Sevgilim, Bir Kuruş Verebilir misin?

Marion Woodman’ın Yaralı Damat kitabının dördüncü bölümü olan “Lover, Can You Spare a Dime?” başlığında, hem alaycı bir analiz içerir hem de “korkunç bir gerçeği” taşır ve ataerkilliği alaycı bir dille kınamaktadır. Yazar, bu sunumun ana temasını, artık “kuruş yok” (“No more dimes!”) diyerek özetler.

Bu bölüm, esas olarak bir babanın kızı olmanın getirdiği zorluklara ve ataerkil sistemden kurtuluş arayışına odaklanmaktadır:

1. Ataerkilliğin Kurbanı: Babanın Kızı

  • Temel Sorun: Babanın kızı, ataerkilliğin asıl kurbanlarından biri olarak görülür. Bu kadın, mantık, düzen, zihin, ruh ve hedefler gibi ataerkil değerlere kıymet verir.
  • İdealizmin Çöküşü: O, her şeyi seven, her şeye gücü yeten bir “Tanrı-baba-sevgili” etrafında dönen bir cennet beklentisindedir, ancak bu ideal acımasız gerçeklik karşısında paramparça olur.
  • Kimlik Kaybı: Bebekliğinden beri babasına ayna tuttuğu için onun anima yansımasını üstlenir ve kendi kadın bedenine dayanan çok az bir dişil kimliği kalır. Kendine olan saygısı erkeklerin onaylayan gülüşlerine bağımlıdır ve sürekli olarak erkeklerin kendi içlerindeki kadını gördükleri bir ayna rolünü oynar.
  • “Daddy-Lover” Arayışı: Yetişkin bir kadın olarak, onu besleyecek ve değer verecek bir “baba-sevgili” arar. Bedeninde köklenmediği için entelektüel veya ruhani “Işık” ister.
  • Şeytani Sevgili (Demon Lover): Aradığı bu “Işık Getiren” (Luciferian Light-bringer) genellikle vizyonuyla, alkolle veya uyuşturucularla sarhoş olan, kadındaki bilinçdışı anneyi sabitleyen bir figürdür. Bu şeytani sevgili, yakışıklı, zeki, güzelliğe ve gerçeğe âşık olsa da, hiçbir duyguya sahip değildir; şiir, müzik ve zeka ile cezbeder. Fetih sağlandıktan sonra, kurbanını “taşlaşmış mükemmelliğe veya ölüme” sürükleyerek pervasızca yoluna devam eder.

2. Kutupsallaşma ve Arketipsel İkilemler

Yazar, bu dinamikleri anlamak için katılımcılardan bazı arketipsel kavramlarla ilgili çağrışımlarını ister:

  • Anne (Mother): Erkekler, anneyi “yutucu, talep eden, manipülatif, boğucu, hadım eden” enerjiyle ilişkilendirir.
  • Bakire (Virgin): Kadınlar ise bakireyi “kendine güvenen, kendi değerlerini bilen, güçlü ve köklenmiş” olarak tanımlar.
  • Puer Aeternus (Ebedi Gençlik): Bu arketip, anneye bağımlıdır, mükemmellik arar ve sorunlu insan ilişkilerinden uzak durarak kendini felsefe, bilim veya sözcükler dünyasına adamış olabilir. Bu tür bir erkek, şeytani sevgili (demon lover) yansıması için mükemmel bir kanca görevi görür. Beden eninde sonunda mükemmellik arayışını veto eder.

3. Dönüşüm ve Kurtuluş Yolu

Bölüm, acıdan ve bağımlılıklardan kurtuluşa giden yolu vurgular:

  • Bilinçli Eylem: Özgürlük, ataerkil baskıdan, kişinin otantik yaşamının merkezinde parlayan sevgiye doğru ilerlemesiyle gelir.
  • Bütünleşme Yolu (İndividuasyon): Jung’un individuation (bireyleşme) adını verdiği bu yol, tüm cepheleri, yanlış beklentileri ve “ölü tanrıları” ortadan kaldırır. Bu yol, gerçek sevginin yaşadığı çıkmazın kalbine götürür.
  • Güç yerine Sevgi: Toplumun “kullanılmışların tekrar kullanıcı, zorbaların tekrar zorba” olmaması için, güç tarafından yönlendirilmek yerine sevgiyle güçlenmek gerekir. Güç ile sevginin karşıt olduğu belirtilir: “Sevginin hüküm sürdüğü yerde, güç iradesi yoktur; güç iradesinin üstün olduğu yerde ise sevgi eksiktir”.
  • Fedakarlık ve Doğum: Bir kadının bu yolu yürümesi, içsel bir fedakârlık yapmasını gerektirebilir. Örneğin, bir analizan rüyasında sevgili köpeğinin (içgüdünün ve sadakatin sembolü) ölümünü ve ardından radyant altın kızıl saçlı bir erkek bebeğe dönüşmesini deneyimler; bu, içgüdünün sevgiye dönüşmesi anlamına gelir. Bu, egosal arzunun daha yüksek bir güce teslim olduğu, kalbin açıldığı ve yeni bir yaşamın doğduğu bir süreçtir.

Sonuç olarak, 4. Bölüm, ataerkilliğin yarattığı bağımlılık ve travma döngüsünü kıran, içsel dişil ve eril enerjilerin bilinçli olarak bütünleştiği yeni bir psikolojik olgunluk düzeyine ulaşma çağrısını yapar. Bu, “sevgiliden bir kuruş isteme” (dime) eyleminin terk edilmesi ve otantik içsel değerlere sarılınmasıyla gerçekleşir.