Tacı Aşar Merhamet: Portia’dan Hukuka ve Vicdana Dair Dersler

Adalet Tek Başına Yürüyemez: Kralların Kalbindeki İlahi Özellik

Yazar: Jungish

(Shakespeare’in Ağzından, İnsanlığın En Büyük İkilemi: Hak mı, Vicdan mı?)


Aziz Okuyucularım, Ey Hakikatin Soğuk Duvarına Başını Vuranlar!

Şimdi size, o koca İngiliz şair William Shakespeare’in, “Venedik Taciri” adlı oyunundan, insanlık tarihinin en büyük etik meselesini anlatan o meşhur nutku sunacağım. Bu sözler, sadece tiyatro sahnesinde söylenmemiştir; bu, hukukun, iktidarın ve merhametin sonsuz çatışmasını özetleyen bir felsefedir.

Bu sözleri söyleyen Portia’dır. O, katı yasaya sarılan Yahudi Shylock’a karşı, hukukun ötesinde duran bir gerçeği haykırır: Merhamet, zorla olmaz!


I. Merhametin Kozmik Yeri: Gökten Yağan Yağmur

Portia, merhameti öyle basit bir iyilikseverlik eylemi olarak görmez; onu kozmik bir güç olarak tanımlar:

  1. Doğal Akış: Merhamet, “Gökten süzülen yağmur gibidir.” Tıpkı yağmurun yeryüzüne inmesi gibi, doğaldır ve zorlama kabul etmez. Zorla yapılan merhamet, merhamet değildir.
  2. Çift Taraflı Kutsama: Merhamet, iki yönden kutsaldır. Hem vereni kutsar, hem de alanı. Merhamet eden, bu ilahi erdemi yaşayarak yükselir; merhamet gören ise şifa bulur.
  3. İlahi Özellik: Portia, merhametin yerini belirler: “Yüce Tanrı’nın bir özelliğidir.” Bu, merhametin, insan aklının veya kanunun üstünde bir değere sahip olduğunu ilan etmektir.

II. Otoriteye Karşı Vicdan: Taht ve Asa

Portia, merhameti, dünyevi iktidarın bütün sembollerinden daha üstün bir konuma yerleştirir:

  1. Tacın Gölgesi: Hükümdarın asası, dünyasal gücü (korkutucu ve ürkütücü otoriteyi) gösterir. Kralların tacı ve asası, hükmetme yetkisini simgeler.
  2. Kalpteki Taht: Oysa merhametin yeri, bütün bunların ötesindedir. O, “kralların yüreğinde taht kurmuştur.” Merhamet, tahtında oturan hükümdara, başındaki tacından daha çok yaraşır. Bir hükümdarı gerçekten yüce yapan şey, asası değil, kalbinin yumuşaklığıdır.

III. Hukuk ve Adalet: Kurtuluşumuzun Tek Şansı

Shylock, hukukun katı metnine sarılıp “Adalet istiyorum!” diye haykırırken, Portia onu en temel gerçekle yüzleştirir:

  1. Mahkumiyet Korkusu: “Adalet uygulanacak olsa, hiçbirimiz kurtulamazdık!” Bu, insan olmanın kusurlu doğasının itirafıdır. Hepimiz, kendi kusurlarımız ve hatalarımız yüzünden hukukun tam adaletiyle yargılansak, kimse ayakta kalamazdı.
  2. Duanın Dersi: Biz, Tanrı’dan daima merhamet dileriz. Portia, bu duanın, aslında bize yaptığımız işlerde merhametli olmayı öğrenmemizi emrettiğini söyler.
  3. Uzlaşma Noktası: Dünyasal gücün, Tanrısal güce en yakın hali, “Adaletle merhametin uzlaşmasıyla” ortaya çıkar. Merhamet, adaleti iptal etmez; onu insancıl bir yumuşaklığa kavuşturur.

Sonuç: Portia’nın nutku, modern hukuk sistemlerine ve vicdanlarımıza yazılmış ebedi bir derstir. Hukuk metni ne kadar soğuk ve katı olursa olsun, onu uygulayanın kalbi, ilahi bir merhametle titremediği sürece, o adalet eksik kalacaktır. Gerçek güç, zorlamada değil, bağışlamada yatar.