bu şiirselliğin içinde yaklaşmakta olan toplumsal değişimin işaretlerini de veriyor. İnsan Chekov metinleri içine girip kaybolabilir. Ne mutlu ki dört büyük oyununu oynadık; Martı, Vanya Dayı, Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi.
– Peki ya Brecht?
– Çok büyük bir şair ve tiyatro adamı. Sadece Üç Kuruşluk Opera’yı sahneye koyabildik. Eğer oynayacaksanız hakkını vererek oynamak gerekir Brecht’i. İmkânlarımız geniş kadrolarla çalışmaya müsait değildi. Bir de şu var; o yıllarda Brecht, Türkiye’de moda salgını gibi göstermelik olmuştu.
Yıldız Kenter ile Söyleşi / Gamze Akdemir
Cumhuriyet Kitap Eki / Yayınlanma tarihi: 24 Kasım 2015