“Madde Düşünceden Önce Gelir”: Psikolojideki Karşılığı
“Madde düşünceden önce gelir” ifadesi, felsefede genellikle materyalist bakış açısını temsil eden bir ilkedir. Bu ilke, evrenin temelinin madde olduğunu, bilincin, düşüncenin ve ruhun maddenin bir ürünü veya yansıması olduğunu savunur. Yani, fiziksel gerçekliğin (madde) varlığı, düşüncenin varlığından bağımsız ve önceliklidir. Psikoloji ise bu materyalist ilkeyi farklı şekillerde yorumlayıp kendi alanına entegre eder, zira insan psikolojisi ve davranışı genellikle bedensel (maddi) durumlarla yakından ilişkilidir.
Felsefi ve Gündelik Anlamda “Madde Düşünceden Önce Gelir”
Bu felsefi ilke, en basit haliyle, düşünmeden önce var olan, elle tutulur, gözle görülür bir gerçekliğin olduğunu öne sürer.
Felsefi Anlamda Örnekler:
- Evrenin Kökeni: Materyalist bakış açısına göre, evrenin oluşumu ve gelişimi, bilincin veya ilahi bir düşüncenin ürünü değildir. Maddenin kendi içsel yasalarına göre hareket etmesi ve evrimleşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. Büyük Patlama gibi teoriler, maddenin (enerjinin) düşünceden önce geldiği bir evren oluşumunu destekler.
- İnsan Bilincinin Oluşumu: İnsan bilinci, beynin karmaşık kimyasal ve elektriksel süreçlerinin bir sonucudur. Beyin maddesel bir organdır ve düşüncelerimiz, duygularımız bu organın işleyişiyle doğrudan ilişkilidir. Bilincin, beyin olmadan var olamayacağı düşüncesi, maddenin düşünceden önce geldiğinin temel bir argümanıdır.
Gündelik Anlamda Örnekler:
Bu ilkenin gündelik hayattaki yansımaları daha somuttur:
- Açlık ve Davranış: Bir insan çok acıktığında (maddi bir durum), düşünceleri ve davranışları doğrudan etkilenir. Normalde sakin olan biri, açken sinirli veya sabırsız olabilir. Bu durumda, fiziksel ihtiyaç (madde) düşünce ve duygu durumunu (bilinç) belirler. Karnı doyan kişinin ruh hali düzelir.
- Yorgunluk ve Karar Verme: Uzun süre uykusuz kalmış (maddi durum) birinin odaklanmakta zorlanması, hata yapma olasılığının artması veya olumsuz kararlar alması. Fiziksel yorgunluk, bilişsel fonksiyonları ve muhakemeyi doğrudan etkiler.
- Hastalık ve Ruh Hali: Fiziksel bir rahatsızlık (maddi durum), kişinin moralini bozar, depresif hissetmesine neden olabilir. Örneğin, kronik ağrısı olan birinin sürekli mutsuz ve karamsar olması. Vücuttaki kimyasal dengesizlikler (madde), ruh halini derinden etkileyebilir.
- Fiziksel Çevre ve Psikoloji: Kalabalık, gürültülü, havasız veya pis bir ortamda (maddi çevre) bulunmak, kişinin stres seviyesini, anksiyetesini ve genel ruh halini olumsuz etkiler. Temiz, düzenli ve huzurlu bir ortam ise daha sakin ve pozitif bir zihin durumu yaratabilir. Burada fiziksel çevre (madde) psikolojik durumu (düşünce/duygu) belirler.
- Madde Bağımlılığı: Alkol veya uyuşturucu gibi maddelerin (madde) kullanımı, kişinin düşüncelerini, algılarını, duygularını ve davranışlarını kökten değiştirir. Madde vücuda girdiğinde, bilinci üzerinde doğrudan ve güçlü bir etki yaratır.
Psikolojideki Karşılığı
Psikoloji, “madde düşünceden önce gelir” ilkesini, özellikle biyolojik psikoloji, bilişsel sinirbilim, davranışçı ekol ve bazı klinik yaklaşımlarda çeşitli şekillerde ele alır:
- Biyolojik Psikoloji ve Sinirbilim: Bu alanlar, beyin kimyası, nörotransmitterler, hormonlar ve genetik yapı gibi biyolojik faktörlerin insan davranışı, düşünceleri ve duyguları üzerindeki belirleyici rolünü vurgular. Depresyonun serotonin dengesizliğiyle ilişkilendirilmesi, anksiyete bozukluklarının beyin yapısındaki farklılıklarla açıklanması veya psikiyatrik ilaçların beyindeki kimyasal dengeleri düzenleyerek ruh halini etkilemesi, bu ilkenin doğrudan uygulamalarıdır. Burada madde (beyin ve vücut kimyası), düşünce ve duyguyu (psikolojik durum) belirler.
- Davranışçı Ekol: Davranışçılık, çevresel uyarıcıların (maddi çevre) ve öğrenme deneyimlerinin (maddi etkileşimler) davranışları nasıl şekillendirdiğine odaklanır. İnsan zihni “kara kutu” olarak görülür ve önemli olan gözlemlenebilir davranışlardır. Bir bireyin belirli bir davranışı öğrenmesi veya bir fobi geliştirmesi, çevresel pekiştireçler ve koşullanma yoluyla açıklanır. Burada çevresel koşullar (madde), davranışı (düşünce/tepki) belirler.
- Sağlık Psikolojisi: Fiziksel sağlık durumlarının (madde) ruh sağlığı üzerindeki etkisini inceler. Kronik hastalıkların depresyon riskini artırması, beslenme alışkanlıklarının bilişsel işlevler üzerindeki etkisi veya düzenli fiziksel aktivitenin ruh halini iyileştirmesi gibi durumlar, maddenin psikoloji üzerindeki önceliğini gösterir.
- Psikofarmakoloji: Psikiyatrik ilaçların kullanımı, “madde düşünceden önce gelir” ilkesinin en net pratik örneklerinden biridir. Antidepresanlar, anksiyolitikler veya antipsikotikler, doğrudan beyindeki kimyasal maddeleri etkileyerek (madde), kişinin ruh halini, düşünce süreçlerini ve davranışlarını (bilinç/psikoloji) değiştirmeyi hedefler.
- Çevresel Psikoloji: Mekansal düzenlemelerin, gürültünün, ışığın ve doğal çevrenin (madde) insan psikolojisi ve refahı üzerindeki etkilerini inceler. Ergonomik çalışma alanları veya doğayla iç içe yaşam, bireylerin psikolojik iyi oluşunu artırabilir.
“Madde düşünceden önce gelir” ilkesi, psikolojide indirgemeci bir bakış açısı olarak eleştirilebilir ve her zaman insan deneyiminin tüm karmaşıklığını açıklayamayabilir. Özellikle bilişsel psikoloji ve hümanist yaklaşımlar, bireyin düşüncelerinin, inançlarının ve anlam arayışının da maddeyi ve fiziksel gerçekliği yorumlama biçimini etkilediğini vurgular. Ancak, özellikle patolojilerin biyolojik temellerini anlamada, çevrenin ve bedenin ruh sağlığı üzerindeki kritik etkilerini belirlemede bu ilke önemli bir çerçeve sunar.
Sizce bu ilke, insan davranışlarını ve ruhsal sorunları anlamada ne kadar açıklayıcıdır? Yoksa düşüncenin veya bilincin madde üzerinde de bir etkisi olduğunu düşündüğünüz durumlar var mı?