Katı yasaklar insanı bencilleştirir mi ?

Katı yasaklar, bireyin davranış alanını esnekliğe izin vermeden, istisna tanımadan, ağır ceza tehdidiyle sınırlandıran kural ve düzenlemelerdir. “Yapmamalısın” değil, “asla yapamazsın, yaparsan yok edilirsin” mesajı taşırlar.

🔹 Katı Yasakların Psikodinamik Etkisi

  1. İçselleştirilmiş Baskı (Süperego)
    Katı yasaklar, bireyin iç dünyasında aşırı güçlü bir süperego (iç otorite) oluşturur. Kişi sürekli “yasak” ve “ceza” tehdidiyle yaşar. Bu baskı, doğal arzuları bastırır ve bireyi sürekli kendi ihtiyaçlarını gizlemeye zorlar.
  2. Bastırılan Dürtüler → Bencillik
    Yasaklanan şey ortadan kalkmaz; bastırılır. Bastırılan dürtü ise daha gizli, daha kontrolsüz biçimde geri döner. İnsan başkalarıyla dayanışmak yerine, yasaklar yüzünden “en az zararı ben göreyim” diyerek bencilce davranmaya meyleder.
  3. Paranoya ve Güvensizlik
    Katı yasaklar toplumda sürekli bir “yakalanma” kaygısı yaratır. Bu durumda insanlar diğerlerini potansiyel tehdit, rakip ya da ihbarcı olarak görmeye başlar. Toplumsal güven azalır, bireysel çıkar ön plana çıkar.
  4. İtaat ve Gizli Öfke
    Kimi insanlar yasaklara boyun eğer (itaat), kimileri ise yasaklara karşı gizli bir öfke geliştirir. Bu öfke topluluk yararına kanalize olamazsa, bireyin kendi “ben”ini koruma refleksi güçlenir. Bu da bencilliğin psiko-dinamiğini besler.

🔹 Özet

Katı yasaklar, toplumsal dayanışmayı değil; bireysel savunma, bencillik ve gizli öfkeyi artırır. Çünkü yasak, insanın özgür seçim alanını daraltır ve psikodinamik düzeyde kişiyi sürekli kendi çıkarlarını korumaya zorlar.