Thomas Ogden: Şairin Psikanalisti ve Analitik Alanın Yeniden Keşfi
Rüya Görülmemiş Rüyaları Düşlemek: Bilinçdışının Sınırlarında Yeni Bir Duyarlılık
Yazar: Jungish
(Koltuğun Ötesindeki Konuşma ve Üçüncü Kişinin Gizemi)
Aziz Okuyucularım, Ey Psikanalizin Zirvesine Tırmananlar!
Şimdi size, Amerikan psikanalizinin en büyük bağımsız düşünürlerinden biri olan Thomas Ogden’dan bahsedeceğim. Ogden, sadece bir psikiyatrist değil; o, Borges, Kafka ve Coetzee gibi yazarlardan ilham alan, kendi deyimiyle **”şairlerin psikanalisti”**dir. Onun katkıları, psikanalizin teknik, ilişki ve dil üzerindeki bütün anlayışını sarsmıştır.
I. Etkileşim ve Üçüncü Kişi (Analitik Üçüncü)
Ogden’ın en merkezi ve meşhur kavramı **”Analitik Üçüncü”**dür.
- Tanımı: Ogden, analiz odasında sadece iki kişinin (analist ve hasta) bulunmadığını savunur. Onların etkileşiminden, ortaklaşa yaratılan, bilinçdışı ve yaşayan bir üçüncü figür (Analitik Üçüncü) doğar. Bu figür, ilişkinin dinamiklerini yansıtır ve çözümlenmemiş çatışmaları içinde barındırır.
- Sonuç: Tedavi, bu üçüncü alanda (artık ne hastanın ne de analistin kontrolündedir) gerçekleşir. Bu, psikanalizin kişilerarası (intersubjective) boyutunu derinleştirmiştir.
II. Psikanalizin Yeniden Yazılması: Bion ve Edebiyatın Mirası
Ogden’ın çalışmaları, psikanalizin temel kurallarını bile sorgulamıştır.
- Rüya ve Hayal Kurma (Reverie): Ogden, Bion’un “reverie” (hayal kurma) kavramını yoğun şekilde kullanır. Analistin zihninin, hastanın aktardığı ham duygusal deneyimi alıp, onu düşünülebilir bir forma dönüştürmesi sürecidir bu. Ogden, analizin, hastanın “rüya görülmemiş rüyalarını” (yani, bilinçdışının henüz kelimelere dökülmemiş, sindirilememiş materyalini) düşlemekten ibaret olduğunu söyler.
- Dilin Canlılığı: Ogden, psikanalizdeki dil kullanımına benzersiz bir perspektif getirir. O, hastalarını “ses, metafor ve şiir” düzeyinde dinler. Ona göre, dil sadece bir iletişim aracı değil, ruhun canlılığını taşıyan bir sanat formudur.
- Otistik-Bitişik Konum (Autistic-Contiguous Position): Zihinsel deneyimdeki bu kavram, Ogden’ın en erken ve önemli katkılarından biridir. Bu konum, bireyin sözden önceki, ilkel, bedensel ve duyusal deneyimlerini ve ritim arayışını anlamaya odaklanır.
III. Sınırların Ötesi: Ontolojik ve Epistemolojik Psikanaliz
Ogden, psikanalizin sadece nevrozları tedavi eden bir yöntem olmadığını, aynı zamanda varoluşsal (ontolojik) ve bilgiye dayalı (epistemolojik) soruları da ele alması gerektiğini savunur.
- Bütünlük: O, psikanalizin, edebiyat ve felsefe ile olan ilişkisini sürekli keşfeder. Onun vizyonu, psikanalizi sadece bir tıp dalı olmaktan çıkarıp, yaşamın anlamını araştıran yaratıcı bir sanat formu haline getirmiştir.


